hesabın var mı? giriş yap

  • “ok ancak geri çekerek atılır.hayat seni zorluklarla geri çekiyorsa, seni daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir.
    nişan almaya devam et."
    (bkz: paulo coelho)

  • 3,4 günde bir arayan sevgiliden, her gün bunu yapan sevgiliye terfi etmiştim yıllar önce ben. şimdi de her öğlen yemeğinde arayan kocaya dönüştü o adam. gece de uzun uzun öper, sarılır, iyi geceler der mutlaka. her gece istinasız.
    özetle kızlar öküzlerle evlenmeyin. sevgililikte bi yere kadar çekiliyo da, ömür boyu ı ıh.

  • ing. ks. public house.

    ingiliz kültrünün bir parçası olan içki servis edilen yerlerdir. yaygın olarak bir çeşit bar diye bilinir, ama bu sınıflandırma pek doğru değildir. hem tarihi hem kültürel, hem de işleyiş açısından bardan oldukça farklıdır. örneğin publar genellikle geç saatlere kadar açık kalmaz. gece 11 bilemedin 11:30 gibi çoğu pub kapanır. bu kapanma saatinin nedenlerine birazdan değineceğim.

    19.yüzyılın başlarında ingiltere'de halka alkol (özellikle cin) satışının kontrolsüz olduğu söylenebilir. halka içki servisi yapan mekanlarında bu kontrolsüzlükten dolayı kavgaların ve huzurluğun meydana geldiği yerler olduğu bilinmektedir. "kitlesel sarhoşluğu azaltmak için" sloganıyla halka alkol satışını biraz olsun düzenleyen 1830 beerhouse act 4.william tarafından çıkarılır. 1830 beerhouse act, biranın satış fiyatı gibi son derece makul koşulları sağlayan herkesin evinde bira üretmesine ve satış yapmasına (kanuni olarak) izin verir. satış yapabilmek için bir lisans alınması gerekir, lisans sahipleri kendi evlerinde kendi ürettikleri (veya üretmedikleri) birayı halka satabilirler. buradaki önemli noktalardan biri alkol satışı yapılan yerin ev olmasıdır. public house ismi buradan gelir. pubların erken kapanma sebeplerinden biri budur. satış yapılan bu yer bir ev olduğundan ve evin sahiplerinin de ertesi gün meşgaleleri olduğundan makul bir saatte servisi kapatıp dinlemeleri gerekir elbet. bu gün klasikleşmiş olan pub dekorasyonun kökenleri de buraya dayanır. klasik pub dekorasyonunda koyu renk ahşap masalar, sandalyeler, deri koltuklar, kitaplarıyla beraber kitaplıklar (bazı publardaki kitaplıklarda halen çok ilginç kitaplar bulmak mümkündür) bazen şömine vs. bulunur. bunların birçoğunun 19.yüzyıla ait ev mobilyaları olduğuna dikkatiniz çekerim. lisans sahiplerinin kendi evlerinde satış yapabildiklerini söylemiştim. dolayısıyla pub dekorasyonun ağırlıklı olarak ev mobilyalarından oluşmasının sebebi buraların bir çoğunun gerçekten ev olmasındandır. pubların erken saate kapanmasının bir diğer nedeni ise 1915 yılında, fabrika işçilerinin işe sarhoş gelmelerini engellemek ve üretimi düşürmemek için çıkarılan pubların erken saatte kapanmasını öngören yasadır. bu yılların birinci dünya savaşına denk geldiğini ve üretimin ingiltere gibi endüstriyel bir ülke için o yıllarda çok önemli olduğunu hatırlatırım. 1915den beri pubları düzenleyen bu yaslar pek az değiştiğinden publar günümüzde halen gece 11, 11:30 gibi kapanmaktadır.

  • mfö - güllerin içinden
    cemali - duymak istiyorum
    teoman - iki yabancı
    mor ve ötesi - bir derdim var
    vega - iz bırakanlar unutulmaz
    kargo - şairin elinde
    üç hürel - bir sevmek bin defa...

  • mustafa sandalın aya benzer yuregim adlı sarkısının nakaratının "e doal olarak da ibneyim" seklinde devam ettigini iddia ederim hala

  • cem yilmaz'in kariyeri ve gosterilerini kronolojik olarak ele aldiginizda hakikaten sosyolojik cikarimlar yapabiliyorsunuz.*

    efsane gosteri bir tat bir doku mesela. 20li yaslardaki cem. espriler gosteriye gelen seyirciler, okul yillari, yeni yeni medyaya girmis cem'in hikayeleri, turkler uzayda, devlet erkani, trt programlari vs. tamamiyle gunluk, siradan insanin da dahil oldugu hikayeler aslinda.

    sonraki gosterilerde hafiften askerde unlu cem, yurt disi hikayeleri, teknolojiye uyum, zenginim esprileri, daha kulturel gozlemler, film cekerken yasananlar vs. hafif bir kopma.

    son yillardaki cem ise tamamiyle sinifi atlamis biri. siradan insanlara dokundugu espriler hep hanzo vatandas vs. unlu cem yilmaz uzerine. 20m yatta tatil hikayesi, veya rahmi koc esprileri gibi. yani cem hala ust klasmanla espri uretiyor, ama onun klasmani seyircisini coktan asti. seyircinin yuzde 95'ı hala bir tat bir doku cem'in orada biraktigi seyirci. beklentisi de cem'in onlari anlamasi. bu gosteride de en cok gulunen yerler hala zengin reflu olur, garibanin bogru yanar gibi seyler.

    aslinda burada tepkinin sebebi de cok buyuk ihtimalle bu. cem yilmaz deyince asker anilari, trt'deki bayik ablalar, beton ogretmenler geliyor. onun oglunun 6bin liralik harcamasi, ya da unlulerin gittigi salondaki anilari insalara bekledigini vermiyor.

    her ne nolursa olsun, bana gore cem yilmaz ile ayni donemde yasadigim, ve her gosterisini izleme sansi yakaladigim icin cok mutluyum. var olsun.*