• öncelikle şu iki isim eksik kalmış,, onlara da gönderme yapalım:

    (bkz: israel kirzner)
    (bkz: ludwig von mises)

    ama hepsinden önemlisi,, yirminci yüzyılın, belki de, üç yahut bilemediniz beş dahisinden birisi olan biri daha:
    (bkz: friedrich hayek)

    çok kısaca iki hususa değinmek istiyorum,, daha sonra uzun uzun tartışırız:

    1- "piyasa"ya vurguları çok önemlidir. avusturya okulu mensuplarına göre piyasa yalnız özgürlüğü değil fakat aynı zamanda eşitliği de temsil eder.
    2- yöntembilimsel bireyselci'dirler*. burada da iki vurgu önemli: avusturya okulu'nun yaklaşımı, neoklasik iktisatın da çok çektiği belirsizlik kavramını içermez,, bunun yerine 'bihaber olma' * ve 'uyanık olma' * gibi bir kavramsallaştırmaya gitmişlerdir. bu şu demek: bildiklerimiz var ve bilmediklerimiz var. bazı şeyleri bilmediğimizi biliyoruz ve gelecekte bunları bileceğimizi de biliyoruz fakat neyi bilmediğimizi, işte, bilmiyoruz. bu yüzden de bir olasılık değerlendirmesinde bulunamıyor ve bunun neticesinde geleceği tahmin edemiyoruz *. böylece neoklasik iktisattan ayrılırlar. fakat ne yapıyoruz? keşfediyoruz! zaten,, özellikle de kirzner'de belirgindir bu,, müteşebbis dediğin adam kimsenin bilmediğini keşfeden adamdır ve fakat burada çok önemli bir varsayım söz konusu: bir fırsatın keşfedilme ve bu fırsattan istifade edilme olasılığı, o fırsatın değeriyle (yani kâr getirisiyle) doğru orantılı. bunun içindir ki mesela, devletin koyduğu yüksek vergiler, herhangi bir müteşebbisin yeni iş fırsatlarını keşfetme şevkini kırar. bunun nihai çıkarımı ise şu: işleri piyasaya bırakırsanız müteşebbisler en kârlı fırsat olanaklarını keşfedip bunları değerlendirmek suretiyle ekonominin dengeye yakınsamasını sağlarlar. burada önemli bir diğer kavram idrak* işte bu yüzden de eleştirilirler. yani bu adamın idrakini belirleyen kurumları ihmal eder avusturya okulu. yöntembilimsel bireyselci olmanın bir götürüsü. şunu da ihmal ederler mesela,, çok sevgili müteşebbisimiz iyi bir fırsatın peşinden koştuğunu düşünebilir fakat belki de yanılıyordur?? öyleyse bu müteşebbisin eylemleri piyasanın dengeden ıraksamasına neden olur.. haa bir de şu var: kirzner'de özellikle, bilgi dışarıda "veri" kabul edilir. yani, fırsatlar, zaten, hemen oradadır, birisi gelip onu keşfetsindir. peki ya "yaratıcılık"?

    falan filan.

    fazla uzattım. son söz: avusturya okulu, neoklasik iktisata ciddi bir rakip olamamışsa da, çok değerli ve göz ardı edilemeyecek bir entellektüel teşebbüstür.
  • carl menger'in "grundsætze der volswirtschaftslehre" adlı 1871 yapımı* eseri ile ortaya çıkan yaklaşım.
    analiz ve teorilerinde matematikten uzak durmaya çalışan, sonuçlardan çok süreçlere önem veren, bireyi ve onun subjektif değerlerini öne çıkartan insan topluluğu.
  • rasyonalist ekonomi okuludur. metodolojik altyapıları ve tutarlılıkları sayesinde carl menger'den beri aynı çizgide ve düsturda kalarak başlarına "neo, post ya da yeni" gibi ekleri hiçbir zaman bünyesinde bulundurmamıştır. ayrıca çok atarlı ve asabi abilerden oluşmaktadır. zira;

    carl menger alman tarihçi okuluna, böhn bawerk marksist iktisada, ludwig von mises sosyalizme ve daha yakın zamanda rothbardve hoppe devlete dayalı entelektüelleri eleştiri yağmuruna tutmuştur.

    başlangıç noktaları basittir: insan eylemi. eğer bir insan eylemde bulunuyorsa o eylemi yapılmasını engelleyecek diğer eylemlerden vazgeçiyor demektir. yani insan bir tercihte bulunmaktadır. tercihte bulunan bir insan neyin iyi ya da neyin kötü olduğunu gayet iyi bilir. mesela intihar edecek olan bir insan geçmişine bakarak: "bugüne kadar yaşadığım hayata son verecek olursam bundan sonra yaşayacağım daha kötü hayatın etkilerinden kurtulmuş olabilir miyim?" diye gayet akılcı bir şekilde sorgulayabilir ve intihar edebilir. intihar bu açıdan bakıldığında rasyonel bir karardır. ya da yolda gördüğün dilenciye para verirsin. asıl amaç "ben birilerinin sırtını kaşıyayım, birileri de benim ihtiyacım olduğu zaman sırtımı kaşısın." düşüncesidir. insan çıkarcıdır. kesinlikle. avusturya iktisat okulu da aksiyomatik tümevarım yöntemini kullanarak insanın davranışlarını ve ekonomik sonuçlarını inceler.

    elde ettiği sonuçlar ve kendi aralarında yaptıkları makale trafiklerinden şunu anlarız: bu adamlar ne fildişi kulesinde yaşayan akademisyenlerdendir ne de günlük çıkarcı ve kısa yoldan para kazanmacı halktandır. gündemleri bellidir: uzun vadeli ekonomik refah.

    bu refahı sağlamak için de devletin minimal olduğu, fiyatların ve ücretlerin tamamen esnek ve devletin müdahalesinin bulunmadığı bir sistem inşa etmişlerdir.

    evet adamlar heterodoks. an itibariyle hakim paradigma olan post modernizm, avusturya iktisat okunu diğer ekoller sınıfına koysa da, ne zaman bir kriz çıksa avusturya' nın her zaman söyleyeceği bir sözü vardır.
  • müdahaleci olmadığı, ekonominin bozulan-tamir edilen bir şey olmadığını söylediği için pek ilgi görmez. oysa insanların onlara her istediğini verecek bir sihirli değneğe ihtiyaçları vardır. keynesyen ekol, monetarist ekol ve diğer müdahaleci ekoller insanlara tam olarak bunu vaat eder, sihirli değnek. fakat ortada sihirli bir değnek yoktur. her müdahale bambaşka bir sonuç çıkarır. ekonomistlerimiz ve siyasilerimiz de bu sonuçları her seferinde şaşkınlıkla karşılar. oysa bulduklarınız elinizle ektiklerinizdir.
  • peki ya yaratacılık? diye sormuştuk.. işte burada da devreye
    (bkz: ludwig m lachmann) giriyor.
    "yaratıcılık" kavramının avusturya okulu'nun düşünme alışkanlıklarına eklemlenmesi birliği bozmuştur zira yaratıcılık "ıraksak tasarı"ları da beraberinde getirir ki bu lachmann'a kadar avusturya okulu'nun fikir birliği ettiği "piyasa"nın dengeye gelme koşullarını ihlal edilmesi olasılığını barındırmaktadır. lachmann burada herhangi bir neticeye varamıyor. yani ıraksak ve yakınsak kuvvetler her daim faaldir ve hangisinin ağır basacağı "belirsiz"dir. bu yüzden de piyasaya herhangi bir kurumsal nitelik atfedememiştir. bu da lachmann'ı nihilizme götüren zaaflarından biridir. bununla beraber, ekonomininbir açık-dizge olduğunun savlaması ile önemli bir adım atmış olduğunu söylememiz gerekiyor.

    daha sonra devam ederiz, şimdilik çok kısa geçmek istiyorum fakat son söz olarak şunu belirtmek gerekiyor:
    hayek'ten bu yana, avusturya okulu'nun (aykırı çocukları schumpeter, lachmann da dahil olmak) yapı harcı, piyasanın bir "süreç" olarak kavranmasına ilişkin ısrarı olmuştur.
  • friedrich von wieser ve ludwig von mises ardılı iki ayrım arasında denilebilir okul.

    keynesyen yahut neo-keynesyen teorinin karşısına dikilmek için de kullanılan işbu teori liberal piyasa anlayışını tepelere tırmandırılma bağlamındadır.
  • liberalizmin toplumdaki herkesi ulaşabileceği en yüksek refaha taşıyacağını, belli bir eşitlik sağlamaya çalışmanın her biçimde fakirleşme getireceğini savını getirir genel akımı. krizden çıkış yolu doğrultusunda yahut belki doğrultusunda da doğduğu söylenebilecek okul, genel olarak üretimin artışını belli bir "olabildiğince liberalizm" üzerine oturtmuştur.

    kapitalist ekonomik çevrimi, diğer bir burjuva iktisadi bakışı ile tepe-dip çevrimini konjonktürel dalga olarak algılar ve bunu piyasaya parasal müdahelelere ve altını çizerek kredilerin genişliğine bağlar.
  • günümüzde hala mantıklı bulanlar ve destekleyenler olduğunu görünce şaşırdığım iktisadi düşünce okulu. bundan onlarca yıl önce neo-klasik sentezin akademik çevrelerde benimsenmesiyle beraber iktisat bilimi genel anlamda tek çatı altında toplandı. günümüzde farklı ekonomi okullardan bahsetmek mümkün değil. iktisadı anlamış bütün akademisyenler aynı sentezin altında çalışıyor. böyle bir dönemde iktisat bilimine avusturya okulu gibi hatalı yaklaşımların devam ettiğini görmek ise çok garibime gidiyor. eskisi kadar güçlü olmasalar bile hala bazı çevrelerde etkilerinin olduğunu görmek çok gülünç bir durum.

    avusturya okulu her zaman kötü değildi tabi. zamanında iktisat alanında matematiksel modeller yeni gelişmeye başlamışken ve günümüzde kullanılan önemli ekonomik modellerin büyük bir kısmı ortada yokken iktisat bilimine önemli katkılar yaptılar. zaten başarılı ve aktif oldukları bu dönemde ortaya attıkları düşüncelerin bir kısmı günümüzde mainstream olarak adlandırılan iktisadi düşünce tarafından benimsendi. ancak zaman değişti, istatistik biliminin iktisat alanında yaygınlaşması ve bununla beraber yaşanan büyük metodolojik değişim sonrasında hem gerçeklerden hem de akademiden uzaklaşarak geriledi ve günümüzde şarlatanlıktan öteye gitmeyen bir hal aldı.

    günümüzde akademik anlamda şarlatan olarak adlandırılmalarının en önemli sebeplerinden birisi de, iktisat biliminde matematiksel yöntemleri ve ampirik analizin kullanımını reddetmeleridir. genellikle argümanlarını sözel bir şekilde dile getirip buradan mantıksal çıkarım yapmaya çalışırlar ve bu söylemlerini ekonometrik modelleri veya veri kullanarak desteklemezler. teknolojinin de etkisi ile iktisadın gerçek anlamda bir bilime dönüşmeye başladığı, her yerin iktisadı analiz yapmak için veri dolu olduğu ve bolca ekonometrik analiz yazılımı bulunduğu bir dönemde bu tavrı devam ettirmeleri gerçekten çok komik. bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak da iktisat bilimini kavrayabilmiş bireylerin alay konusu oluyorlar.
  • avusturya okulunun başlangıcı,her ne kadar neo-klasik gelenek içerisinde görülse de ,yine de bu okulun iktisadi olaylara yaklaşımında diğer neo-klasik akımlardan ayırtedilebilen bazı yönleri bulunmaktadır.bunlar;insan faaliyetinin amaçlı davranışları ve kendiliğinden düzen,subjektivizm ve yöntemsel bireyciliktir.bu yaklaşımlar,neo-klasik yaklaşıma tümden bir karşı çıkışı değil,onun restorasyonunu esas almaktadır.liberal eleştirisel yaklaşım da denilebilecek avusturya yaklaşımı neo-klasik analizin gelişim tarhinin liberal açıdan yeniden gözden geçirilmesidir.çünkü neo-klasik analiz walrascı ve marshallcı bir çizgide ilerlemiş fakat bu metodoloji ile iktisadi olguların açıklamasında yetersiz kalmıştır.bu yüzden avusturya okuluna göre kendi yaklaşımları neo-klasik iktisadın daha iyi geliştirebiliceği yönündedir.

    avusturya okulu,bireyciliğe ekonomi içerisindeki insan davranışlarının amaçlı davranışlar olması dışında hiçbir doğal özellik atfetmemektedir.üstelik,bireysel davranışlarla bunun toplumsal sonuçları arasında tek yönlü ve mekanik ilişki kurmanın yanlışlığını dile getirirler.mises ve hayek,siyasal sonuçları bakımından önemli sayılan bazı görüşlere ulaşmışlardır.onlara göre,piyasa düzeni tek tek insanların elde edebilecekleri kısmı bilgiler (eksik enfermasyon ) çerçevesinde birbirinden farklı amaçlar doğrultusundaki davranışlarıyla oluşturdukları ama bu davranışların hiçbir zaman toplamı demek olmayan ve tarihi oluşumlarla meydana gelmiş bir düzendi.piyasanın işleyişini kimse tam oalrak anlayamazdı.

    avusturya okulunun bir diğer yaklaşımı ise bireyciliğe verilmesi gereken anlam üzerinedir.onlara göre bu konuda subjektivizmin belirtilen özünü,neo-klasik iktisadın diğer gruplarca yok edilmiş olması büyük bir yanlışlık olmuştur.avusturya okulu,farklı insanların ekonomi içerisindeki istekleri ise beklentilerinin tutarlılığı ile bilginin dağılımı ve bekleyişlerin oluşumu sürecine ilişkin araşırmalara öncelik verilmesinden yana bir tutum sergilemektedirler.avusturya okulunun holistik yaklaşımlara da her zaman şüpheyle bakmıştır.

    avusturya iktisatçısı için makroekonomik yaklaşımlar,ekonomik gerçekliğin izlenmesine yönelen bilimsel bir yaklaşım değildir.bu alanda meydana getirilen teoriler,ya yanlış ya da yarım kalmış açıklamalardır.iktisatta miktarcı,ölçümcü yaklaşımlara güvenilmez.ekonometri ve istatistik yöntemlerle bir ekonomi teorisi oluşturulamaz.bu çalışmalar durağan denge durumunu yansıtırlar.iktisat mal ve hizmetler bilimi değil,yaşayan faaliyetlerin bilimidir.bu yüzden,iktisatta durum analizi değil,süreç analizidir.
hesabın var mı? giriş yap