hesabın var mı? giriş yap

  • dun kahve icmeye iki kadin geldi annemlere. komsuymusuz da tanismaya gelmisler. neyse tanistik hos bes, teyzenin bir oglu varmis, avukatmis, hic evlenmemis filan falan anlatti da anlatti teyzem, baktim annemin gozler guluyor, "aman kismet iste, olur ama gec olsun guc olmasin" diyor bana bakip.

    neyse teyzeler kalkti, giderken mutlaka bize gelin diye soz aldi, hos bes ettik gittiler.

    annem direk hayirli kismet moduna gecmisken, kadinlardan biri geri geldi. teyze yasliliktan artik bunamis, yanindaki hemsiresiymis, oglu da evli. bizim kismet gelemeden yalan oldu.

    gorucunun bile sahtesi geliyor ya bana, hayattaki sansimi daha net anlatamazdim.

  • akit yazarı ali karahasanoğlu, adeta okuyanın aklıyla dalga geçerek bugünkü yazısında "benzin, motorlu taşıtlar vergisi, köprü, otoyol, emlak vergisi, pasaport harcına yapılan zamların, dar gelirli vatandaşın değil, bir avuç zenginin sorunu olduğunu" yazdı.

    mtv ve araç muayenesi zamları için;
    "yine araba sevdası.
    yine fakir fukaranın hayatı ile ilgisiz bir konu..
    asgari ücret ile geçinen insanların arabaları yok ki, bu gelen zamla ilgili de direkt bir dertleri olsun.."

    devamında pasaport bedeline gelen zam için;
    "affedersiniz beyler. hangi dar gelirli vatandaş, ne için yurtdışına çıkıyor ki, pasaport bedeline gelen zam sebebi ile hayatı etkilensin?"

    sigara ve içki zamları için;
    ürün mü diyelim, yoksa zehir mi?
    “sigara ve içkiye % 47 zam gelmiş!
    bence az gelmiş..
    hatta zammı da boşverin, hepten yasaklayın bile derim.
    vatandaşın sorunu, ekmek, süt, yumurta, et, ısınma derim..
    ama bunların hiçbir zaman dertleri, “vatandaş”ın derdi olmadı ki..
    onlar hep, bir avuç zenginin derdini, vatandaşın derdi gibi gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar."

    okurken kendinizi aptal yerine koyulmayı iliklerinize kadar hissedebileceğiniz rahatsız edici bir yazı olmuş.
    aynı zamanda birisi buna neden ülkenin çoğunluğunu dar gelirli kesimin oluşturduğunu ve bu insanların neden yıllardır canla başla çalışıp en alt segmentte olan bir arabayı bile alamadığını, bırakın yurtdışını, bu insanların neden kendi ülkesinde bile doğru dürüst bir tatile çıkamadığını, neden temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorluk çektiğini sorabilir mi?

    insanların çaresizliği kanıksamasını sağlamak yerine bu ülkede bu yoksulluğun neden bu denli varolduğunu sorgulamak gibi onurlu çabalar içerisine girseniz keşke.

  • en basta sunu unutmayin i$igin kölesisinizdir.
    fotografcilik sanatiyla ugrasacaklar icin dijital makineler kesinlikle tavsiye edilmez cünkü size kalan sadece tusa basmaktir. öncelikle bir slr(single lens reflex) makine bulun.bu makinelerde baktiginiz ve cektiginiz fotograflar aynidir.örnegin teller arasindan bir fotograf cekerken slr olmayan bir makinayla fotograf cekerseniz sizin gördügünüzle filme düsecek olan görüntü farkli oldugundan, siz teller arasindan cektiginizi sandiginiz halde kadrajda büyük ihtimalle o tellerden biri yali kazigi gibi dikiliyor olacaktir.

    makinenin bölümleri:

    a)diyafram:
    objektifin icinde bulunan ve filme düsecek isigin miktarini ayarlayan bölümdür.deklansöre yarim bastiginizda objektiften iceri bakarsaniz diyaframi görebilirsiniz.bilim kurgu filmlerindeki uzay mekiklerinde bulunan kapilara benzer,hani su cem yilmazin tasvir ettigi gibi.ayrica görüntüye derinlik vermeyi saglar.diyafram degerleri 1, 1.4, 2, 2.8, 4, 5.6, 8, 11, 16, 22, 32 seklindedir bu deger (diyafram acikligi) kücüldükce alan derinligi artar bu da su demektirki mesela önünüzde 2 kisi duruyor.biri 5 m digeri 10m uzakinizda* siz yakininizdakine odaklarsaniz makineyi kücük diyafram acikliginda(22, 32..) makinenizin derinligi arttigi icin arkada duran kisiyide objektif netlestirecektir,ama acik diyafram (1, 1.4...) kullanirsaniz cok kücük bir alan netligi olacagindan dolayi netlediginiz noktanin 1m* önü ve arkasi netlesecektir sadece.diyafram ayarini iyi kullanmayi ögrendikten sonra cekegimiz fotograflarda istemedigimiz nesneleri yok etmek icin diyafram ayari kullanabilir.veya cok güzel kompozisyonlar olusturabiliriz.

    b)objektifler:
    i)genis aci:adindan da anlasilacagi gibi geniz bir aciyi ceken fotograf makineleridir.odak uzakligi 50mm den ufak olan objektiflerdir.alan derinlikleri cok fazladir.nesnelerin arasindaki uzakliklari daha cokmus gibi gösterirler.

    ii)balikgöz:cok genis acili objektiflerdir.olusturduklari görüntüler daire seklindedir.

    iii)tele objektif: acilari dardir ve alan derinlikleri azdir perspektif yigilmasina sebep olurlar.belgesel ve spor cekimlerinde kullanilir özellikle.uzaktaki nesleri cekmek icin kullanilirlar.ayrica uzaktaki nesneyi daha büyük gösterirler.günes batimi cekmek icin birebirdirler.

    c)enstantane:
    filmin önünde perdenin acik kalacagi süreyi belirler.yazan rakamlar 1/x sn demektir.örnegin hareket eden bir cismi 500(yani saniyenin 500de 1i) enstantaneyle cekerseniz sanki duruyormus gibi cikacaktir ama hizina göre daha düsük bir enstantaneyle cekerseniz bu o objenin hareketli kisimlarinda kismen fluluk yaratacagi icin hareket ediyormus izlenimi verecektir.örnek olarak ucan kuslar,arabalar... hareketli bir cisme makinanizi odaklayip yüksek bir enstantanede cekerseniz obje cok net ama sanki arka plan hareket ediyormus gibi cikacaktir.(yani cism hareket ederken siz onu devaml1 kadrajin belli bir kisminda tutacaksiniz)

    birde "b" konumu vardir.buda objektifin deklansöre basili tutuldugu sürece acik kalmasini saglar.bazi resimlerde araba isiklarinin uzun bir cizgi halinde olmasi bu sekilde saglanir.

    d)pozometre:
    her makinada olmayabilir.bunun amaci sectiginiz diyafram ve enstantane ayarlarinin filme düsürecegi isik miktari hesaplamak.her isikta istediginiz diyaframi kullanamazsiniz.cok isikli ortamlarda perdeyi uzun süre acik tutmaniz gerekmektedir.buna görede diyafram kismalisiniz.bunun tam terside gecerli o yüzden isdeginiz gibi bir fotograf cekmek icin bazen uygun isik olana kadar beklmeniz gerekmektedir.

    kompozisyon:
    cekeceginiz resmi kadraja güzel bir sekilde yerlestirmeniz lazim.her zaman objeyi kadrajin tam ortasina koymayin.kadraji yukardan ve yanda 3 esit parcaya ayiran 2 ser cizgi düsünün bunlari kesistigi noktalara koymaya calisin bazende objeyi.buna altin kesim de denir. arta kalan kismada diyaframla birlikte flue bir sekilde baska nesneler yerlestirebilirsiniz.deniz resmi cekeceginiz zaman ufuk cizgisini o kadraji yatay bölen 2 cizginin en alttakine ras getirtmeye calisin.böylece deniz ne fazla ne de az bir görüntü kaplamis olacaktir.fotografa bakan bir kisi ne cekmek istediginizi anlamali yani fazlaliklari bir sekilde resimden cikartmalisiniz.(yer degistirerek veya gene diyafram kullanarak).resmi cekmek icin acele etmeyin etrafa bakin belki baska yerden daha güzel bir poz elde edebilirsiniz.

    en önemlisi makinaniz devamli yaninizda bulunsun.devamli fotograf cekin hatalarinizi belirleyin.

    bu yazida faydalinan ve önerilen bir kaynak olarak:
    fotograf teknik okumalari adinda ki kitap kullanilmistir.yazarlari faruk akbas ve emre ikizler.om yayin evinin bir kitabi ben aldigim zaman 19.000.000tl civarindaydi.bu ise yeni baslayanlar* icin bence süper bir kitap.her türlü cekim tekniklerini dikkat edilmesi gereken nokalari anlatiyor.100lerce cekilmis fotograf ve altinda hangi obkejtif ve hangi ayarlarda cekildigi yaziyor.etrafinizda usta cirak iliskisi kurabileceginiz biri yoksa kesinlikle tavsiye ettigim bir kitap.

    bitti.*

  • kafamı balkon demirlerine sıkıştırdığım zaman tadına baktığım pis kokulu acı bir şey. kafanız balkon demirine sıkışırsa yalamayın bence.

  • boş laf. gençler bir günde böyle umutsuz olmadı. işin en kolay yanı gençliği suçlamak. kolaycılıkla prim yapıyor.

  • en küçük dayım üniversiteyi bizde kalarak okumuştu. hayatımın bütününün şekillenmesine etki eden çok güzel bir dört yıldı. mesleğe ilk atandığından evlenene kadar da bizde kalmıştı. öğretmenliğe atandıktan sonra aldığı ilk maaşla da eve yaş pasta alıp gelmişti. bizim ev için olağanüstü bir gündü. çünkü evimize ilk yaş pasta o gün girmişti. hem de damla çikolatalı. sevinçten havalara uçtuğumu hatırlıyorum. sonra yer sofrasına oturup o mutlu anı bekliyorduk. yaş pastanın dilimlenip tabağımıza koyulması gerektiğini de o gün öğrenmiştim. yıllar geçti. mesleğim gereği taşınmak zorunda kaldığım şehirde, bu sefer en büyük dayımın yanında kalmaya başlamıştım. ilk maaşımın yatacağı günü sabırsızlıkla beklemiştim. o ilk maaşla ne alacağımı aslında çok iyi biliyordum. işten çıktım, heyecanla pastaneye gidip yaş pasta aldım. hem de damla çikolatalı. maaşımla yaptığım ilk icraat bu oldu. insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir şeydi.

  • "kimliklerimizi seçemeyiz ama ahlaklı, adil olmayı seçebiliriz." dediği videoyu içerir.

    şimdiye kadar yayınladığı en iyi video olmuştur.