hesabın var mı? giriş yap

  • biraz önce trafo patladi burada..
    kocaman trafo.. bulundugumuz bolgede ki elektirikler komple kesildi..
    tedas geldi..
    baktilar trafo icin icin yaniyor..
    itfaye cagirdilar..
    itfaye geldi.. yanan trafoyu sondurduler..
    esnaf adamsin.. merak ediyorsun..
    - ne zaman gelecek elektirik?
    + en az 3-4 saat surer dedi gorevliler..
    bunu duyan..
    daha birkac saat oncesi hazirlik yapan bar, disco, turku bar, eglence mekanlari hepsi kapatti. kocaman harfler ile yazdilar..
    ''sehitlerimiz icin bugun kapaliyiz''
    elektirik olsaydi kapanmayacakti.. biz yasadik bunlari.. kimse mekanini kapatmak zorunda degil ama.. amasi var iste.
    adamin cani yaniyor.. bu iki yuzluluge..
    sonra;
    konvoy gecti.. dugun var sandim..
    motorsiklete binmisler, arabalara binmisler.. kornalar calarak, dortluleri yakarak teroru mu lanetliyorlar di?
    yoksa kutlamami vardi..
    turistlerinde kafasi karisti... kendilerine ulkucu isareti yapan cocuklara.. rock isareti yaparak ''hell yeah'' diyerek destek verdiler..
    sonuna kadar acilmis mehter marslari dinlerken kafa salliyorlardi..
    biz neden bu kadar iki yuzlu bir millet olduk?
    kandan bu kadar nemalanmayi kimden ogrendik?

    evine gitmek icin gun sayan gencecik cocuklari,
    kor kursunlara atanlarin.. ne zaman oyuncagi olduk?..

    bizi affetmeyin..
    ote dunya varsa.. yapisin yakamiza bize hesap sorun..

    - bizi kara topraklara gomdunuz diye? yakamiza yapisin.. bizi affetmeyin..

  • on parmağında on marifet olan sanatçı.

    kendisi daha çok ölüm şekliyle dikkatimi çekti ve yaptığım araştırmalar sonrası hakkında birkaç şey yazmak istedim.

    kendisi aslında italyan fakat daha sonra fransız vatandaşlığına geçmiş. zaten sanat hayatının büyük bir kısmını da fransa'da xiv. louis'in sarayında müzisyen olarak geçirmiş. kendisinin sarayda müzisyen olarak bulunmasından da anlayacağınız üzere oldukça yetenekli bir isim, yoksa sarayda napsınlar onu.

    peki sarayda napıyor diyeceksiniz, hemen açıklayayım: kendisi besteci(daha çok bu kimliğiyle öne çıkmış ama boşuna on parmağında on marifet var demedik), kemancı ve balet. ve bütün bu yeteneğini kendi kendine öğrenmiş. yani öyle çok bir müzik eğitimi, konservatuar geçmişi yokmuş. zaten yeterince başarılı olduğu yetmiyormuş gibi bir de o dönem yeni çıkan italyan stili operanın müzik ve şarkılarının fransızcaya pek uymadığını düşünüp fransızcaya daha uygun şarkıları kapsayan yeni bir opera türü yaratmış. bu arada italya doğumlu olup sonradan fransız vatandaşı olmasına rağmen bu iki ülke kendisini kapışırmış. tabii bu yetenekleri açığa vurana kadar her şey bu kadar sanat dolu değilmiş yaşamında. zaten fransa'da sarayla olan ilk bağlantısı bir düşese hizmetkarlıkmış, sonra hizmet ettiği kişiye italyanca dersleri verirken kendini sanat alanında geliştirmesi sonucu 20 yaşında besteci, balet, kemancı gibi yönleri de açığa çıkmış. derken işte xiv. louis'in sarayında müzisyen olarak boy göstermeye başlamış. böyle böyle yükselirken orkestra şefliği, kendi orkestrası falan olmuş.

    tabii bu arada çapkınlığı, aşırı davranışları da ayrı bir konu ama sarayın gözde isimlerinden olduğu için kolay affedilirmiş ve yaşamına kaldığı yerden devam edermiş.

    işte bu noktada benim için baya ilginç sayılabilecek ölümüne geliyoruz.

    1686'lı yıllarda kral hastalanmış ve iyileşmesi şerefine lully'den bir konser talebinde bulunmuş. kahramanımız da bu konserde orkestra şefi olarak görev alıyormuş. bilirsiniz normalde orkestra şefleri orkestrayı yönetmek için baton(ellerinde tuttukları değnek gibi şeyin adı) kullanırlar. tabii o zamanlar bu kadar küçük bir şey değil de daha büyük ve ağır bir değnek kullanılmaktaymış. lully, bu değnekle orkestrayı yönetirken yanlışlıkla bunu ayağına düşürmüş ve enfeksiyon kapmış. doktorların ayak parmağını kesmesine de izin vermeyince kangren olmuş ve vefat etmiş.

    bu ilginç ölümün arkasındansa şöyle şahane şeyler bırakmış
    1
    2
    3

  • türkiye'de haberciliğin geldiği son noktayı bizlere gösteren on numara haber başlığı.

    ilgili link burada.

    --- spoiler ---

    cem yilmaz da kitap gönderdi
    ayşen ekerbiçer, başlatmış olduğu kampanyada emeklerinin boşa gitmediğini belirterek, kampanyaya iş adamları, sanatçılar ve toplumun her kesiminden destek geldiğini söyledi.

    ekerbiçer, ünlü komedyen cem yılmaz’ın da bir koli kitap göndererek kampanyaya katıldığını ifade etti. kendilerine çok sayıda kitap geldiğini anlatan ekerbiçer, bazı ansiklopedileri ihtiyacı olan köy okullarına göndereceğini de aktardı.

    --- spoiler ---

    bu adam niye eleştiriliyor şimdi? bir koli kitap göndermiş, bir anadolu lisesine. peki göndermeseydi ne olacaktı? hiç. evet hiç. böyle saçma sapan haberlere konu olmayacaktı. tabi güzel ülkemde herkes bağışını yaptı ya, bu adamın gönderdiği bir koli kitap, battı gözümüze. mesela recep tayyip erdoğan da arayıp yaverini, ''bitlis'e 20-25 gibi gitmesi lazım'' demiş. yaa.

    çok parası olan adam az miktarda bağış yaptı diye haber yapmak yalnızca muz cumhuriyeti'nde görülebilecek olaylardandır.

  • ben bu yazıdan mutlaka dolar alın yakında şakkadanak 12 olacak anlamı çıkardım.

    biliyorsunuz 3 lirayken verdiği dolar düşürme taktikleri neticesinde şakkadanak 9,80'e geldik.

  • burger king'i küresel bir krize sokacak gelişmeler zincirinin ilk halkası olacak şube. lan burger king sende hiç akıl yokmuş. açgözlü burger king! civelek burger king! tuza, ranch sosa, bir buffalo sosa, bir ballı hardal sosa ekistradan para almaya başladın, sözlükçü dostlar başta olmak üzere ülke gençliğini perişan ettin, sonra da gittin odtü'de şube açtın. yedirmezler artık sana o pastayı koçum burger.

    verirler mi sanıyorsun sana o ranch sos için acı sos için ekistra para ha? verirler mi? abooovvv düşününce bile tüylerim diken diken oluyor. hele tuza 10 kuruş fazladan iste bakalım, "hocam senin ne hakkın var ya" diye bir başlar hak ve özgürlükten girer odtu-kızılay dolmuş hattının saatlerinden çıkar yaman odtülüm. hey yavrum hey... sonra da gelsin isyanlar.

    oh olsun size. açın da odtü'de şube şirket politikanız değişsin. inanıyorum ki bu şube bir isyan ateşi yakacak ve bu ateş büyüyecek büyüyecek önce yurt geneline sonra ecnebi ülkelere yayılacak. ve inanıyorum ki burger king artık sosları bedavaya da verecek dostlarım. hatta istemeyene de verecek. hatta burger yemek istemeyene bile "olmaz dost olmaz, gel eşitçe dostça yiyelim bu whooper'ı, yan yana birarada kardeşçe dişleyelim steak house'u" diye diye zorla yedirecekler burgerları.

    evet... inanıyorum ki yıllar sonra burger king'in şirket tarihinde şu cümle yer alacak:

    "2011 yılında odtü'de açılan şubeye gösterilen tepkilerin büyümesi sonucunda önce soslardan para almaktan vazgeçtik, ardından da şirketi kamulaştırdık". sonra da gelsin yeni menüler:

    - iyi günler burger king'e hoş geldiniz.

    - iyi günler, bir proleter menü alacağım.

    - 50 kuruş farkla ekmek arası helvanızı büyük seçim yapalım mı?

    - yap emekçi dost... varsın büyük seçim olsun ama hakça koy helvayı hakça böl ekmeği... hakça böl ki yedikçe güçleneyim, güçlendikçe vurayım düzenin bekçilerine, uşaklarına yumruğumu...

    - bir büyük seçim proleter menü lütfeeen!!!

    odtü'de şube açmak ha? yanlış strateji, terso seçim burger king. ateş şimdi seni çağırıyor...

  • http://video.haber7.com/…niyeyi-calmaya-calisti-ama

    babamın dükkanının önünde birkaç tane sokak köpeğine bakıyoruz. cadde işlek bir cadde olsa da bu köpekler sadece köpeklerini gezdirmek için dışarı çıkanların köpeğine havlıyorlar. o kadar. o da bölgeyi koruma içgüdüsü ile yapılan bir şeydir herhalde. bunun dışında hiçbir zararları yok.

    havalar çok soğuduğunda üstlerini örtüyoruz yorganla. sağ olsun çevredeki duyarlı vatandaşlar da onlara bakma konusunda bize yardımcı oluyorlar. sahipsiz olsalar da, sokaklarda yatsalar da başıboş sokak köpeği olmaktan uzaklar yani.

    neyse bir gün dükkandayken 40-45 yaşlarında bir kadın ve oğlu köpeğe yaklaştılar. oğlunun elinde telefon vardı. ben de dükkanın içinden onları izliyorum. dükkanda dış mekanı gösteren kameradan onları izliyorum. herhalde foto çekecekler dedim. köpeklerin üstünü örttüğümüz için çok foto çeken oluyordu. onlardandır sanıyordum ama kadın sinsi sinsi yanaşıp, bir hamle ile köpeğin üstüne örttüğüm yorganı çekti. sonra katlayıp uzaklaşmaya başlarken çıktım dışarı ve aldım yorganı elinden. yolun ortasında da kadına bayağı bir söylendim.

    bu olay 2 ay önce yaşandı. bu konuyu buraya açma gibi bir düşüncem yoktu çünkü gerek yoktu. ama bugün buradaki köpeksiz sokaklar istiyoruz başlığını ve içeriğini görünce bunu isteyenlere bir örnek göstermek istedim.

    tabii ki başıboş, saldırgan köpeklerin yetkililer tarafından kontrol altına alınması gerekir. onlara bakmaları gerekir. ama türkiye'de yaşıyoruz. birbirimizi kandırmayalım. daha geçen gün elinde alman kurdu olan bir sığıra bizim köpekler havlayınca, kurdu salıyordu üstüne. gittim elemanı durdurdum. çünkü ona havlayan bizim köpekler yerlerine geçip uyuma pozisyonu almıştı. ama bu sığır buna rağmen zincirini bırakacaktı köpeğin. neden diye sordum. verdiği cevap şuydu: "benim köpeğime havladılar. cevap vermesin mi bu. korkak mı yetişsin". bana aynen bunu dedi. sanki pedagoji okumuş pezevenk.

    kısacası (bu kadar yazdıktan sonra nasıl kısaca olur bilmiyorum ama) olay sadece hayvanlarda bitmiyor. sen insan olan hayvanları bir eğitmeye çalış, ondan sonra yap ne yapıyorsan.

    not: yorgana hallenenlerin bir yorgana muhtaç olacak tiplere benzemediklerinin altını çizeyim. hadi diyelim muhtaçlar, hayvanın dili yok sonuçta. onun üstündeki yorganı almaya çalışmalarını hafifletmez muhtaç olmaları. biz de yokluk çektik ama elimizde olmayanı hırsızlıkla var etmenin peşine düşmedik. ve o kadının elinden yorganı alırken "neden aldın" diye sorduğumda en ufak bir utanma belirtisi göstermedi. böyle bir işe kalkışan utanır herhalde. zaten utanmaya dair bir şey görmediğim için yolun ortasında baya laf söyledim. yanındaki çocuğunun sikinde bile olmadı bu arada olay. telefonda vatzapta mesajlaşmaya devam ediyordu muhtemelen.

    not 2: bazıları kadını "bunu yapacak kadar muhtaç biri" olarak görüyor ama bunu yapacak kadar muhtaç birinin yüzsüz olmaması gerekir değil mi? ben de başlangıçta kadına çok mu yüklendim acaba diye düşünmüştüm ama aklıma utanmadan arınmış yüzü geldiğinde bu düşüncem hemen kayboldu. 3. mesajdaki trolle atarlanmayın ayrıca. ota boka elitist diyor o hıyarzan.

    not 3: insanlığını unutmuş hayvanseverlerden değilim ama hayvanları çoğu insandan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.

    edit: link güncellendi.