ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
polisin bile giremediği yerler
-
(bkz: hapishane)
kameraların önünde çekip adam öldürdüler. ama giremediler! kesin bilgi. yayabilirsiniz.
beyin yakan dolar bozdurma videosu
iron maiden vs metallica
-
rock tarihinin başaltı gruplarının en niteliklilerinden ikisinin karşılaştırılması.
iki grup da 80'lerin ortasından 90'ların başlarına kadar plak şirketleri neyin para edeceğini düşündüyse o müziği yapmışlardır.
çünkü kariyerlerine benzer dönemlerde başlamaları ve dönem dönem yaptıkları müziklere bakarak, 90 sonrası patlama yapıp neyi piyasaya sürseler satacak müzikten bir haber keriz buldukları döneme kadar, nasıl plak şirketlerinin güdümünde müzik yaptıklarını görebiliyoruz.
heavy metal'in farklı türlerinde çalarak müziğe başlamalarına karşın; 1986 yılında iki grup da progressive ağırlıklı metal yapmaya başlıyorlar.
iron maiden 86'da somewhere in time ile bu türe dönerken, metallica (büyük kısmı progressive olan) master of puppets'ı çıkarıyor aynı tarihte.
88'de artık tümüyle progressive'e dönmüş durumdalar. maiden seventh son of a seventh son'ı çıkarıyor, metallica ...and justice for all 'u.
fakat iki grup da oradan devam etmeyip, bu kez kısa süreli, kısa sololu, akılda kalıcı riffli ve nakaratlı parçalar yapmaya başlarlar.
maiden 90'da no prayer for the dying ve 92'de fear of the dark'ı çıkarır, metallica 91'de siyah albüm'ü.
elbette birileri çıkıp bunun plak şirketi ile ilgisi olmadığını; müziğin evrildiğini ve bu değişimin, aslında yaptıkları müziklerin gelişimiyle ilgili olduğunu söyleyebilir.
halbuki seventh son of a seventh son'dan fear of the dark'a, yahut ...and justice for all'dan siyah albüme doğru bir gelişim değil, korkunç bir düşüş olduğunu fark etmek için ihtiyacınız olan sadece iki kulak.
6 haziran 2015 kemal kılıçdaroğlu'nun mesajı
-
buram buram samimiyet kokan video. abi gözünüzü seveyim göz var izan var. malum şahıs ile kıyas kabul etmeyecek kalitede bir adam.
feridun düz ağaca tırmanabilir misin
-
ben jessica, albayım. bundan sonra milli güvenlik derslerini beraber işleyeceğiz.
meksika'da kilisede gözlerini açan heykel
-
nerede geri kalmış bir devlet ve toplum orada mucizeler fışkırıyor
kadınlar parasız erkeği sevmez
-
bbc human instinct belgeselinde penguen-taş örneğiyle açıklanan olgu. penguenlerde erkekler kuluçkaya yatıyor. bu erkekler önceden karaya çıkıp taş topluyor. kimin ne kadar taşı olursa yuva o kadar yüksek, dolayısıyla da yumurtadaki yavrunun soğuktan zarar görme ihtimali o kadar düşük oluyor. sonradan karaya çıkan dişi penguenlerde de çiftleşilecek erkeği seçerken yuvası büyük yani taşı çok olanı seçme eğilimi oluyor... taş = para.
bir de meşhur bir video vardı, milletin topladığı taşları çalan hırsız penguen :) tanıdık geldi, değil mi? :)
hadise
-
avrupa görmüş kezban.
18 nisan 2022 maske saçmalığının bitmesi
-
vay be daha dün gibi hatırlıyorum; eve 5 tane bedava maske gelecek diye heyecanla bekliyordum. onlar bana hala gelmedi bu arada.
foot in the door
-
self perception theory ile ilişkilendirilebilecek bir teknik. şöyle ki self perception theory, göstermiş olduğumuz davranışın sonradan söz konusu konu/objeyle ilgili takınacağımız tavra doğrudan etkidiğini söylemektedir; örneğin "ahmet top oynarken düştüğünde yanına bir tek ben koştum, demek ki ben iyi bir insanım," gibi.
paralel şekilde kapıdan satış yöntemiyle çalışan satış elemanları da bu teorinin söylediğinden, bir şekilde o evin içine girmeyi başararak -yani foot-in-the-door technique uygulayarak- faydalanmak ister: satış elemanını evine sokan hane sakini, bu "davranış"ıyla tutarlı bir "tavır" ve "ikinci davranış" sergilemeye meyleder, kendine sunulan ürünlere daha çok ilgi gösterme ve satın alma olasılığını artırma eğilimine girer: "satıcıyı içeri buyur ettim, demek ki ürünlerle ilgileniyorum ve bunlar arasında işime yarayabilecek bir şeyler bulabileceğimi düşünüyorum."
varyasyonları için (bkz: low-ball technique) (bkz: door-in-the-face technique).
bir otelde 7 gün boyunca kalmayı tatil sanmak
-
44 senelik ömrümde tatil denen şeyi yazlık ve ufak pansiyon/motellerde kalıp gittiğimiz bölgeyi/çevresini çılgınlar gibi dolaşmak, denize girmek, dağ tepe bayır gezmek, mağara ve tarihi eser görmek olarak algıladım. bu şekilde yaşadım ve yaşattırttım tatilleri.
sonra bu yaz bir gün, yine havlu asarken (yazlıktaydık ve ben bir mağara gezisi artı denize girme işinden dönmüştüm); havlu asmaktan nefret ettiğime karar verdim. o havluların sorumluluğunu çok uzun süre almıştım. havlulardan gına gelmişti.
her şey dahil içine ne dahil umrumda bile olmayan, ancak plaja giderken havlu verildiği söylenen, deniz kenarında manasızca “şimdi gidip havluları asmak lazım” diye düşünmeyeceğim o tatili aldım sonunda.
annemin bir gün yazlıkta elindeki tavayı fırlatıp “yeter ya yemek yapmak mı tatil?” dediği yaşlara geldim sanırım. zaten ülkede görmediğim mağara da kalmadı gibi….
abi beni müdür yap
-
bekleyemem yıllarca ben
master'ım imperial kolejden
terfi etmeliyim şimdi hemen
abi beni müdür yap
mağdurum ben ezelden
başörtüm versaceden
liyakat falan demeden
abi beni müdür yap
hayatı boyunca tek rolle hatırlanan oyuncu
-
necati sasmaz'in direkt olarak bir numaraya yazilmasi gereken liste.