hesabın var mı? giriş yap

  • kendi havalimanından kalkan uçağı düşman zannedip vurmuş aq salakları. ww3 olacakmış da bunlar amerikayı yenecekmiş. abd bunları sikinde oynatır.

  • okuduğumda şok olduğum bir olayı yaşamış kişi.

    "...adım kardelen kamişli, elektrik elektronik mühendisiyim. ankara’da yaşıyorum fakat işim nedeniyle her gün kırıkkale’ye gidip geliyorum. bu süreçte de gerek iş gerekse yol yorgunluğundan ötürü kırıkkale’de (otelde) kalmayı tercih ettim.

    ...işlerimi halledip 01:00 civarında uyudum. saat 02:40 – 02:50 civarında bir anda uyandım ve yatağımda daha önce hiç tanımadığım ve görmediğim bir adamın oturup bana baktığını gördüm..."

    tamamı şurada.

    odaya giren kişi: seyit muhammet sarı
    otelin ismi: hotel carmine [instagram, web site]

    merak ediyorum... acaba bu kişi daha önce başkalarının da odasına girdi de kimsenin haberi olmadı mı? haberi oldu da ses çıkaramadı mı?

    edit: @ayayayayayaya bildirdi: " 2-3 hafta önce iş için gittiğimizde o otelde kaldık ve aynı olay başka odada kalan kız arkadaşımın başına geldi. odası zorla açılıp biri girmeye çalışmış. şikayet edince kız arkadaşımın kaldığını unuttuklarını, önceki müşterinin odada bir şey unuttuğunu o yüzden kartı verdiklerini söylediler." [arkadaş daha sonra olayı entry'de anlatmış: (bkz: #112789450) ]

    edit2: insanın aklına kurt düşürüyor. acaba daha önce odasına birinin girdiğini fark etmeyen/edemeyen kişilere ne yapıldı? taciz mi edildi, fotoğrafları mı çekildi veya odadaki parası ya da değerli eşyaları mı çalındı? fark edemeyen kişilerin başına ne geldi? bu olay hepimizin bir otel odasında rahatça uyuma özgürlüğümüzü elimizden almıştır. bundan sonra bir otel odasında kalacak olursam kapının kilidine güvenmeyecek ve kapının arkasına sandalye vb. koyacağım. hiç olmazsa birisi odaya girdiğinde çıkacak sesle haberimiz olur!

    edit3: otelin google yorum sayfası şurada, ama arkadaşların dediğine göre yorum yazılamıyormuş (yayınlanmıyor, gizleniyor?). hayırdır, gecenin köründe misafirinizin odasına insan girerken sorun yok da, google'da yorum yazılınca mı sorun oldu?

    edit4: valilik açıklama yaptı.

    edit5: otelin açıklaması. yorumlara kapatmışlar. gece misafirin odasına hiç tanımadığı kişi girsin, ama instagram fotoğrafının altına yorum girmesin :))

    edit6: otel instagram hesabını "gizli" yaptı.

  • sabah çay servisinde çay yerine kahve istemek için çay ocağı aranır ama telefon açılmaz. bir kaç dakika sonra serviste çay yerine kahve gelir. "telefona yetişemedim, sen az çaldırıyorsun, aradığında da kahve istiyorsun, kesin sensindir diye kahve getirdim" der emekçi ablam.

    ben mi çok basit yaşıyorum o mu çok zeki bilemedim.

  • ulan ulkende senin verginle yapilan yol bile kiralik ekoya mi taktin kafani? duzgun secim kampanyasi yurutun. az bi beyninizi calistirin. kiralik ama calisiyor mu? evet. lan devlet bankasinin bile subeleri kiralik. akil fikir ihsan eylesinler iyi saatte olsunlar...

  • acemi veya değil çoğu sürücüyü tırstıran, hatta evinin yolunu değiştirmeye mecbur bırakan sürücü aktivitesi.

    ancak bazen bu aktivite için vites, debriyaj, fren ve hatta el freni dahi yeterli olmamaktadır. çözüm adeta bir herkül gibi arabayı yokuşta kas gücü ile kaldırmaktan geçmektedir.

    true story

    fulya'nın ünlü yokuşlarının birinde kafa kafaya gelinen bir aracın öküz sahibi ile kavga etmekten kaçınan ben, adamla levye savaşına girmektense aracımı kenara doğru çekerek elemana yol verdim. yoluna gitmesini beklediğim kekan yanımdan geçerken saçma sapan sözler söyleyince bastırmaya çalıştığım kroluk damarım kabardı ve ani hareketler ile yokuş aşağı kendimi hafifçe bırakıp ilk sola dönüp ani bir hareket ile tekrar yokuşa verdim burnumu. araç otomatik vites olunca bu tür durumlarda daha rahat oluyor insan. neyse; gaza basmama rağmen aracın kıpırdamaması bir süre sonra dikkatimi çekti. bu bir süre dediğim çok da uzun bir süre değil tabi. el frenini çekip tekrar denedim, sonuç aynı. arkadan gelen beyaz duman ve aracın gazı yedikçe çıkardığı ilginç sesler eşliğinde sağ arka sabit olmak şartıyla sola doğru yönlenmesi durumun anlaşılmasına sebep olmuştu.

    evet, arabanın sağ arka çamurluğu anlık kro reflekslerimin farkına varmamı engellemesinden ötürü kaldırıma takılmıştı ve sağ arka teker hafiften boşa dönmekteydi. yokuşun ortasında çük gibi kalmanın ötesinde yavaş yavaş trafik oluşmakta ve "bu mal bu arabayı nasıl bu hale getirmiş lan?" diye fısıldaşmalar da duyulmaktaydı.

    neyse ki sevgili yokuş trafiği sakinleri çeşitli önerilerini sunmaya başlamışlardı ki benim gözüm yokuşu yavaşça çıkan, duruşuna kurban olduğum, bıyıklı bir amcaya takıldı. asıl fikir kesinlikle ondan gelicekti. olayı çöze çöze çıkıyordu yokuşu. belli ki matematiksel denklemleri ve gerekli kas gücünü hesaplıyordu. tekerin altına taş sokma fikrinin çeşitli sebeplerden ötürü elenmesinin ardından artık yokuşu çıkan amca ile aynı şeyi düşünüyorduk. amcanın da yanıma gelmesi ile gerekli psikolojik desteği yakaladım. hiç konuşmadık. sadece birbirimize baktık. arabaya bindim. kontağı kapattım, vitesi park'a aldım ve el frenini son kez çektim. sonuçta naim süleymanoğlu benim belime geliyordu ve kilolarca ağırlığı "hıpppps" diyip kaldırabiliyordu. bakışlar üzerimde yoğunlaşmıştı ve "yooo yooo saçmalama" dediklerini hissediyordum. sağ arkaya geçtim. amca tatktik vermeye bile gerek duymadan sadece "bismillah" dedi. yaradana sığınıp kaldırdım aracın arkasını. beklediğimden çok daha kolay olmuştu. bunun da gazıyla hepten yüklendim arabanın arkasını ve aracı kaldırımdan kurtarmakla kalmayıp, düzledim de. işte o anda bugün hala fulya'da hatırlanan, ingiliz taraftarların direkte patlayan şut sonrası verdikleri uuuuuuvvvvvvvvv tepkisine benzer bir tepki yükseldi.

    balkonlardan gelen alkışlar eşliğinde bindim arabama ve yokuşu yavaş yavaş tırmanmaya başladım. ancak biliyorum ki o amca olmasaydı, o bana güvenmeseydi bunu başaramazdım.

  • otobüs dolusu insanları kongrelere taşıyıp salgını yayana sesi çıkmayan emniyet teşkilatımızın güzide polisleridir. bulmuşlar bir garibanı bir de biz ezelim demişler.

    "yakarsa dünyayı garipler yakar"

  • starlink uydularının teknolojik yoğunluğuna da sonra değineceğim ama şu anten'i bir inceleyelim;

    starlink anteni

    efendim starlink alıcı anteni başlı başına kendi teknolojik alanının en üst ürünüdür.

    neden derseniz size "phased array antenna" demek isterim. türkçe'siyle "fazlı dizi anteni". (kabul ediyorum türkçe'ye çevirince ciddiyetini kaybediyor)

    peki phased array antenna nedir ?
    normalde siz yörüngedeki uydulara erişim için çanak anten kullanırsınız. hepinizin eline de geçmiştir. hatta kurtlar vadisi izlemiş olanlar diziyi sunan next&nextstar firmasının antenlerini filistin ve ırak havzasında da ürün yerleştirme ile görmüş olmalıdır.çanak anten

    çanak antenler ucuzdur. ama çok önemli bir handikapa sahiptir. sabittirler. keza yörüngedeki uydu da sabittir. yani dünya'nın dönüşüne göre. (bkz: geostationary orbit) (bkz: jeostatik yörünge)

    starlink gibi kafanızın üstünden sürekli bir o tarafa bir bu tarafa doğru gidip gelen uydular söz konusu olduğunda çanak anten kullanabilmeniz için çanak antenin sürekli uyduya doğru yönlenmesi gerekir. bunu da motorlarla sürekli mevlana gibi komple çanak anteni oynatarak yaparsınız anca...

    peki spacex ne yapmış ?
    "ya gardaş çanak anten mi kaldı, bi de onu oraya çevir buraya çevir mi yapıcaz başlarım öyle dünya'ya ben mars'a giderim valla" demiş. sanırım mars'a giderim diyince oturup bir ciddiye almışlar bunu diyeni. çanak anten kullanmaktansa sinyali başka bir şekilde yönlendiren bir anten çeşidi aramışlar. aslında çok da aramamışlar, amerikan savunma sanayisi sağolsun hemen imdatlarına yetişmiş orda da. (bkz: internet) (bkz: mems)

    alet bu.
    önü
    arkası
    yakın çekim

    merak edenler için teardown videosu da şu. yukardaki görseli ordan aldım.
    bu aletin üstündeki her küçük bakır daire bir anten(patch anten). evet spacex 632 tane anten koymuş buna, salaklık etmiş demi ? yoh gardaş değel. salaklık eder mi goskocaman elon beyefendi...

    bu aletin (ki kendisine dishy antenna deniyor. bildiğin tabak yani) en önemli özelliği yeteneğine göre ucuz olması. ucuz dediğim de bir bilgisayarın fiyatının 4'te biri kadar fiyata... entry'nin sonunda söyleyeceğim kullanım alanını duyunca bu paraya bunu yapmış olmalarına çok, hem de çok şaşıracaksınız.

    nedir bu 632 antenin hikmeti ?
    bu antenlerin her biri kendine göre bir tabanca *. her biri orijinal sinyalin belli belli bir fazında sinyal oluşturup sinyali uzaya gönderebiliyor. bu da şu resimde görülen etkiye neden oluyor. sinyali istenilen tarafa doğru, neredeyse çanak antenin tam yönlendiği durumdaki gibi göndermeyi sağlıyor. oynar parça olmadan hem de.
    amacımız da buydu zaten. kafamızın üzerinden geçen bir starlink uydusuna sinyalimizi yönlendirmek.

    bu phased array antenna'lar aesa radarlarının ana bileşeni. peki aesa radarı nedir ?
    aesa: active electronically scanned antenna demek. bu da işte bizim phased array antenna'nın aktif olanı aslında. yani sinyal sürekli olarak herhangi bir yöne doğru istenilen şiddette yönlendirilebiliyor. bir de küçük ufacık antenleri alıcı olarak kullanırsanız oluyor size radar(bu starlink anteni de aslında sadece yazılımı değiştirilerek aesa radarı olabilir) aselsan da bu sistemi f16'larda kullanmak için geliştirmelerini sürdürüyor. (onlarınki patch anten ile değil de vivaldi anteni ile yapılma. konuyla ilgisi olanlar aradaki farkı bilir)

    yani savaş uçağında da yeni yeni kullanılmaya başlayan bir teknolojiyi "eve sokmayı başarmaları" takdire şayan. gerçi eve sokmuyorlar yine, spacex bu antenleri açık bir alana koymanızı öneriyor ama hadi diyim ki "bahçeye sokmayı başarmaları" sizin gönlünüz olsun.