hesabın var mı? giriş yap

  • yani ne var bunda eleştirilecek birşey göremiyorum adam merak etmiş denemiş, şaşırmış.. bence de garip bir olay bir türk hayatında kaç kere -48 derece görür? sanki bunu yazan şahıs sibirya’da uzun dönem askerlik yaptıda çok biliyor..adamı cahil gibi göstererek ne geçiyor elinize helal olsun dediğim abimizdir. gelip burda bilmiş ayağına yatan adamlardan daha delikanlı bi abi

  • çocukken vardı bende bu hastalık. bir kıza aşıktım çok, annesi beyazlar giydirir, salardı sokağa. ben diğer bütün kızlarla iyi anlaşırdım ama bir tek onunla geçinemezdim. nerde görsem ellerimi toza bulayıp o beyaz elbiselerini elimle damgalardım. felaketi olurdum, ağlardı. yıllar geçti ama sevgimi ifade edişimdeki bu başarılı tavır değişmedi. amıma koyayım, stop.

  • 21 eylül 1986 ankaragücü beşiktaş maçında top hakeme çarpıp gol olmuş ve beşiktaş mağlup olmuştu ve o sezon beşiktaş 1 puan farkla şampiyonluğu kaçırmıştı. yani o gol olmasa şampiyondu. maçın hakemi ahmet akçay o maçtan sonra yaşadığı bir anıyı anlattı az önce bir programda.
    süleyman seba, maçtan sonra ahmet akçay'ı arıyor ve "hocam biz seni biliyoruz. bu senin ve bizim yaşadığımız bir talihsizlik oldu. bu aralar canını sıkarlar, bir kaç gün gazete falan okuma. kendini de üzme" diyor.
    hani şu "beşiktaşlı duruşu diyip duruyorsunuz. nedir lan bu duruş?" diye soranlar var ya. onlara bir örnek olsun isterim.

    edit: yıllar sonra videosunu buldum. buyrunuz efendim. https://youtu.be/bvyzaieabxm

  • bu topraklarda bir şeyler yapmak istiyorsanız adamınız olacak. tek başınıza çok zor.

    1889’da stockholm'da 8. milletlerarası müsteşrikler kongresi düzenlenecektir. ii. abdülhamid osmanlı’yı temsilen ahmed mithat efendi'yi görevlendirir. ahmed mithat stockholm yolculuğu sırasında hem doğu hem batı kültürüne aşina bir "madam" ile tanışır. ismini sorduğu bu kadından gülnar cevabını alınca çok şaşırır. sohbetlerinin devamında bu kültürlü hanımın olda de lebedev isimli bir rus yazarı olduğunu ve fransız bir kontla evlendikten sonra kazan şehrine yerleşerek orada yaşadığını öğrenir. “madam”ın osmanlı medeniyetine olan hayranlığı nedeniyle kendisini gülnar diye tanıttığını anladığı anda ise ahmet mithat’ın şaşkınlığı hayranlığa dönüşür. kendisini istanbul'a davet eder.

    ahmet mithat efendi'nin davetini kabul ederek 1890 yılında istanbul'a gelen ve bir süre kalan madam gülnar, rus edebiyatını tanıtan çalışmalarda bulunur. daha sonraki yıllarda da birkaç sefer istanbul'a gelen madam gülnar, rus edebiyatından yaptığı tercümeleri ve bazı yazıları önce tercüman-ı hakikat gazetesi'nde tefrika ardından da kitap olarak yayımlar.

    madam gülnar aslında daha önce, 1881 yılında da istanbul'a gelmiştir. o dönem rus eserlerini türkçeye çevirmek için kapsamlı bir proje planlamıştır. osmanlı makamları, casusluktan şüphelenir ve puşkin'in çevirisinin yayınlanmasını yasaklamıştır.

    ancak ahmed mithat efendi ile tanışmasından sonra olga lebedeva’nın çalışmaları sultan ii. abdulhamit’e takdim edilir ve kadına yaptığı çalışmalardan dolayı ikinci rütbeden şefkat nişanı verilir. şefkat nişanıyla çekilen fotoğrafı servet-i fünun dergisinde yayımlanır. (şefkat nişanı, ii. abdülhamid döneminde yardım ve hayır işlerinde başarılı olan kadınlara verilir)

    görsel

    nihayetinde madam gülnar’ın çevirileriyle osmanlının rus edebiyatıyla tanışması hız kazanır.

    çevirileri:

    kar fırtınası. puşkin, 1890
    iblis. mihail yuryeviç lermontov, 1891
    ilyas (öykü) hakikat-i gına (makale). tolstoy, 1893

    * müsteşrik: doğu toplumlarının, kültürlerinin, dillerinin ve halklarının incelendiği batı kökenli araştırma alanlarının tümüne verilen isim.

  • bizde evliyken konu komşuyla çocuk yapmak daha revaçta olduğundandır.

    müge anlı sağ olsun, izlemesek bile haberdar oluyoruz.

  • bu kadinligi annelikle butunlestirme cabasindan bana gina ve tiksinme geliyor. annelik denen kavramin toplumdaki yuksek mertebesi sebebi ile de kadinlar bu ustlerine yapisan annelik olgusu tarafindan belirlenen degerlerle yargilaniyor. (bkz: cocugunun yuzune nasil bakarsin), (ithal versiyonu she is gonna be somebody's mom).

    ayni dusunce yapisi da erkekleri sorumluluktan kurtarmak icin kullaniliyor. adam cocugunu terkediyor, 'baba iste bir anne degil' oluyor. adam yasli anne ve babasina bakmiyor 'kizi olsaydi boyle olmazdi' deniliyor. aslinda hayvan oglu hayvan ve bencil bir it olmasaydi denmesi gerekiyor. bunlar annelikten degil, insanliktan gelen kavramlar.

    ben anne degilim. anne olmak gibi bir istegim, amacim yok. evet, arada sirada hormonal sebeplerle ureme durtusu ve istegi hissediyorum, cogu kadin da hissediyor, fakat bu beni anne yapmiyor. kimsenin ogluna anne sefkati ile yaklasmadim diye de yargilanmak istemiyorum. ben de en az erkekler kadar durtuleri ve hedonist istekleri ile yasayan bir birey olmak, ve bunun sonucunda abuk subuk sosyal baskilarla ugrasmak zorunda kalmamak istiyorum. anne olmak isteyip olamayan kadinlara sempatim sonsuz. fakat hayatinizdaki bu eksigin faturasini hepimize kesiyorsunuz boyle laflarla.