• bunun nasıl olup da atlandığını anlayamadım. kuruluş hikayesi bile başlı başına bir mücadele olan, üstelik atamızın bizlere armağanı olan, ancak değerini bilemediğimiz, çiftliğimiz.

    tahsin coşkan o zamanın genç bir ziraat mühendisi. atatürk, "gel tahsin seni bir yere götüreceğim fikrini almak istiyorum" diyor. giderler, gösterdiği yere bakar tahsin bey. bataklık, sivrisinek salgını, hayvan leşlerinin olduğu berbat bir arazidir. "ya paşam hayrola" der.

    atatürk, "buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum" der.

    "ya paşam buranın ıslahı ya sizin paranızı tüketir ya da zamanınızı, neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip de burayı tercih ettiniz?" der.

    atatürk'ün cevabı atatürk'çedir. derki "ben en zor olanı yapayım da siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız."

    ne bilsin ki en kolayları bile çabuk yıkabildiğimizi ama, bu arada tahsin çoşkan "paşam burda hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın" der. ama dinleyen kim. derki "tahsin buraya ziraatçileri getir ve incele bana resmi bir yazı getir burasıyla ilgili". biraz sonra tahsin coşkan çok mutlu, kendi dediği çıktı, üzerinde "burada hiçbirşey yetişmez" yazılı, altında da ziraatçilerin imzasının olduğu bir belgeyi mustafa kemal'in önüne koyar.

    atatürk biraz mütebbessim okur bu yazıyı. kalemi alır, bu kağıdın yanına aynen şunları yazar "burası vatan toprağıdır, kaderine terk edemeyiz".

    etmez de. aynı sakarya savunması gibi akasya savunmasını ele alır, çam ve köknarı oraya 30 ağustos olarak tamamlar ve hiç unutmayacağımız bir gün, lütfen hiç unutmayın, tarihte atladık bu günü, 25 mayıs 1933. ne yapar biliyor musunuz? hani 5 haziranlarda kutladığımız bir gün var, çevre günü değil mi? çevre günü ne zaman kutlanmaya başladı? 1980 den sonra.

    peki 25 mayıs 1933, atatürk ne yaptı? ilk çevre günü kutlamasını yaptı.

    hem de bugün okullara soruyorum diyosunuz ki ne yaptınız diye "ya ağaç diktik diyorsunuz ya çöp topladık" öyle falan değil. bütün ankara halkını bedava trenlerle buraya getirtiyor, ağaçlar boy vermişler, altında dinlenmektedirler, havuz yapılmıştır, çocuklar yüzmektedirler. hatta bütün masrafı cebinden ödemiştir ama kârı da almamıştır, buraya bir fabrika yaptırmıştır, süt ürünleri üretilmektedir, herkes yemektedir. herkes çok mutlu ama en mutlusu mustafa kemal atatürk.

    nebizade diye bir arkadaşı var, nebizade'nin kafa çok karışık. "yahu paşam senden başka bir tek kişi burada bir ağaç yetişeceğine inanmadı. peki sen nasıl anladın burda orman olacağını?" der.

    "gel nebizade gel, şimdi anlatayım sana. hani tahsin çoşkan'ın burda birşey yetişmez dediği günün akşamı tebdili kıyafetle çankaya'dan kaçtım, burdaki köylülere geldim. köylüler beni tanımadılar. köylülere, ağalar dedim burda ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan nasıl ispat edersiniz dedim. "al dediler", bana bir testi su verdiler, bir de kazma kürek. "kaz orayı iki gün sonra gel biz sana ne olacağını söyleriz" dediler. ah o iki gün çankaya'da nasıl geçti bir allah bilir bir de ben. iki gün sonra gittim testiyi çıkardım, testinin içinde su bitmişti, köylülere uzattım. dediler ki bana "ağa testide su kalmamış, toprak su emiyor, bakma bunun üstünün kurak olduğuna, biraz uğraş burda ne ekersen biçersin". ve hani tahsin coşkan'ın o raporu bana getirdiği gün ben çoktan projeye başlamış epey de ilerlemiştim" diyecektir.

    dünya lideri olmak öyle kolay değil biliyor musunuz. hani atatürk'e kimdi en çok karşı çıkan, evet tahsin coşkan'dı. onu da atatürk buraya müdür tayin eder.

    kaynak: araştırmacı yazar ilknur güntürkün kalipçi'nın içimizden biri atatürk eserinden alıntıdır.
  • devrimlerin pilot bölgelerinden 80000 dönümlük gazi çiftliği'ne dair daha önce fotoğrafçı olarak bilinen aynı zamanda sinemacı/belgeselci olduğu da anlaşılan ferit ibrahim tarafından çekilmiş gazi çiftliği'nin kuruluşundan 1929'a kadar geçen dönemden görüntüler barındıran, paşa'mızın da çok beğendiği ve örnek teşkil etmesi bakımından türkiye'nin her yerinde gösterilmesini istediği 1000 metrelik (22dk) film(fakat bi kısmı kayıpmış) ve ek olarak kimin çektiği bilinmeyen kayıtlar trt arşiv'ce harika bir belgesel haline getirilmiş.

    "...
    trt arşiv'in yeni projesi kapsamında aktarılan ilk bobinlerin içinde bahsedilen bu özelliklere sahip bir film vardı. film 1000 metrelik bir filme göre 4 dakika daha kısaydı yani bazı sahneler kaybolmuş olabilirdi. ayrıca görüntülerin dizilişi de karışıktı. bununla birlikte gazi çiftliği'nde çalışmaların başladığı dönemden marmara köşkü'nün açıldığı 1929'da kadar geçen zamana ait görüntüler barındırıyordu. basındaki bazı fotoğraflar da filmdeki görüntülerin ferit ibrahim'e ait olduğu fikrini destekliyordu. bu görüntülerle birebir eşleşen fotoğraflar çiftliğin kurulduğu 5 mayıs 1925 gününün suretleri olarak daha sonra basında yayınlanmıştı. haftalık mecmua, fotoğrafçı olarak ferit ibrahim'in adına yer vermişti. ferit ibrahim'in 1925'te atatürk'ün fotoğraflarını çektiği biliniyordu şimdi onun ya da ekibinin aynı zamanda kamera da kullandığı anlaşılıyordu. 1929'da ki haberde bahsi geçen film muhtemelen biraz eksik de olsa bulunmuştu fakat trt arşivindeki keşif bu kadarla kalmadı. dijital ortama aktarılan bobinde yine gazi çiftliği ile ilgili hiç bilmediğimiz bir film daha vardı. bu çalışma nadir rastlanan bir özelliğe sahipti yazılı levhalar fransızca, almanca ve ingilizce'ydi. türkçe açıklama yoktu. bu haliyle yabancılar için hazırlanmış olduğu izlenimini uyandırıyordu.

    kamera bu film için geldiğinde çiftlikte hayat halihazırda başlamış, müdüriyet binası ve memurların lojmanları tamamlanmıştı. bununla birlikte havuzun inşaatı devam ediyordu gazi tren istasyonu'nun inşaatı ilerlemiş olsa da açılışına biraz zaman vardı.
    ...
    atatürk 1929'da kurgusu biten filmin bütün türkiye'de gösterilmesini istemişti. diğer filmin gösterilip gösterilmediğini dair bilgimiz yok ancak 3 dildeki ara yazılar böyle bir niyetin olduğunu düşündürüyor. dolayısıyla bu yalnızca bir kaydetme belgeleme çalışması değildi. bu iki film gazi çiftliğinin 1925-1929 dönemine dair onaylanmış görüntülü bir tarih anlatısını oluşturuyordu.

    ...
    gazi çiftliği' nin ilk çekimleri yapıldığında araziler satın alınmış, çalışmalara başlamak için toplam 4 çadır kurulmuştu. biri gazi içindi, birini çiftlik idaresi kullanacaktı diğerleri ise levazım ve mutfak çadırlarıydı. yeni çiftçilik dergisindeki tariflere göre bunlar bir çiftçi karargahı oluşturuyordu.
    kamera atatürk'ün yassıdere'de kurulmuş olan bu karargahta komutayı bizzat ele alışını kaydetmek üzere gelmişti. 5 mayıs 1925 tarihi çiftliğin resmi kuruluş tarihi olarak kabul edildi. gazi o gün için su kanalları gibi alt yapıları ve binalar için sunulan planları inceliyordu. daha sonra getirilecek bitkilerden, inşa edilecek binalara kadar her aşama onun kontrolü altında yürüyecekti. bütün bu işleri gazi adına yürütecek olan çiftlik müdürü de o gün karargahta idi. tahsin bey (yasin tahsin coşkan)
    tahsin bey osmanlı döneminde istanbul halkalı'daki yüksek ziraat mektebi'ni bitirmiş, başka ziraat mekteplerinde yöneticilik yapmıştı, yeni çiftçi dergisinin bir yazarına göre: meslekte derin ve pratik düşünüşü azimli ve kararlı tavırları ile tanınmış biriydi.
    çiftlik birkaç ihtiyaca birden cevap vermek durumundaydı. birincisi: burası ankara'yı modern bir başkent olarak kabul ettirme ve tasarlama mücadelesinin bir parçasıydı. yeni düzenin üküsünde ankara hem artan nüfusun ihtiyacını karşılayacak hem de modernliği kendinde cisimleştirecek şekilde planlamaya dayalı bir şehir olmalıydı.
    1924'te carl christoph lörcher'in şehir planıyla merkezi bir çalışma başlatılmıştı. fakat çiftlik arazisindeki bataklık kurutulmadan ankara'nın eskiliği çağrıştıran görüntüsünden kurtulmasına ve sağlıklı cazip bir yerleşime dönüşmesi mümkün değildi.
    çiftlikte verilecek olan mücadelenin ikinci cephesi vatandaşlarla ilgiliydi 1924'te hilafet kaldırılmıştı. 1925 devrimlerin art arda sıralanacağı bir yıldı. çiftlik kurulurken kalpağın, fesin, şapkanın ve siperlikli asker başlığının bir arada olmasının sebebi buydu. bir dönüşüm başlamıştı ve eğitimi, yaşayışı üretimi ile yeni bir vatandaşlık tanımı söz konusuydu. çiftlik ilk aşamada vatandaşlara üretimi öğretecekti. osmanlı döneminde başlayıp yerleşemeyen makineli tarımı uygulamalı olarak tanıtacak, toprağa yatırım yapmanın bir karşılığı olacağını gösterecekti.
    bütün bu hedeflere varmanın yolu tekti: arazi koşullarına karşı mücadele.
    6 çiftliğin birleşiminden oluşan bu 80000 dönümlük arazide başta çubuk çayı olmak üzere çeşitli su kaynakları vardı ancak bu durum fayda sağlayacağına bakımsızlık sebebiyle düzlüklerde sazlıklar hatta bataklıklar doğurmuştu.
    arazininn ıslahı için ilk yıl kanallar açılarak bataklıkların suyu tahliye edildi. çubuk çayı'ndan ve kuyulardan elektrikli bir tulumba ile getirilen suyu toplamak için de marmara havuzu yapıldı.
    kurutulan araziyi tarıma hazırlamak üzere başta 2 olan traktör sayısı 1 yıl içinde 13'e çıkarıldı. tekli ve ikili pulluklar getirildi. bu topraklara hububatın dışında sebzeler ve türkiye'nin çeşitli şehirlerinden getirilen 5000 meyve fidanı dikildi 10.000 asmalık bir bağ kuruldu. bunların dışında orman kavağı, söğüt, akasya, meşe, dişbudak, gibi 100.000 kadar da ağaç dikildi 10.000 söğüt ağacı koyunlara, mandalara gölge yapmak üzere düşünülmüştü. ilk yılın sonunda çiftlikte 70 civarı büyükbaş, yeni doğanlarla 9700 civarında küçükbaş hayvan vardı.
    geçici olarak eski çiftlik binasına kurulan kümeste ise tavuk kaz ördek toplam 700 hayvan besleniyordu. bir yıl içinde çiftliğin bina varlığı da artmıştı. gazi istasyonu ankara ile en temel bağlantı, bir bakıma çiftliğin giriş kapısı olacaktı. müdüriyet binası istasyonu tepeden gören bir yere inşa edildi. ikisinin arasına ise müdür, muhasebeci, memurlar için lojmanlar, hangarlar, bir tamirhane ve bünyesinde toplantı salonları, bekar memurların odalarını barındıran bir bina yapıldı. bunların dışında fenni ahır, buzhaneli bir süthane, tohumluk, fidanlık gibi çiftlikteki faaliyetler ile ilgili birimler vardı, bir yılın sonunda çiftlikteki dönüşüm derhal algılanabilecek etkileyici bir seviyeye ulaşmıştı.

    müdür tahsin bey kuruluş yıldönümünde bu dönüşümün gösterileceği bir davet düzenledi. davetliler milletvekilleri, bakanlar ve askeri erkândan oluşan birkaç yüz kişiydi.
    akşamüstü saat 4'te ankara'dan onlar için özel bir tren kalktı. atatürk müdüriyet binasından istasyona inerek misafirlerini orada karşıladı.çiftliği onlara bizzat gezdirdi. bu sırada 1 yıl önce bu arazideki tek bina olan eski çiftlikten kalma kulübenin önünden de geçildi. ardahan mebusu talat bey bu binanın korunup korunmayacacağını sordu. atatürk: "tahsin bey buraya büyük bir tavuk dairesi yapmak istiyor. bina kalmayacak ama resmini muhafaza ediyoruz" dedi. bu derme çatma binanın yalnız fotoğrafı değil bir filmi de çekilmişti ve 1929'da mazi'den kopuşun bir resmi olarak gösterilecekti.

    çiftlik gezildikten sonra yokuş yukarı müdüriyet binasına çıkıldı. konuklar için hazırlanan büfede çiftliğin ürünleri vardı: yoğurt peynir tereyağı ve buz gibi ayran. bu sırada riyaset-i cumhur orkestrası ve bir incesaz takımı nöbetleşe parçalar çalıyordu. son olarak çiftliğin en yüksek noktasındaki marmara havuzuna çıkıldı. adalar ve boğaz giriş çıkışları da dahil marmara denizi'ne benzetilerek yapılan bu havuza su yeni verilmişti. havuz başında fotoğraflar çekildi. ertesi günün gazetelerinde büyük değişimin takdir edildiğini ortaya koyan beklenen mesajlar vardı: cumhuriyet gazetesi 6 mayıs 1926: "paşa en büyük keyif ve neşesi ile bizzat meşgul olduğu çiftliği ile millet ve memleketimizde mesut inkılaplarının belki en büyüğünü vücuda getirmekte bulunuyor."
    hakimiyet-i milliye 6 mayıs 1926: "şimdi üzerinden geçilen munbit toprak bundan 1 sene evvel ankara ve civarına felaket saçan bir bataktan başka bir şey değildi "
    ...
    12 temmuz 1929 günü çiftliğe bir kameranın geldiği kesin çiftliğin inşaat aşaması bitmiş, üretim düzenli ve sürekli hale gelmişti ve bu sefer gösterilecek olan buydu. atatürk beyaz keten kıyafetlerle kamera karşısına geçerek tarlada başakların arasında gezdi, bazı sahneler traktör kullanırken çekildi.
    çiftlikte bu üretimini destekleyen fidanlık, tamirhane, marangozhane gibi birimlerde de büyük gelişme vardı. kamera bu binaları da atatürk'ün eşliğinde gezdi. ...
    akşam gazetesi 15 temmuz 1929 haberinde de belirtildiği gibi o gün atatürk'ün halk arasında da görüntüleri alınmıştı. 1929 yılında marmara havuzu'nun kenarındaki marmara köşkü tamamlanmış, bir lokanta ve eğlence mekanı olarak hizmete girmişti. artık ankara'ya trenle 10 dakika mesafede: yemek yemek, müzik dinlemek, kayıkla gezmek için bir havuz ve lokanta vardı,

    gazi haftanın belli günlerinde çiftliğinin kapılarını halka açıyordu. çiftlik baştan beri kamuya dönük işlevlerle kurgulanmıştı fakat esasen atatürk'ün kişisel bir girişimi özel mülküydü. ancak çiftliğin, bu evin görevi, onun kamusal kimliği ile özel hayatı arasına bir sınır çekmek değildi aksine bu çiftlikte süren devrimin bir parçasıydı. dolayısıyla bu iki kimliği daha sıkı birbirine bağlayacak olan yerdi.

    cumhurbaşkanı atatürk burada misafir kabul eden bir ev sahibi, bir baba imgesini güçlendiriyordu. evde ev sahibinin kuralları geçerliydi. yeme içme, kılık kıyafet hepsinin sınırları belliydi. bu çerçeve içinde gazi imkanlarından faydalandıyor aynı zamanda misafirlerinin davranışlarına yön veriyordu. çiftlik başta ziraat için bir örnek oluşturmuş şimdi bir yaşam tarzı sunuyordu.
    film türkiye'de gösterildiği her yere çiftlikteki bu tecrübeyi ve mesajı taşıyacaktı. çiftliğin 1929'da hem üretime, hem de yaşam tarzına örneklik edebilecek duruma gelmesi önemli bir aşama sayılabilirdi ancak dönüşüm bitmedi. aynı yıl küresel ekonomik buhran karşısında aracıları devreden çıkarmak için ankara'da tanzim satış mağazaları açıldı. 1930'larda çiftliğin faaliyet alanlarına bira, soda, gazoz üretimi pastörize süt yapımı, arıcılık gibi dallar eklendi. çiftlik en temel dönüm noktalarından birini ise 1937'de yaşadı. bu tarihte atatürk tarsus, silifke, dörtyol ve yalova'daki diğer çiftlikleri ile birlikte burayı da devlete bağışladı.
    gazi çiftliği 1938'de gazi orman çiftliği, 1950'de atatürk orman çiftliği adlarını aldı.
    devlete geçtikten sonra arazinin peyderpey başka kurumlara tahsis edilmesi ve şehrin büyümesiyle birlikte bugüne çok küçülerek gelebildi."
  • bozkırın ortasına bu çiftliği kurmak ile yıkmak arasındaki fark cumhuriyet ile onun mücadele ettiği bedevi kültürü arasındaki zihniyet farkından ibarettir.
  • bozkırın ortasına kurulan vahadır(vahaydı)..
    cumhuriyetten hınç alırcasına yok edilmiştir. başına ge(tiri)lenler ancak bedevi kültürüne yakışır..

    elleriniz kopsun, mezarlarınız bir yudum suya bir dallık gölgeye muhtaç olsun...
  • gezi parkı'ndan kat kat büyük, ankara'nın oksijen kaynağı olan ormanlık bir arazidir. ve ne zaman buradaki kıyım gezi parkı direnişçilerinin ilgisini biraz çekecek merak konusudur. #direnatatürkormançiftliği
  • ölü topraktan cennete dönüştürülmüş alan. tabi ki atatürk tarafından.

    şimdi ise tekrar ölü toprak olması için çabalar var. tıpkı türkiye gibi.
  • bunun ağaçlarını kesip kendine aklınca saray yapmaya çalışan küçük, hırslı zavallılar var. allah belalarını verir inşallah...
  • hayvanat bahçesindeki yeni doğan ayı yavrularından birinin ismi, internetten yapılan anket sonucu "inci" olmuş. kim katıldı bu ankete acaba?
  • gezi parkı kadar tepki çekmesi gereken bir durumla karşı karşıya olan, dünün ankara'nın oksijen kaynağı, bugünün başbakanlık "sarayı" yapılan orman!... #direngeziparkı
    http://j.mp/13dkyq5
  • yoktan var edilmiş, herkes olmaz derken orada o orman oluşturulmuştur. tıpkı cumhuriyet gibi.

    şimdi en büyük düşmanlarının tek derdinin orası olması bu nedenle normaldir. diyorlar ki biz cumhuriyeti yıkıp böyle saçma sapan bir ucube dikiyoruz yerine.

    kimilerine göre bin kimilerine göre 500 oda var o yapılan ucube binalarda. adam bildiğin kendine saray yapmakta.

    ama allah büyük oturmak ona da başkalarına da nasip olmayacak!
hesabın var mı? giriş yap