hesabın var mı? giriş yap

  • sene 2002 mayıs sanırım yaşım 19
    hayatımda ilk defa memleketim ve şehrimden uzak anadolu’nun bir şehrinin gelişmemiş bir ilçesinde myo 1.sınıf öğrencisiyim.
    ilk dönem bitti bütün öğrenciler evlerine dönmeye başladı.
    arkadaş ve çevrem arasında nasıl dönüyorsun, ne zaman döneceksin, istersen birlikte gidelim sohbetleri havada uçuşuyor.
    o dönemler içine kapanık biriyim.
    istanbul’a bilet alacak param olmadığını kimseye söyleyemiyorum.
    cuma günü okulun son günü
    o akşam ve takip eden haftasonu akın akın herkes memleketine dönüyor.
    ben gündüzleri evden hiç çıkmıyorum.
    çarşıda sağda solda görüp neden gitmedin yada gitmiyorsun soruları işe karşılaşmak istemiyorum.
    ilçe küçük bir yer hemen hemen bütün öğrenciler, esnaf ve yerel halk kısmen birbirlerini tanıyorlar.

    gündüzleri evde radyo dinleyip öğrenci evimde az kalan bitmeye yakın erzaklarımı dikkatli tüketip akşam 20.00 istanbul otobüsünü izlemek için uzak noktaya gidiyor, giden öğrencileri izliyorum, bir gün benimde o otobüse binebilme hayalini kuruyorum.
    sonrasında bütün ilçeyi karanlıkta geziyorum sokak sokak. gündüz evde yatmanın acısını çıkarıyorum.
    yorulmalıyım ki eve gittiğimde uyuyabilmeliyim zira gündüz yeterince uyumuşum.

    o yılları yaşayan bilir
    internete sadece kafelerden ulaşabilirsin, cep telefonu sadece sms ve sesli arama içindir.
    kontörün yoksa arama sms ve çağrı yapamazsın.
    benim de yoktu tabi.
    kaldığım evde eski ev sahibinin çevirmeli ev telefonu vardı. benim için büyük şans.
    ailemden arayabileceğim herkesi aradım istanbul’a dönebilecek otobüs bileti için. yok maalesef.
    en erken para gönderebilecek ablam 1 hafta sonra maaşını alınca yollayabiliyor.
    herkese haber salıp beklemeye koyuldum.

    ilçede sadece ziraat bankası var
    parayı bana o bankanın şubesine havale ile yolluyor aliem.

    sanırım o haftasonu geçti
    önümde daha kocaman bir hafta var
    sonraki pazartesiye kadar beklemek zorundayım.
    cepteki para miktarım sıfır.
    kredi kartı yokki daha kaç yaşındasın. sıfır kart sıfır para.
    içimden dedim bekleyeceksin yok başka çarem.
    bütün arkadaşlarım hatta bütün okul öğrencileri döndü artık şehirlerine. bitti sezon.
    tanıdığım bitkaç esnaf ve ev sahibi kaldı. ev sahibini pek sevmezdim yobazın biriydi.
    ne ondan borç isteyebilirdim ne de esnaftan
    sabırla bekleyecektim, önümüzdeki pazartesi para gelmesini.
    20 yıl geçmiş günlük tam olarak ne yaşandığını hatırlamıyorum.
    ama ertesi günü mutfakta yiyecek ve pişirecek hiçbir şey kalmadığını hatırlıyorum.
    küçük mutfak tüpüm dahil bitmişti.
    zaten öğrenci evinde ne olabilirdi.
    gündüzleri tam gün odamda yatıp, akşam güneş batımından sonra çarşıya gezmeye çıkıyordum.
    küçük sarı renkli radyolu kaset çalarım vardı.
    aptal yerde sadede trt fm çekiyordu.sevmiyordum aptal radyoyu.
    coskun sabah, ahmet kaya ve tatlıses kasetlerim vardı
    onları dinleyip uykuya dalardım
    şimdi ahmet kaya dışında hepsinden nefret ediyorum.
    ilk günler sonrası açlığı iyice bedenimde hissetmeye başladım, uykuya dalmak zorlaşıyordu artık yatakta uzanmak acı veriyordu.
    o berbat günün gecesi çarşıya çıktım yine.
    birşey yapmalıydım para elde edecek birşey, sırf birşeyler yiyebilmek için.
    sony walkmanim vardı pillerini ısırarak sonuna kadar kullandığım hayatta en önemli eşyam.
    merkeze ıspartaya gidecek param olsa onu satmayı düşünüyorum.
    kulağımda walkman sokaklarda aptal aptal geziyorum ahmet kaya'nın kaseti sanırım emin değilm.
    pek inanılır gelmeyebilir zaten bana da mucize gibi gelmişti.
    hayatımda yolda ilk kez para buluşumdur. 5 milyonluk bir banknot bulmuştum.
    inanamıyorum şaka gibiydi.
    eğilip aldım gerçekten 5 milyon.
    o zaman tabi daha 6 sıfır atılmamış.
    o zaman bir gazate 500 bin lira. bir kolon sayısal 250 bin liraydı. hatırladıklarım.
    zaman gece ilçede bakkalar kapalı gittim eve dedim akıllı ol dikaktli harca daha 5-6 günün var.
    o gece eve dönüp sabredip aç yattım.
    ertesi günü ilk defa gündüz çıktım dışarı sabah markete gidip 3 ekmek ve geri kalanı ile yettiği kadar domates aldım.
    tabi bilgisayar programlama okuyorum kafa çalışıyor.
    yaptım hesabımı dedim her gün yarım ekmek içine domates 6 gün yeter bana tek öğün.
    o şekilde geçirdim bir haftayı
    erken açıkmamak için gündüz uyumaya devam edip akşam yedim
    akşam sonrası yürüdüm eve geldim yattım
    ertesi gün yine aynı

    pazartesi günü bankaya öğleden sonra gittim hayal kırıklılığına uğramamak için.
    dedim gişede adıma havale var mı? evet

    o günkü sevincimi unutamam tam 50milyon
    ablam göndermiş sağolsun. minnettarım.

    ilk işim pideciye gidip kıymalı pide yemek oldu
    sonra biletçiye gidip istanbul biletimi aldım.

    her akşam uzaktan ağlamamak için kendimi zor tutup kalkışını izlediğim istanbul otobüsüne pazartesi bindim ve evime gittim.

    aradan 20 yıl geçmiş tam. bunlar gerçekten yaşandı mı? inanması bile zor ama evet yaşadım

    yeri merak edenler ısparta uluborlu

  • bu ülkede 2 ay önce peynir alan kişi bile bugün kâr ettiği sanrısına kapılmış durumda. 6 ay önce araba aldım bugün araba fiyatları uçuyor ehehehe iyi ki almışım ehehhee, 4 ay önce laptop aldım şimdi fiyatları uçtu eehehehehee, peynir aldım geçen hafta 36 liradan iki kalıp birini yedim diğeri dolapta daha peynir 60 tl olmuş kârdayım ehehehehe... çok rezil ve bitik bir durumdayız benzine zam gelmeden 2 saat önce depo fulleyen abiler gibiyiz. çok aşırı mutluyuz.

  • ortaçağ avrupasında dünyanın yuvarlak olduğuna inanan 1000 değil 100 kişi bile yoktu. ne yani? o zamanlar dünya yuvarlak değil miydi?

    evrim gerçeğini değiştirmez.

  • 19 parça kahvaltılığın 750 tl olmasından ziyade bunun bir lüks olarak görülmesi çok daha üzücü bence.insan gibi yaşamayı ne zaman gerçekten isteyeceğiz acaba

  • şeffaflık ne güzel şey değil mi? melih gökçek zamanı eminim bu puanlara hepiniz ulaşıyordunuz.
    bakın bu mülakatları yapan kişiler adildir değildir bilmem. dikkat çekmek istediğim nokta şu: şeffaflık ne güzel kontrol mekanizması sağlıyor ibret al. ülke böyle yönetilse keşke paralarımız nerelere gidiyor bilsek, liyakat var mı takip edebilsek.

  • neden volvo sorusunun cevabını veremeyecek kazadır.

    bu hiç bir şey ifade etmez. fren yaparak alçalıp tamponun altına girersen volvo da aynı hale gelir. radyatör ve kaput kapağının bu hale gelmesi sadece görüntü kirliliğidir, güvenliğin ölçüsünü buradan anlayamazsınız.

    sadece 20km hızla giderken volvo s40 ile kırmızı ışıkta aniden duran mercedesin yüksek tamponlu minibüsüne arkadan vurdum, görüntü aynı oldu. bir de zaten kaza yapmışım, canım sıkkın, mercedes sürücüsü geçmiş karşıma "hani volvo sağlamdı bu ne hal" dedi. dallamaya bak, bu muhabbetin yeri mi şimdi. ben de dedim "birader aynı tip araçları al, hangi marka olursa olsun bu şekilde kaza yaptır, yine en iyi volvo çıkar içinden ama görüntü hep buna benzer olur."

    isteyen aynı kazayı s80 ile deneyebilir, yine fotoğraf atarsınız artık.

    debe edit: yaptığım kazanın fotosu bu şekilde çarpınca mercedes'e de bir şey olmuyor görüldüğü üzere.

  • sosyal medya diye tabir edilen olayın düzenli kullanımı sonrası arkadaş / akraba / kuzen / iş arkadaşı, vs diye tabir edilen kitlenin bütün itibarını, kıymetini kaybetmesi süreci.

    lan negzel eskiden birileriyle görüştüğünde, konuştuğunda kafanda bi fikir olurdu; "o da şöyle, bu da böyle birisi..." falan. adamla oturup derin derin konuşuyorsun, ciddi ciddi fikirlerini dinliyorsun falan iyi güzel. sabah bi kalkıyorsun herif metrobüslü yılmaz özdil yazısı paylaşmış feysbukta. bi hafta önce mevlana'nın lafı diye ittirdiği yazıyı sonraki hafta "can yücel'in sözleri, anlayana..." diye bi daha yayınlamış. kendisinin bile farkında değil. toplantıda herkesi susturan inovatif personel önce terörü lanetlemiş, 4 dakika sonra da uyuyan, gerinen kedi resimleri paylaşmış. 7 arkadaşı da bunu beğenmiş amk saadet zincirine gel. günaşırı benzin zammı protestosu hastag'ini zorlayan arabasız kuzenden "aziz başganımıza komplo kuruyorlar!!1!" diye sinirli tweet atan kelli felli 20 senelik arkadaşlara kadar kendi imajını zkip atmak için sıraya girmiş herkes.

    milletle ilgili ne kadar yargı varsa kafamda yıktın geçtin, ocağın kurusun facebook twitter.