• her zaman olduğu gibi paris görüntüleriyle başlayan,paris'in altındaki pnömatik posta sisteminin sanırım 1984 dolayısıyla distopik çağrışımlar yaptırdığı,henry langlois davasına adanmış ancak '68 olaylarıyla ilgilenmeyen antoine doinel serisinin devamı truffaut filmi.truffaut'un "neden özel dedektif?" sorusuna "fransa'da yaygın olmayan ve insanların amerikan filmlerinden aşina oldukları bir meslek" şeklindeki cevabı ve "vıy mösyö/kaçış" sahnesindeki gerilimi devam ettirici nitelikteki amerikan tarzı müzik kullanımı da dönemin anlayamayacağım özelliklerinden herhalde.
  • truffaut bu filmi henri langlois'ya adamıştır. çünkü film, henri langlois'nın hak etmediği şeylerden ötürü suçlanarak kovulduğu ve başında olduğu cinémateque française'in kapatıldığı dönemde çekilmiştir. (zaten kapısına kilit vurulan cinémateque'i de filmin en başında görürüz.)

    bu nedenlerden ötürü başlayan ve 68 devrimine dönüşen olaylarda oldukça aktif bir rol alan truffaut için aynı anda baisers volés'yi çekmek oldukça zor olmuştur. truffaut çok yoğun olduğu için birçok çekime geç gitmiş, hatta bazılarına hiç gidememiştir. bu nedenle de film, senaryosundan olduka farklılaşmış, birçok sahne oyuncuların doğaçlama yeteneğine kalmıştır. iyi de olmuştur.
  • filmin sonlarına yaklaşırken, dedektiflik bürosunda, film boyunca pek karşılaşmadığımız ''henri'' karakterinin telefonda okul müdürü taklidi yaparken, öylece, ortada hiçbir sebep yokken yere yığılması, iş arkadaşlarının etrafında toplaşıp, havada kalan telefona da:
    ''kapat şunu, henri öldü.''
    demelerini, biraz da filmin akışından çok ayrık kalışından dolayı, filmin çekildiği sıralarda henri langlois'in başında olduğu cinematheque'ten kovulması ve cinematheque française'in de kapatılmasına yordum. truffaut'nun kurgusu olmasa bile, belki de truffaut'nun bu vukuatı bol dönemde çok defa çekimlere katılamadığı için oyuncuların doğaçlamalarından biri mi diye de düşündürmedi değil.

    filmi izlediğim dönem tam da ayakkabı kutusu katakullilerine denk gelince, bu işi çözme görevinin hem ayakkabıcılık hem de dedektiflik yapan antoine'a verildiğini düşünmekse kıs kıs kıs

    ''bulana kadar bütün rafları ara.''
    ''hadi antoine.''

    hadi başımıza gelen bütün kötü şeyleri romantize edelim demiştik..
    (bkz: escapism)
  • yeni dalga'dan izler taşıyan ve truffaut bebeğimin bence en güzel filmlerinden biridir. hele son beş dakikası insanın naiflikten ağzını yüzünü büzüştürür.
  • --- spoiler ---

    aynanın karşısında antoine'ın 24 kere fabianne tabard, 30 kere christine darbon, 37 kere antoine doinel isimlerini tekrar etmesiyle beni benden almış film. vıy mösyö!

    --- spoiler ---
  • calinti opucukler adiyla turkiye'de gosterilmis olan truffaut filmi.
  • françois truffaut'nun les quatre cents coups` : dört yüz darbeile başlayanantoine doinelserisinin ikibuçukuncu: antoine et colette` ve belki de en güzel) filmi...
  • tarihte ilk defa drop art icra etmiş olan aşmış insan.
  • kadrosu şu şekildedir bu filmin :

    * jean-pierre léaud : antoine doinel*
    * claude jade : christine darbon
    * daniel ceccaldi : lucien darbon
    * delphine seyrig : fabienne tabard
    * michael lonsdale : georges tabard
    * claire duhamel : madam darbon
    * serge rousseau : yabancı
    * harry max : mösyö henri
    * andré falcon : mösyö blady
    * catherine lutz : catherine
    * paul pavel : julien
    * martine ferrière : madam turgan
    * marie-france pisier : colette tazzi
    * jean-françois adam : albert tazzi
    * françois darbon : mösyö picard
  • bir insana nasıl hissettirdiğini göstermenin en iyi yolu, ona aynı şekilde/davranışı sergileyerek yaklaşmak örneğini vermiş bir film. bir de aşk değişmiyor aşıklar değişiyor sözünü de doğrular nitelikte, antoine'ın bir zamanlar ağzının içine baktığı colette'i ailesiyle görünce verdiği tepki misal.
    bu arada sabah kalkar kalkmaz etimeği kırmadan tereyağı sürmeye çalışmam da filme dair aklımda kalan en sevimli sahneydi.
hesabın var mı? giriş yap