• roma imparatorluğuna karşı almanlarla ortak kaderimizin türk parçası. barbar; yabancı, sınır ötesinden geen tipi bir anlamda batı romalılar tarafından cermenlere karşı ilk kullanımını gerçekleştirmiş, medeniyeti kendi medeniyetleri saydıklarından medeniyetsizlikle özdeşleşmiş bir anlam kazanmıştır. gel zaman git zaman doğunun romanın siyasi ve iktisadi gelişmesiyle diğer öteden gelen türklere karşı da kullanılagelen bir deyim olmuştur. ki muhtemelen günümüz kullanımı bizanslılardan değil yıllar boyu türklerle savaşan nemçeli cermenlerin biraz da kendilerinin liderliğini meşrulaştırmak için yapıştırdıkları sıfat tamlaması olmuştur. temelinde medeniyetin roma-avrupa'nın (mısır'ı sallmayıp kadim yunandan başlattıkları) tescilli icadı olduğu sanısı yatar.
  • göçebe kültürümüz neticesinde kazandığımız bir sıfat.. ancak şehirler kurularak yaşamaya başladığımız dönemlerden itibaren yavaş yavaş ortadan kalkması gerekirken, kalkmamış, kalmış bir sıfattır.. lakin günümüzde bir aşağılama deyişi olarak kullanılmakta ve barbarlık tamamen vahşete yorulmaktadır.. dünyanın neredeyse 3 te 1'ini alabilmiş bir milletin hiç bir vahşilik sergilememesi elbetteki mümkün değildir, bununla birlikte, kastedilen derecede ve anlamda barbar olsaydık (misal ingilizler kadar) onlar gibi sömürgelerimizi yöneten bir imparatorluk olurduk halen...
  • bir internet sitesinde türklerin neden çirkin olduğu soruşturulmuş. forum tadındaki yazışmalara katılan site müdavimleri yarı ironik bir dille misak-ı milli ile anadolu’ya tıkılıp kalmış şanlı türk’ün birbirine baka baka kararan üzüm taneleri misali aynılaştığını, suratsızlaştığını yazmışlar. adeta böyleymiş. kendimi tutamayıp yazılanlara epey güldüğümü itiraf ediyorum. yazılanlar o kadar ve samimi ki aralarından bazıları gaza gelip, kendi hilkat noksanlıklarını, sanki bir başkasından bahsedermiş rahatlığıyla, ifşa etmişler. bundan da zerrece imtina etmemişler. aferin size koçlar.

    yahu biz ne çirkin adamlarız, diye oturup birbirinin yüzüne sövercesine ve bunu da güle eğlene yazma cesaretine hayran kalmamak ne mümkün. misak-ı milli ile anadolu’ya tıkılıp kaldığımız doğru. eurovision şarkı yarışmasında, hürrem sultan’ın memleketinden geliyorum, diyerek içimizi cız ettiren ruslana hanıma bakıp misak-ı milli davasında güzellik namına hakikaten korkunç kayıplar verdiğimizi anlıyorum. demiri kızgın ateşte dövüp dövüp, çeliğe buz gibi suyu verip eğilmez, bükülmez gaddar bir kılıç ile bizden kopan o topraklara doğru cenk etmek istiyorum. batıya daha batıya, güneşin aydınlattığı son noktaya kadar.

    sahi, biz çirkin insanlar mıyız? karaşın, güdük, tıknaz, etcil ve barbar... birbirimize bile barbar. kendi atamıza, kadınımıza ve oğulcağımıza. tarih kitaplarının “evliyaullahtandır” diye bahsettiği ikinci beyazıt’ın elinden yavuz selim’in kükreyerek, celallenerek, hışımla aldığı osmanoğulları ülkesi büyüdü, kocaman oldu. lakin yavuz’un atasına karşı gösterdiği bu nobranlığa hayret dahi etmedik. devlet’tir, ne yapsa yeridir dedik, ağzımızı açmadık. çünkü o zaman cenk eden ordularımız vardı. üç ay sefer yüzü görmediğinde avucu karıncalanan, huzursuzlanan, dellenen uçsuz bucaksız yeniçeriler vardı. padişahının ihtişamına, “yaşa varol hünkarım!” deyip yeryüzünde hakiki olan ne var ise iç etmeye, içeri kılmağa yeminli leventler, çeriler vardı. yağma vardı.

    yağmanın olduğu yerde çirkinlik olur mu? bilek gücüyle gelen çil çil altınların; hindu çin’den gelen atlas atlas kumaşların; apak yüzlü inci dişli, gümüş gözlü dilberlerin olduğu yerde çirkinliğin esamesi okunur mu? küffarın kalesi düşerken; atını, avradını, pare pare altınlarını kucaklarken, senin çirkinliğin tarih kitaplarına yazılır mı?

    dibe vurduk! atalet bizi o kadar kuşattı ki, adriyatik’ten çin seddine bizim olan bir coğrafyayı unuttuk. kardak’ta dandik üç beş kaya parçası için yaptığımız meydan okumayı, gülünç cengaverliği preveze deniz zaferi’yle eş zannediyoruz. korsanlar piri barbaros’un korkunç estetiğinden güzel ama kadın olan bir devletin komik savaş çığlıklarına inkılap ettik. nerelerden nerelere geldik.

    barbarlığın neresi çirkin? dünya bizi barbar diye tanırken, biz harcı altınla karıp imaret yapıyorduk. bugün millet onurumuzu bir kızcağızın kaldırdığı halter parçasıyla korumaya çalışıyor, aldığımız kıytırık bir altın madalya ile tarihe geçtiğimizi düşünüyoruz. ab yolunda cici ve bakımlı türkler! efendi, uslu türkler! kızıl elma’yı unutan, misak-ı milli’ye, “eyvallah başım üzerine” diyen türkler!

    gerçekten çirkiniz arkadaşlar!
  • bir yerde çekinmeden de kaynaklanan, yunanli, ermeni vb 'yakin'(!) iliskide bulundugumuz kimilerinin de gaza getirttigi bir önyargi. sistematik kullanilmis bir adi geyik türü.
  • dulkadiroğulları,karamanlılar ve hititlerden başlayıp osmanlılarla son bulan ulu ve kudretli saf türk ırkı
hesabın var mı? giriş yap