• yunanlılar tarafından kutsal sayılan ve bizim aynaroz dediğimiz athos dağı manastırı arşivindeki osmanlı belgeleri, bilim insanları tarafından incelenmiş.

    incelenince yunan resmi tarihindeki yağmacı barbar türkler masalından çok farklı bir gerçek ortaya çıkmış.

    osmanlı türk el yazmaları, türklerin yeni fethettiği bölgeleri yağmalayıp talan ettiğine dair yunanistan'daki geleneksel anlayışla çelişen yeni bir hikaye anlatıyormuş. el yazmalarına göre yeni türk yöneticiler, buradaki rum ortodoks dinsel topluluğunu kendi kanatları altına almış, özerkliğini muhafaza etmiş, yağmacı hırsızlardan ve dış müdahalelerden korumuş. ve ilginç bir şekilde bu bölgeye islam hukukunu dayatmamış.

    bizans bilgini prof. dr. jannis niehoff panagiotidis, manastırdaki el yazması osmanlı belgelerinin kuzey yunanistan'ı yüzyıllarca yönetmiş işgalci bir bürokrasiye ait olamayacağını söyleyerek, bilakis bizans'ın son kalıntısı olan bu toplumu osmanlı türk yönetiminin koruyup kolladığını belirtmiş.

    athos dağı'na en yakın şehir olan selanik'i fetheden osmanlı hükümdarı ikinci murat'ın ilk eylemlerinden birinin 1430'da bu bölgeyi koruyan bir yasal belge hazırlamak olduğunu, "athos dağı'nın idari sisteminin korunması ve güvence altına alınmasını osmanlı padişahının bizzat sağladığını" eklemiş.

    özetle "manastırdaki el yazması türk belgelerinin, osmanlılar hakkında günümüz resmi yunan tarihinden farklı şeyler anlattığını, athos'taki yunan varlığının türkler sayesinde ayakta kaldığını" ifade etmiş.

    (associated press)

    ~

    ek: liboşun biri mesaj atmış, "yağma talan yok dersen gülerler sana" demiş.

    (görsel)

    "yağma yok" diyen ben değilim sevgili arkadaşlar, bizans uzmanı yunan bir profesör ve birlikte çalıştığı akademisyenlerden oluşan araştırma grubu söylüyor bunu. el yazmalarını okuyup fikir edinen ve yağma yok diyen yunan bizans uzmanına bile inanmıyor bizim varoş liboşlarımız.

    hakikaten allah, poseidon, loki, göktanrı, zeus, şiva, hüda toplanıp ıslah etsin, cümle eski ve yeni tanrılar şifa versin bu akıl yoksunlarına.
  • aynaroz'un kadın yasağını tabi ki yine türk aklı delmiştir:
    4'ü kadın 5 kaçak moldovalı, çanakkale'den kaçak yollarla yunanistan'a geçirilmiş ve bula bula aynaroz kıyılarına bırakılmış.
    bir manastırda saklanırken yakalanmış ve özür dilemişler.
    affedilmişler.
  • kadınlar giremiyor olsa da savaş dönemlerinde zaman zaman mülteci aileleri kovmadan misafir etmişlerdir. bir de yunan bir dünya güzelinin erkek kılığında bölgeye girip büyük olay yaratmışlığı mevcuttur.
    http://gidemedigimyerler.blogspot.com/…aynoroz.html
  • ayanoroz (ayion oros) yunanca'da kutsal dag anlamina gelmektedir. ayanoroz, kuzey yunanistan'in makedonya bolge'sinde bulunan halkidiki yarimada'sinda yer almaktadir.bu yarimadada ege deniz'ine uzanan uc burundan birisidir. 57 km uzunlugunda, 7 ve 10 km genisliklerinde, 389 km2 alanindadir.eldegmemis essiz bir dogaya sahip olup, yuksek daglar ve genis ormanliklarla cevrilidir. unesco tarafindan korunma altina alinmistir. ayanoroz, yunanistan sinirlari icerisinde ayri bir devlet olarak kabul edilebilir. ayanoroz'un baskenti kayres olup, yonetim merkezi ve sosyal hizmet merkezi olarak servis vermektedir. yirmi adet manastir ve bircok kurumlar icermektedir.
  • kadısı meşhurdur..
  • "kutsal dağ, idyoritmi denilen özel bir yaşam biçimi ortaya çıkardı. bu aynaroz manastırları aslında iki farklı türe ilişkindir. senobit olarak adlandırılanlar, bir başka deyişle her şeyin, yemeğin, ayinlerin ve çalışmaların topluca yapıldığı cemaatçi manastırlar. ve, herkesin kendi ritmine göre yaşadığı idyoritmik olarak adlandırılanlar. keşişlerin burada kendi hücreleri vardır, yemeklerini kendi hücrelerinde yerler (kimi yıllık bayramlar dışında) ve adak sırasında sahip oldukları şeyleri kendilerine saklayabilirler. [...] bu ayrıksı topluluklarda ayinler bile, gece duası dışında isteğe bağlı olmayı sürdürür."

    ritmi, farklılığı, yalnızlığı kaybetmeden "birlikte nasıl yaşanabilir?" (comment vivre ensemble) sorusuyla açılan barthes'ın seminerlerinde aynaroz rahiplerinin yaşamı, aynaroz'daki yaşam böylesi bir birlikte yaşam için (başka yaşam deneyimleri ile birlikte) fantazma olarak kristalleşir. birlikte yaşamak ve ritmi kaybetmemek, dostlar ve yalnızlık, kişisel uğraşlar ve toplumsallık..sadece bu seminerde değil, özellikle proust üzerine olan ciltte de (romanın hazırlanışı 1-2) epey meşgul etmişti bu barthes'ı.

    (rahiplerin yaşamından açılmışken konu, belki "die große stille"de izlenebilir.)
  • yunanistan'da manastırların bulunduğu bir bölge. bu bölgede ki manastırlarda yaşayan rahiplerin penislerine bir kelepçe taktıkları ve uykuda bile ereksiyon olmamak için önlem aldıkları bilgisini paylaşmıştı rehberimiz.

    aynaroz kelepçesi deniyormuş bu alete.
  • keşişlerinin yatacak belli yerleri yoktur, gece bastırdığında oldukları yere uzanırlar ve yatacakları uygun yerler aramazlar. bir manastır merdiveni veya herhangi bir çukur dinlenmeleri için yeter.
  • athos olarak adlandırılan ve bu yarımadanın tamamına adını da veren dağın çevresinin yerleşime ne zaman açıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla beraber manastırlar kurulmadan önce de bir grup keşişin bu bölgede insanlardan uzak bir biçimde yaşadıkları bilinmektedir. ilk manastır ve münzevi manastır hayatının kurucusu ise trabzonlu agios athanasios olmuştur.
    osmanlı dönemi de dahil olmak üzere dahil olmak üzere her devirde adeta bağımsız olarak tanımlanabilecek derecede geniş haklarla donatılmış özerk konumlarını korumuşlar ve bu durumu lozan antlaşması ile uluslararası kayıtlara da geçirtmek suretiyle tescil ettirmişlerdir. günümüzde yunanistan devletinin bir parçası olan kendi içişlerinde tarihi hiyerarşisinin sahip olduğu yetkiler ile imtiyazlarını kullanma hakkına da sahip 20 ayrı hükümran manastırdan oluşur.
    (bkz: geographika)
  • buraya ayak basan kadınların hapse atıldığı, dişi hayvanların ise öldürüldüğü rivayet edilmektedir.

    (bkz: aynaroz ortadoks özerk ruhani cumhuriyeti)
hesabın var mı? giriş yap