hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: mangonun kapısının önünde sigara içerek bekliyorum.

    1. içeride sevgilim var alışveriş yapıyor havası yaratıp gelen geçene hava atıyorum.
    yan keski | 11/04/2010

  • v rally adlı araba yarışında bir haritada ormanın içinden geçerken karşınıza bir dere çıkıyor. normalde o dereden hızla geçen arabalar kenara su sıçratırken, ben aracı dere kenarına park edip kuş seslerini dinlerdim. hep arabadan inip dere kenarında piknik yapmayı hayal ettim. olmadı. tabii araba yarışı bu. şimdi orada piknik yapma imkanı verseler, bu sefer bi küçük illa ki açılır. sonuçta yarışın ruhuna aykırı. olmaz. ımmm dıt.

  • new york'taki restaurant sayisi 26642 * sabah, oglen, aksam farkli bir restaurantta yesen her restauranti denemek icin asagi yukari 24 seneye ihtiyacin var. o 24 sene icerisinde de ne kadar yeni restaurant acilir, ne kadar kapanir vs onlari da ekle ; duz hesap 30 yil.

    bir haftaligina gelip 3-5 tane deneyip en iyisi diye sallamak ise priceless.

    10 kusur sene orada yasayip su an geriye baktigimda ozledigim tek bir burger var , o da bosna expressteki burger, brooklyn'de ridgewood bolgesinde kic kadar dukkan ve gercek kaymakli bosnak kofteli ajvarli burger. onun haricindeki herhangi bir burger'i zaten amerika'nin herhangi bir yerinde de yiyebiliyorsun. bunu buradan okuyup da turist olarak geldiginiz bir sehirde denemeye de gitmeyin, vaktinize yazik olur : )

    ayrica burger diyince gozumuzde tuten, burada hic bir seyin yerini dolduramadigi : islak hamburger!

  • 17. yüzyılda, fransa'nın vaux vikontu ve maliye başmüfettişi olan nicolas fouquet, vaux'da, kendisi için büyük bir saray yaptırdı. bu saraydan dolayı onu kıskanan fransa kralı 14.louis, çağın ünlü mimarı louis le vau'ya, fouquet'nin sarayından daha güzel ve daha muhteşem bir saray yapmasını emretti. 1668'de, 13. louis'in av köşkünü bozmadan aynı yerde inşaata başlayan le vau, köşkü büyüterek çok büyük bir saray haline getirdi.

    günümüzde avrupa'nın en büyük sarayı olan versailles, paris'in 25 kilometre güneydoğusunda yeralan bir saraylar ve köşkler topluluğudur. sarayın asıl özelliği bahçesinin büyüklüğü ve güzelliğidir. bahçesi birkaç köyü, evleri ve tarlalarıyla içine alabilecek kadar büyüktür. bahçeye silah kapısı denilen yerden girilir ve önce bakanlar avlusu denilen avluya geçilir ve sonra da saraya ulaşılır. "devlet benim" diyen ve "güneş kral" ünvanını alan 14. louis, bu devasa bahçenin korusunda avlanır, binlerce konuğunu burada ağırlardı.

    sarayın güzelliği, dış görüntüsünden çok içinin dekorlarındadır. 1792'ye kadar gelen her kral ve kraliçe, buraya bir şeyler eklemiş ve önceki yapılardan daha güzel olmasına çalışmışlardır. sarayın içindeki muhteşem salonlar ve daireler le brun tarafından süslenmiştir. büyük daireler eski yunan ilahları olan diana, merkür, mars, apollon gibi isimleri taşır.

    sarayın en önemli dairesi, bahçenin en güzel yerine bakan "aynalı galeri"dir. 75 metre uzunluktaki bu salonun iki duvarı boydan boya 400 adet ayna ile kaplıdır. salonun tavanındaki resimler le brun'un eseridir. 1782'de kurulan abd ile ingiltere arasındaki anlaşma ve birinci dünya savaşı sonunda, mağlup almanya ile müttefikler arasındaki anlaşma bu salonda imzalanmıştır.

    sacre coeur'un tam karşısında ünlü bahçeleri ve tarihiyle ışıldayan, goblenli ve altın yaldızlı duvarları, muazzam büyüklükteki yapısı, içerisinde barındırdığı birbirinden değerli portreleri, heykelleri ve neredeyse her eşyasındaki eşsiz işcilik ve emekle, gizemli öyküleriyle hala kalın duvarları arkasındaki tarihi yaşatan saray.

    daha girişteki avluda bile apaçık insanı etkileyen bir havası var versailles'ın. marie antoinette'nin tam olarak giyotine vurulduğu yerde orası. avluda sizi etkileyen hava içeri adım atmaz yerini garip bir ağırlığa bırakıyor. tuvalet bulunmamasının ve sarayda yalnızca pek sık kullanılmayan bir türk hamamının olması nedeniyle saray, inanması zor ama dışkı ve ağır yağ gibi bir esans kokuyor. (adamlar bilmemkaç yıl önce sıçmış hala kokuyor!) rehberin anlattığına göre; dönemin kralları yılda bir kez kraliyet bahçesindeki küçük havuzda halkın gözleri önünde iç çamaşırlarını çıkarmadan suya bir kez girip çıkmak suretiyle duş alıyorlar. fransa bu yüzden parfümün kalbi. tarihe adını yazdırmış, filmlere kitaplara konu olmuş tüm kralların, kraliçelerin, soyluların odalarını gezdiriyorlar gittiğinizde. her yer tablolar ve heykellerle dolu. son hava değişikli gül bahçelerine çıkıldığında yaşanıyor versailles'da. anlatılması çok güç. gerek görsel gerek duyusal(!) bambaşka bir yer gül bahçeleri. belkide saray kadar etkileyici.

    versailles, fransa'nın en ihtişamlı devrini yansıtır. aynı zamanda ölçüsüz harcamalarla devletin iflasını simgeler.

  • ben mi kolay yolunu buldum bilmiyorum ama kabloyla bilgisayara bağlayınca dcim klasörü gözüküyor ve oradan video-fotoğraf aktarımı yapabiliyorum hem de çözünürlüğü değiştirmeden? usb bellekten dosya aktarımı yapar gibi

  • umarım alemin kerizi bir tek ben değilimdir. konu ne olursa olsun. ( siyasi, futbol, türk kızı/erkeği, troll'lemelerini devre dışı bırakarak konuşuyorum ) bir başlık altında ciddi bir şekilde dönen tartışmada taraf olamıyorum. ilk girilen entry'yi okuyorum ve direkt "e yani, adam %100 haklı" diyorum. karşıt görüşteki yazıyı okuyorum. bu kez de tıpkı bir yavşak gibi, derhal ilk entry'nin sahibi yazarı satıyorum. "he lan, bu doğru söylüyor, diğeri bok yesin aq" diyorum. böyle böyle yazılanların hepsini okuyorum. ve evet. hepiniz haklısınız lan :/

    yani bu nasıl iş ben anlamadım. ruhumdaki gevşeklikten mi kaynaklanıyor. çok mu iyi niyetliyim yoksa. "yazık ya o da üzülmesin, tamam lan tamam o da haklı :/" diye mi düşünüyorum. bilmiyorum. sanırım benden kaynaklı bir tutarsızlık bu. o yüzden nerede bir gürültülü tartışma var, derhal damlıyorum başlığa. içiniz rahat olsun. en az 1 şukela oyunuz cepte. yazılanların hepsine artı oy veriyorum. herkes haklı abi napayım :/

  • bunu en son yaptığımda beğeniyi geri almış, yine de bildirim almasın diye engellemiştim. üstüne hesabımı dondurdum. sonra nasılsa hesabı dondurdum diye uygulamayı sildim. server'lara el bombası da atacaktım ama bulamadım.