hesabın var mı? giriş yap

  • o gün öğle yemeğinde tas kebap, pilav ve kadayıf vardır.yemekhaneye yemek için gelen nöbetçi astsubay, acemi kısa dönem askerlerin masasına oturur.

    - nabıyonuz gençler afiyet olsun
    - saolun komutanım.
    - bakın ne güzel yemek çıkarıyoz size.bunları dışarda yesen; pilav 2 milyon, tas kebabı en az 4 milyon, kadayıf da 2 milyon.bak dışarda yesen 8-10 milyon para vercen burda bedava
    - iyi de komutanım ben de dışarda 2 milyar maaş alıyodum, burda 35 milyon lira veriyonuz
    -..

  • bugün 17 ekim 2010! galatasary lisesi önünde açıklama yapan ödp'lileri gören bir takım trabzonspor taraftarının attığı slogan.

    allah belanızı versin gerizekalılar diyor, bir dahaki türkiye iğrençliğinde görüşmek üzere iyi akşamlar diliyorum.

  • niye algı yaratıyorsunuz? adam büyük bir bölümünü tenzih ediyorum diyor. e dedikleri de doğru. tanımlamış olduğu sıfata uygun bir dolu dallama var burada. altına imza attığım sallamadır. ağzına sağlık cüneyt.

  • 14 katli bir binanın 5. katinda oturuyorduk. uyku halindeyken sanki biri durtmus gibi uyandim ve kardesimin odaya girmesi bir oldu. normalde cok sakin olurum boyle seylerde. yakin zamanda bir suru deprem oldu ama uyandigim andan beri sakin olunmayacak birsey oldugunu anladim. kardesimle saga sola koşup çömelecek yer aradik ama girdigimiz odanin duvarlari düşüyor ya da dolaplar falan düşüyordu. en son cok yuksek bir gurultuyle hem bizim ic duvarlar düşmeye basladi. sesten dolayi apartmanin çöktüğünü düşünüp eğildik koridorda. acikcasi çokta cikabiliriz sanmiyordum ki bir anda durdu. durdugu gibi ince kiyafetlerle kendimizi disari attik.merdivenler moloz yigini icindeydi.
    sokaga ilk inenlerdendik ve muammer aksoy caddesine baktigimda durumun ciddiyetini anladim 3-4 yerde yangin vardi, ve yol boyu pek sağlam bina görünmüyordu. kardesim akillik edip hatlarin gideceğini anlayip annemleri aradi ne görürseniz gorun biz iyiyiz dedi. sonra zaten bir sure iletisim koptu.

    kosarak iskenderunu turladik. akrabalari gezdik. ve malesef dayimlar enkaz altinda.

    ne uyuyabiliyor, ne müdahale edebiliyoruz birşeye.

    istanbuldan gelen afad ekipleri yolunu kaybedip bizim enkaza geldiler. ancak enkazi begendiremedik. sanirim kameralara cok uzakti. biz teknik ekip degiliz size onlari yollayacaz diyip gittiler. tabiki yollamadilar.

    vex isimli köpeğe sahip istanbul ekibi. keske bunca boş zamaninizda en azindan köpeğe gel-git i tam anlamiyla ogretseydiniz.zaten ekibin köpeğe bile talimat yaptiramayisini görünce, bazi şeylerden ümidi kestik.

  • peygamber efendim dediğin adamın ilk karısının kendisinden önce üç eşi olmuştu. sakat bir kafa yapısı var maalesef. zokora olayından sonra en büyük falso oldu, futbolcunun zeki çevik ve ahlaklısını seviyoruz.

  • paleontolojist "darren naish" gerçek hayatta bu savaşı kimin kazanması gerektiğini (filmden bağımsız olarak) gerçek dünyadaki primat ve sürüngenler hakkında bildiklerimizi kullanarak ortaya koymuş onu paylaşmak istedim.

    öncelikle godzilla ve kong'un gerçek olamayacaklarını söyleyerek başlamak gerekir. benzerleri günümüzde olmadığı gibi geçmiş zamanlarda da yaşamış olmaları mümkün değildir.

    godzilla'nın “the godzilla vs. kong” versiyonu 177 metre uzunluğunda ve 90.000 tonun üzerindedir. kong ise 103 metre boyunda ve 50.000 tonun üzerinde ağırlığa sahiptir. karada yaşayan hayvanların bu büyüklüğe ulaşması imkansızdır. kilolarını desteklemeleri, vücutlarına yeterli miktar kan pompalamaları, sinirleri boyunca etkili hızda sinyal göndermeleri ve ölümcül seviyeye ulaşacak vücut sıcaklığını önlemeleri mümkün değildir.

    bu gibi nedenlerden dolayı dinozorların en büyük örneklerinin çıktığı sauropod dinozorları maksimum 100 ton ağırlığa ulaşabilmiştir. ek olarak bu devler vücutlarını desteklemek için dört ayağa sahiplerdir. iki ayaklı hayvanlar için boyut sınırı daha düşüktür. (muhtemelen 20 ton ya da daha az.)

    biyolojik gerçekliğin bu "önemsiz" detaylarını bir kenara bırakarak eğlenceli spekülasyonlara dalabilir ve godzilla ile kong savaşını kimin kazanacağını bilimi kullanarak öngörebiliriz.

    godzilla vs. kong - resmi fragman

    kırmızı köşe: godzilla

    zırhla kaplanmış dış yüzeyi komodo ejderi gibi kertenkeleleri ve ankylosaurus gibi dinozorları hatırlatır. her ikisinde de derisine gömülü kemikli plakalar vardır. ankylosaurus plakaları, dişlerin nüfuz etmesini önleyecek kevlar benzeri çapraz geçişli liflerden oluşan bir yapıya sahiptir.

    godzilla ayrıca, metali dilimlemeye yetecek kadar sert, sivri kenarlı sırt plakalarına sahiptir. yukarıdan gelecek saldırılar rakibinin paramparça olması ile sonuçlanır.

    godzilla’nın boyutu, konik dişleri ve kalın çenesi olağanüstü bir ısırma gücü anlamına gelir. t-rex için hesaplanan 57.000 newton'luk ısırma gücünden onlarca veya yüzlerce kat daha büyük ısırma kuvveti oluşturabilir. bu kuvvet vücut parçalarını ayırmak ve kemikleri kırmak için yeterli olan santimetre kare başına 900 kg'dan fazladır.

    godzilla'nın devasa, tırtıklı kuyruğu uzun menzilli bir silah görevi görmektedir. önceki savaşlardan godzilla'nın kuyruğunun kamçı gibi kullanılabileceğini biliyoruz. kuyruğunu bu şekilde kullanabilen dinozorlar hakkında yapılan çalışmaları ölçeklendirerek godzilla'nın kuyruğuyla 550 kiloton gibi astronomik bir kuvvetten daha fazla kuvvetle vurabileceğini tahmin edebiliriz. bu, büyük bir nükleer patlama ile ortaya çıkan enerjiye benzer bir kuvvettir. kuyruğunun 100 metreden uzun olması bu kuvvete maruz kalmadan ona yaklaşmayı oldukça zorlaştırmaktadır.

    godzilla’nın nihai silahı, ona büyük avantaj sağlamaktadır: radyoaktiftir ve düşmanlarını 500.000 °c'yi aşan bir atomik nefes ile patlatır. bu tür yetenekler gerçek dünyada mevcut değildir. doğadaki en yakın örneği bombardıman böceği (bombardier beetle)'dir. bu böcekler 100 °c bulan kimyasal bir sprey ile avlarına saldırır ve benzer boyutlardaki canlılar için ölümcüldür.

    mavi köşe: kong

    kong'un dev bir goril olması, yeteneklerinin gücü hakkında bazı tahminler yapmamızı sağlar. yine de bir uyarı, gerçek dünyadaki primatların gücüne dair güvenilir verilerin elde edilmesi oldukça zordur ve pek çok tanıdık ifade (örneğin: goriller insanlardan 10 kat daha güçlüdür.) dikkatli araştırma sonuçlardan ziyade tahminlere dayanır.

    bunu akılda tutarak yine de kong'un olağanüstü derecede güçlü olduğunu söyleyebiliriz. en az kendisi kadar ağır olan nesneleri kaldırabilmekte ve devasa yumruklar atabilmektedir. atacağı bir yumruk ya da tokat bile kiloton cinsinden ölçülebilir bir kuvvet oluşturabilir. kollarının her birinin 70 metreden uzun olması onu daha da tehlikeli kılar. aynı zamanda hızlı ve çeviktir. sıçrayabilir ve koşabilir.

    kong'un da güçlü bir ısırığı vardır. goriller, santimetre kare başına yaklaşık 91 kg ısırma kuvveti uygulayabilirler. kong’un devasa boyutu bu kuvvetten 100 kattan daha büyük bir ısırma kuvvetine sahip olduğu anlamına gelir.

    tüm bu kaba kuvvet ve güce karşın kong’un en büyük avantajı zekasıdır. bir primat ve özellikle büyük bir goril olarak plan yapabilir, davranışlarını değiştirebilir ve alışılmadık durumları hayvanlar için tipik olandan daha fazla anlayabilir. gerçek dünyadaki maymunlar gibi gelişmiş bir zihin teorisine (theory of mind) sahiptir.

    bu özelliği, godzilla'nın dövüş sırasındaki muhtemel hareketlerini tahmin etmede çok önemli olabilir ve hatta godzilla'ya karşı üstün gelmesini de sağlayabilir.

    kong’un zekası, alet kullanabilmesi ya da alet üretebilmesi ile de ortaya konmaktadır. kong skull island filminde ağaçlardan sopalar yapabildiğini, rakiplerini yenmek için zincir, pervane gibi insan yapımı nesneleri silah olarak kullanabildiğini biliyoruz.

    karar: godzilla kazanır!

    her ikisinin de önemli güçlere sahip olduğu açıktır ve bunlardan herhangi biri, bir kavga durumunda kazanan hamleyi yapmalarını sağlayabilir. kong'un şanslı bir yumruk atma olasılığını ya da godzilla'yı bir tür tuzağa düşürmek için zekasını kullanabileceğini, onu alt edecek bir silahı oldukça uzak bir mesafeden fırlatabileceğini göz ardı edemeyiz.

    ancak nükleer enerjiye sahip, süper ısıtılmış atomik nefesi ve 100 metreden uzun, oldukça kaslı ve tırtıklı kuyruğu olan zırhlı bir sürüngen neredeyse yenilemez bir rakiptir. aletleri kullanmakta ne kadar iyi olursanız olun, makul bir mesafede bile nefesi ile kızartılma veya kuyruğu ile vurulma tehlikesiyle karşı karşıya olursunuz.

    kazanan godzilla olmalı. üzgünüm kong...

    kaynak: bbc - science focus

    edit: izledim de geldim...

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    aklın yolu bir...

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

  • bu büyük şaheseri okurken, olaylar arasında geçen zaman algısına dair bir fikir vermesi açısından;

    silmarillion'da zaman aşağıdaki şekilde ölçülür:

    12 saat (her iki ağacın 1 çiçeği) = 1 gün
    1000 gün = 12000 saat = 1 yıl
    100 yıl = 1 valar çağı

    buna göre silmarillion'daki zaman ölçülerinin bizimkine uyarlanışı ise aşağıdaki şekildedir:

    ağaçların (telperion ve laurelin) ışığına göre belirlenen,
    1 saat = bizim zaman ölçümüzle 7 güneş saati,
    1 gün = (7*12) 84 güneş saati,
    1 yıl = (7 * 12000) 84000 güneş saatidir.

    bir güneş yılı 8766 saatten oluşmaktadır, şu halde '1 telperion ve laurelin yılı' = yaklaşık 9buçuk (9,582) güneş yılıdır.

    buna göre,
    ağaçların çiçek açması silmarillion'da 3500 yılda gerçekleşmiştir, bu bizim zamanımızla 33530 yıldır.
    ayın yükselmesi 5000 yıl sonra gerçekleşmiştir ki bu da güneş takvimi ile 47900 yıldır.

  • bazılarına göre bir komplo teorisi olan inanış. şimdi, epey eskiden alınmış bazı ürünlerin hayvan gibi dayandığına pek çoğunuz şahit olmuşsunuzdur. şimdiki tasarımlar, ürünleri ufaltmaya çalıştığı ya da donanım özelliklerinin artmasından ötürü veya firmaların kasti ibneliğinden kaynaklı mı bilemiyorum ama kesinlikle daha kısa ömürlüler. en azından bir şekilde ya hızlıca zamana yenik düşmesi isteniyor, ya yan ürünlerine para bayılıp müptelası oldurulmaya çalışılıyoruz veya gerçekten garanti süresinden kısa bir süre sonra çöp olması isteniyor.

    özellikle ev eşyası, tekstil ve teknoloji ürünlerinde bu anlayış çok göze çarpıyor. şimdi asıl mesele bunu ben böyle inanıyorum diye açıklamak değil; bunun gerçek olma olasılığının irdelenmesi. mesela kulaklıklar üzerinden bu konu irdelenmiş biraz.

    demem o ki parasını versen de yüzde 99 güven aralığında, kalitesiz kumaştan, bir yerinden pörtleyen kazaktan, yırtılan pantolon ve ayakkabılardan, bozulan aygutlardan; kırılan eşyalardan kurtulamıyorsun. lan bizim 20 senelik emektar eşyalar bile sizin gibi değil. 20 senelik buzdolabını değiştirmek için, "yeter artık bozul" diyerek annemin buzdolabını tekmelediğini hatırlarım. yine de bozulmamıştı o buzdolabı. şimdikilere kötü söz söylesen bile 2 güne pert olur.

  • unlu halk ozani ssg'ye ait olan bir soz. kendisini tekrardan amerika'ya goturen ucaga binmeden once yanindakilere soyledigi rivayet edilir.

  • geçen gün -üstelik alkollü mekanda- başıma gelmiş hadise.

    3.000 tl hesap tuttu. adam dedi ki “yalnız pos çalışmıyor”.

    ben de “o kadar nakiti nasıl taşıyayım” dedim.

    “iban verelim” dedi.

    “gecenin 12'sinde ben niye eft'ye 50-60 tl komisyon ödeyeyim. böyle iş mi olur? eft komisyonunu düşecek misin hesaptan? ya hesabı ödemicem, yada komşudan pos getirin” dedim.

    pos geldi. çektim. slipte oturduğum işletmenin adı yazıyordu.

    yani bozuk mozuk değil. hayır zaten oturduğumdan beri elli kalem üründen geçirmişsin bana. banka komisyonunu mu dert ediyorsun?

    böyle işlerde -eğer yiyip içtikten sonra derse- gerekirse tartışın işletmeyle.

    edit: havale isteyen işletmeci bir arkadaş rahatsız olmuş. özelden “havale/eft komisyonu 50 tl tutmaz. senin olay yalan.” diyor. “yok abi 5-10 tl de olsa sen niye komisyon veresin bi de hesabın üstüne?” diyen yok ama.