ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ezgi asaroğlu
-
ezgicim, dizi setinde hakarete uğradın, şiddete uğradın, hayvanın teki boğazına çöktü ve seni boğmaya çalıştı, dizi ekibi arkanda durmadı, dava açman diziye zarar gelir diye engellenmek istendi, mağdurken bir de işinden kovuldun oysa ki karşı tarafa işten "ayrılma" hakkı tanındı ama sen gene de diziye dön çünkü senin yokluğunu ekşiciler on senedir üzerlerinden atamamışlar.
hem ne olabilir ki en kötü? diyelim ki biri gene boğazına yapıştı, gene saçından tuttu sürükledi, gene kafanı kaldırımlara çarptı, alt tarafı dava açman engellenir exxen müşteri kaybetmesin diye. he bir de dayakçı ve azmettiricinin sırtı sıvazlanırken sen kovulursun. aşkolsun, bunlar mı dert? sana kazık atmış bu ekibe dön ezgi. o dönemlerde bir söz vardı, kafalar pırıl pırıl diye; heh işte aynen öyle buralar zira.
ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması
-
eger 30 yaşında teyze kaynıyorsa bu sözlük, bir o kadar da 30 yaşındakilere teyze diyen liseli kaynıyor demektir ki bence bu durum daha vahim.
sözlükçülerin ben de oradaydım dediği olaylar
-
(bkz: 13 mart 1992 erzincan depremi)
(bkz: 17 ağustos 1999 gölcük depremi)
(bkz: 12 kasım 1999 düzce depremi)
(bkz: guslün farzları)
ali koç'un taraftardan özür dilemesi
-
fenerbahçe camiasının “paralı köpekler” seviyesinden “sizden özür diliyorum” diyen bir seviyeye geldiğini gösteren olaydır. erdemli insan davranışıdır.
not: süleymansebaspor
kış saati uygulamasının kaldırılması
-
nerde oğlum bu güneş? saat 8 oldu güneş yok lan! sizin yüzünüzden her gün geç kalıyorum. böyle saçmalık mı olur, gece yatıyom gece kalkıyom, güneş efendinin ancak keyfi oluyor da 8den sonra doğmaya başlıyor.
gece gözümü açıyorum, lan niye uyandım gece gece, akşam çayı fazla kaçırdım heralde diye düşünürken alarm çalıyor meğer sabah olmuş.
21 aralık’a kadar asker gibi şafak sayıyorum, en azından dipten dönelim diye, 20 aralık’ta şafak doğan güneş diyorum o güneş bile doğmuyor.
psikolojim bozuldu, çok gerginim çok.
orkestrada tek işi saat başı zile vurmak olan adam
-
gözümde dünyanın en akıllı adamıdır. çin çin maaş cepte. helal.
korn slipknot linkin park limp bizkit'li yıllar
-
deftonesu da eklersek hayatımın en güzel yıllarıdır.
galatasaray
-
şunu anlayamıyorum.
manchester united 5 atar dedi bazıları, olmadı.
2 maçta gol atamadık. sıfır çeker dedi bazıları, olmadı.
cluj'dan braga'dan umutlandı bazıları, olmadı.
manu'yu yendik, "çoluk çocukla geldiler" dedi bazıları.
drogba'ya, sneijder'e "hepsi birden oynamaz" dedi bazıları, olmadı.
schalke çakar dedi bazıları, olmadı.
1-0 oldu, fark olur dedi bazıları, olmadı.
malaga'yı çekip elesek ballı, psg'yi çekip elesek "e ibrahimovic" yok denilecekti.
bu takım, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid ile oynayacak arkadaş. real orada 4 tane atsa ne farkeder? sen dün adı sanı duyulmayan takıma karşı, (maalesef o teknik direktörünün sayesinde) son dakikalarda 8 defans, 1 salih, 1 kuyt taktiğiyle kıçından solurken, biz bugün "real madrid'i eleyebiliriz lan belki" gibi bir histeyiz.
işte bu hisleri, alışkanlıkları, insana kazandıran şeydir "galatasaray"..
1980 yılında beşiktaş'ta çekilen fotoğraf
-
beni en çok binanın tepesindeki halıfleks reklamı etkiledi. çok karanlık günlerdi lan halıfleksli günler. ne yaparsanız yapın temizlenmeyen, sürekli yanan, günden güne rengi koyulaşan lanet bir parçasıydı evin onlar. belki teknik olarak temizlenmeleri mümkündü ama kimsenin bir evi baştan başa o kadar eforla temizlemeye mecali yoktu o zaman. hele şimdi hiç yok. viledalamaya üşeniyor insan yeri geliyor.
iç mimari minimalist akımlara yöneldi de hepsini söküp attık türkiyeden şükürler olsun.
bir bu, bir de kristal küllük.
he bir de vitrin.
televizyon sehpası.
avize.