hesabın var mı? giriş yap

  • öğrenci evi. evde 4-5 kişi kalıyoruz. bir arkadaşın kardeşi haftasonu ziyarete geldi. mutfağa bir daldı çocuk. nasıl temizliyor. utandık.
    dur da diyemiyorum ben. gittim artık en azından "ya uğraşma zahmet etme" içerikli bir şey söyleyeyim dedim. baktım ocağı silmekle meşgul.

    - ya uğraşmasaydın onunla bi de. bi ton zahmete girdin.
    + olur mu abi ya. bi iki sene daha rahat edersiniz işte.

    daha karışmadım ben. kimseye karışmadım ama. belediye bizim evi yıktı geçen gün. ayar yerim diye gık diyemedim.

  • lastik alırken bilmeniz gereken yegane şey lastik üzerindeki etiketi okumayı bilmektir. marka tercihi ise bundan sonra gelecektir. avrupa'da satılan tüm lastiklerin etiketleri tek bir standarda göre düzenlenir. ülkemizde de bu etiketler kullanılır. görsel

    bu nedenle, aracınıza uygun (tür, ölçü, hız ve yük kodu) iki farklı markanın lastiği arasında kaldığınızda yakıt tüketimi, ıslak yol tutuşu ve ses kodlarına göre seçiminizi yapabilirsiniz. tüm özellikler aynı ise marka seçimi keyfinize ya da önceki tecrübelerinize bağlıdır.

    ölçü:
    aracınızın kullanma kılavuzunda belirtilen lastik ölçüleridir. aracın üzerindeki lastik kullanılabilecek tek ölçü olabileceği gibi kullanma kılavuzunda kullanabileceğiniz farklı ölçüde lastikler varsa bunlar da belirtilir.

    lastiğin ölçüleri yanak kısmında (dot) bulunur: görsel

    r simgesi binek araçlar için standart olan radyal lastiği tanımlar. kamyonlar için üretilen b kodlu lastikler de mevcuttur.

    kesit genişliği/oranı ve jant çapı aracınıza uygun olarak seçildikten sonra bakılması gereken yük ve hız kodlarıdır. hız kodu lastiğin desteklediği maksimum hızı, yük kodu ise maksimum yükü belirtir. bu kodları gösteren tablolar:

    lastik başına yük endeksi: görsel

    örneğin aracınızın ağırlığı dolu depo ile 1.600 kg ve maksimum yük kapasitesi 600 kg olsun. bu durumda seçeceğiniz lastiğin yük kodu 88 veya üstü olmalıdır.

    hız endeksi: görsel

    bunu aracınızın maksimum hızına göre seçmelisiniz. maksimum hızı 180km/sa olan aracınız için s kodlu lastik yeterlidir. 240km/sa'e çıkan aracınız için v kodlu lastik almalısınız.

    seçtiğiniz lastiğin hız ve yük sınırlarını aştığınızda lastiğiniz daha çabuk aşınacak hatta belki kolayca patlayacaktır. lastikler kodları ile belirlenmiş sınırların üzerinde yeterli yol tutuşunu da sağlamayacaktır.

    satın alacağınız lastiklerin saklanma koşullarına uygun olarak bekletilip bekletilmediğini bilemeyeceğiniz için üretim tarihi yeni olan lastiklerden almanız da önemlidir. lastiklerin maksimum raf ömrü (uygun koşullarda saklanırlarsa) üretim tarihinden sonra 10 yıldır. lastiklerin kullanım ömrü ise kullanım amacına uygun şekilde ve mevsimde kullanılmalarına bağlıdır. bu kurallara uyan kişi sayısı oldukça az olduğu için lastiği mümkün olduğunca yeni tarihli almak önemlidir.

    lastiklerin üretim tarihleri yine yanak kısmındaki dot kodu içerisinde bulunur. örneğin aşağıdaki görseldeki lastikte bu kod "4020"dir. bu, lastiğin 2020 yılının 40. haftasında üretildiği anlamına gelir. görsel

    lastik etiketi: görsel

    yakıt tüketim kodları: etiketin sol kısmında yer alan kodlar ile belirtilir ve a sınıfı ile e sınıfı arasında değişir. yakıt tüketimi, sınıflar arasında her 100 km'lik sürüş için yaklaşık 0,1 litre artar.

    örneğin a sınıfı bir lastik ile aracınız 100 km'de 7 litre yakıt tüketiyorsa, aynı araç e sınıfı lastik ile 7.6 litre yakıt tüketecektir.

    ıslak zeminde yol tutuş kodları (fren mesafesi): etiketin sağ kısmında yer alan kodlar ile belirtilir ve a sınıfı ile e sınıfı arasında değişir. a sınıfı ile e sınıfı arasında 10 metre fark bulunur.

    örneğin aracınız a sınıfı lastikler ile ıslak zeminde 70km/sa hızdan 0 km/sa'e 45 metrede duruyorsa, aynı araç, aynı yol ve hız koşullarında, e sınıfı lastikler ile 55 metrede duracaktır.

    ses seviyesi derecesi: etiketin altında belirtilir. insan kulağı 3db'i aşan farkları anlayabilir. lastiğin ses seviyesindeki her 3 desibellik artış, lastiğin ürettiği dış gürültüyü iki kat artırır.

  • olması gerekenden bu kadar az biliniyor oluşu utanç verici olan, büyüleyici bir sese ve oldukça geniş repertuara sahip türk sanatçı. tülay german'a yöneldiğinizde onu sadece şarkı söyleyen biri olarak da tanımlayıp geçemiyorsunuz, bütünüyle acayip bir hikayeden söz ediyoruz. bir şekilde yollarının kesiştiği insanlar, aldığı ödüller vs... inanılmaz! hiçbirini izlemediğim buram buram arabesk hikayelerle örülü birçok sanatçı filmi yapıldı, böylesi asil, batı müziğinde örn. fransa'da öncü sanatçıların standardını dahi yakalayabilen (françoise hardy, jane birkin standardından bahsediyoruz) ve kendi ülkesinde bu anlamda müzikteki modern dönüşümün öncüsü olmuş, bir o kadar da ülke değerlerine bağlı bir efsanenin bir belgesel dışında nasıl bir şeyi olmaz? bırakın filmi, çok rahat mini dizi çıkar onun hayatından.

    repertuarında türküler, fransız chansonu, jazzı ve yine ingiliz jazzı bulunuyor. hikayesini elbette bütünüyle anlatmayacağım ama bazı notları da eklemeden olmaz. bunun yanında önce erdemli yıllar adıyla çıkan, ardından düşmemiş bir uçağın kara kutusu adıyla genişleterek hayatını öyküleştirdiği kitabını müsait bir zamanda okumak istiyorum. o kısma çok girmeyecek olsam da erdem buri ile yaşadıkları aşk hikayesi ayrıca incelenmesi gereken türde. kitabında detaylıca bahsediyor.

    öncesinde de anlatmaya değer şeyler vardır ancak tülay german'ın esas hikayesi 1960'lı yılların başında daha sonra hayat arkadaşı olacak olan dönemin entelektüellerinden erdem buri ile tanışmasıyla başlamış diyebiliriz. erdem buri türkiye işçi partisi'nin kurucularından, osmanlı döneminin vezirlerinden suphi paşa'nın torunu. onun moda'daki evinde gece eğlenceleri düzenlenir, sohbetler yapılırmış ve evi adeta aydınlar geçiti gibi. atıf yılmaz, aziz nesin, yaşar kemal, selahattin hilav, adnan cemgil gibi isimler sık gelenlerden bazıları. german da buri ile tanıştıktan sonra sık sık o evde yer alıyor ve o günleri şöyle betimliyor:

    “paşa torunları gördüm... romancılar, şairler, ressamlar, yönetmenler, filozoflar tanıdım... düşlerinin gerçekleşeceğine inanan, düşünce özgürlüğünü savunup mahkemelerde, hapislerde acı çeken, kültürlü, namuslu ve alçakgönüllü umut dolu insanlar.”
    kendisinin politik kimliği de böylelikle şekillenir. bunun dışında müzik açısından da erdem buri onun için mihenk taşı, neden? çünkü tülay german'dan bir şey rica ediyor. türkçe şarkılara yönelip, türküleri melodik yapısını bozmadan batı enstrümanları eşliğinde seslendirmesini istiyor. akabinde ruhi su'dan ders almaya başlayan german adeta bir devrime sebep olur; ortaya çıkan eserlerle türkiye'de ilk kez modernize edilmiş türkçe şarkılar görmeye başlarız.

    ilk ateşleyici etkiyi 1964 yılında belgrad'da düzenlenecek olan balkan melodileri festivali'nde görüyoruz. yarışmaya katılmak için "milli orkestra" adıyla bir ekip kuruluyor ve ekibi, içlerinde tülay german, tanju okan, erol büyükburç gibi isimlerin olduğu birkaç sanatçı oluşturuyor. "burçak tarlası", "mecnunum leylamı gördüm" ve "yarının şarkısı" eserleri ile katılınan bu festivali birincilikle bitiriyorlar. tülay german ise uluslararası bir dergide kapak olan ilk türk müzisyen oluyor. burçak tarlası ise modernize olmuş haliyle türkiye'de anadolu pop adı verilen türk popunu başlatan şarkı niteliği kazanıyor.

    daha fazla uzatmadan... çok geçmeden tülay german ve erdem buri ikilisi fransa yolcusu olurlar. gitmek zorunda kalmışlardır çünkü dönemin siyasi ortamı, cahil halkın aydına ve sola olan alerjisi gibi etkenler onları tehlike arz eden bir yaşamın içine atmaktadır. son olarak erdem buri ile selahattin hilav'ın georgi plehanov'un "marksist düşüncenin temel meseleleri" kitabını türkçe'ye çevirmeleriyle yargılamaya maruz kalacak olmaları soluğu fransa'da almalarına neden olur.

    tülay german için ise yerelden çıkıp tüm avrupa müziğine mâl olmasını sağlayacak olan bir adım olmuştur bu. fransa'da jazz ve chansona yönelen german, charles aznavour (şaka değil), the moody blues, léo ferré gibi isimlerle sahne alır. "toulai et françois rabbath" albümü ile "académie charles cros grand prix du disque" adlı fransa'nın en büyük müzik ödülünü alır. pink floyd, serge gainsbourg, françoise hardy gibi isimlerin kazandığı bir ödülden bahsediyoruz arkadaşlar. (ayrıca moğollar da kazanmış bu ödülü.)

    bunların yanı sıra, jean-paul sartre'ı sorbonne üniversitesi'nde amfide dinleme fırsatını bulmuş. oeh diyip geçelim.

    özellikle dario moreno ile tanıştıktan sonra kendi kültürünü yaşayabilmesinden ötürü daha rahat hissetmeye başlamış kendi söylemine göre. ancak yüreği her zaman istanbul'da açık bir şekilde. fransa'daki evleri de tıpkı moda'daki ev gibi sanatçı ve aydın akımına uğramış. barış manço, erkin koray, hümeyra, nükhet duru, atilla dorsay vs. gibi isimlerin uğrak yeri olmuş orası. ek; zülfü livaneli, selda bağcan ile birlikte.

    sırada sevdiğim bazı şarkıları: (spotify'da varlar, bunlar youtube linki)

    mutlu günler
    aras üste buz üste
    burçak tarlası
    günlerimiz (zülfü livaneli'yle)
    yalan
    mecnunum leylamı gördüm

    la chanson de l'oubli
    a perdre haleine
    un coin de terre
    c'est pourtant pour demain

    a cup of coffee a sandwich and you
    summertime
    living now

  • herif adam oldurup kacmis, gunler gecmis teslim olmamis; halen empati yapin diyen okuzler var. sizin empatinizi insaniyetinizi esekler siksin.

    normalde daha agir kufrederdim ama akli selim yazayim: hadi diyelim ki olay gercekten kaza, cocuk da ne yapacagini bilemeden korktu kacti; saklanmaya devam etmesi nedir? ailesinin saklamaya devam etmesi nedir?