aşık dertli
-
saz çalmanın günah olduğunu, şeytan işi olduğunu, ayetlerden örnekler göstererek savunmaya kalkışanlara karşılık şu taşlamayı söylemiş halk ozanımız
telli sazdır bunun adı
ne ayet dinler ne kadı
bunu çalan anlar kendi
şeytan bunun neresinde
venedik’ten gelir teli
ardıç ağacından kolu
be allah’ın sersem kulu
şeytan bunun neresinde
abdest alsan aldın demez
namaz kılsan kıldın demez
kadı gibi haram yemez
şeytan bunun neresinde
içinde mi dışında mı
burgusunun başında mı
göğsünün nakışında mı
şeytan bunun neresinde
dut ağacından teknesi
kirişten bağlı perdesi
behey insanın teresi
şeytan bunun neresinde
dertli gibi sarıksızdır
ayağı da çarıksızdır
boynuzu yok kuyruksuzdur
şeytan bunun neresinde
“telli sazdır bunu adı / ne ayet dinler ne kadı” deyişi esasen alevi geleneğinde sıkça rastladığımız “kuran-ı natık” nitelemesi, yani konuşan kur’an, keza “telli kuran” nitelemesinde ifadesini bulan kamil insanın elindeki saz, insan tanrı özdeşleşmesinin (vahdet-i vücut) yansıması olarak görülebilir.
http://www.hubyar.org/aisilisk.htm -
11 nisan 2010 tarihinde, açık radyo'da yayınlanan dilden dile titreşimler programında kendisine özel bir program yapılmıştır:
http://www.archive.org/…endiletitresimler11.04.2010
içerik:
beni beni - sabahat akkiraz
lutfet sultanım-şarab-ı ledünden - tolga sağ
üç beş aşık - muharrem temiz
bana olan cefa - yavuz top
hatırına düşmez sormaz halimden - ufuk karakoç
minnet eyledikçe - yavuz top
yattım gurbet elde gam yastığına - fadime akpınar
girdab-ı mihnette - feyzullah çınar
şeytan bunun neresinde - şemsi yastıman -
-
pentagram sayesinde tanistigim halk ozani. cesur ve kallavi laflarin soyleyeni, sahibi.
-
kendisine "görünme gözümüze bre kızılbaş!" ve "saz çalmak haramdır. onda şeytan vardır. çalmasın, kırıp atsın!" diyen beypazarı kadısını "abdest alsan aldın demez / namaz kılsan kıldın demez / kadı gibi haram yemez / şeytan bunun neresinde?" dizelerine sahip meşhur şiiriyle taşlamış on dokuzuncu yüzyıl aşık edebiyatı sanatçısı.
-
sâkiyâ caminda nedir bu esrar
sâkiyâ camında nedir bu esrar
kıldı bir katresi mestâne beni
şarâb-ı lâlinde ne keyfiyet var
söyletir efsâne efsâne beni
ref’et nikâbını ey vech-i enver
zulmette gönlümüz olsun münevver
şarâb-ı lâlinin lezzeti dilber
gezdirir meyhâne meyhâne beni
âşıkın çok belâ gelir başına
tahammül gerektir adû taşına
şem-i ruhsârına, aşk ateşine
yanmakta seyretsin pervâne beni
bakmazlar dertli’ye algındır deyi
hakikat bahrine dalgındır deyi
bir saçı leylâ’ya mecnun’dur deyi
yazmışlar defter-i dîvâne beni -
bana derler ne gezersin yine alemde
bilmezler çektiğim aşk fesadıdır
böyle çalınmıştır levh ü kalemde
nice şad olayım dil na-şadıdır
şöyle düşmüşüm ki ah ile zare
giriftar olmuşum hicr ü efkare
her ne söz söylesem o sitemkare
dinlemez sözlerim il evladıdır
bu cevri kendine alim eylemiş
nice aşıkların alim eylemiş
kuzum küçücükten talim eylemiş
hala unutmamış o mutadıdır
bilinmez esrardır sırr u muamma
çekilmez bir yaydır bu aşk-ı huma
aşka düşüp sevda çeken çok ama
dertli bu sevdanın pek berbadıdır -
ben senin aslından aldım haberi
âşıklık bilmezsin densizlenirsin
nafile söyleyip usta eş’arı
geçip üst yanlara şehbazlanırsın
bir yerde kurarlar bezm-i divanı
arasan görünmez mahbub-ı zamanı
kimden ezber ettin sen bu yalanı
güzeli sevdikçe elfazlanırsın
yutabilir misin sen bu lokmayı
öğretirler sana ders okutmayı
incecik eğirip sık dokutmayı
gider kahvelerde kurnazlanırsın
dertliya gevherden çekme hesabı
âşıkın yanında var mı cevabı
okuyabilmezsin incil kitabı
hemen aynaroz’da papazlanırsın -
sersem bakanlar serseri efsâne dir bana
hâlim görenler câmile mestâne dir bana
yanar yakılur bir kaşı kemâne dir bana
yâ bir cemâl-i envere pervâne dir bana
derdden bilenler mahşer’e dek yana dir bana
bî derd olanlar şübhesiz divâne dir bana
zehr-i sitemle soldu benim goncâ-yı verdim
baş koymuş idim yoluna ben cândan severdim
tâ haşre dek kan dökmez isem ben de nâmerdim
geldikçe yâda artmadadır günbegün derdim
derdden bilenler mahşer’e dek yana dir bana
bî derd olanlar şübhesiz divâne dir bana
hep çekdigim şâh-ı şehid-i kerbelâ’nın derdi
ko ben çekeyim haşre kadar bî-devâ derdi
kan ağladığım ol hasanü’l-müctebâ derdi
zâr eylediğim bunca yetîm murtazâ derdi
derdden bilenler mahşer’e dek yana dir bana
bî-derd olanlar şübhesiz divâne dir bana -
kendisine ait iki güzel nefes:
âşık olan gezer gurbet elleri
böyledir mürşidden icâzetimiz
sıdk ile tutmuşuz tevekkül bâbın
gün-be-gün artmakta kemâlâtımız
âşıklar ta’n etmez yoksul bayı
gönülde bir tutar bay ü gedâyı
esir-i aşk olan bilmez sefâyı
bizim gâm çekmektir safâhâtımız
dertli gurbet ilde kaldı bî-hemtâ
görünmez gözüne cevher-i yektâ
ricam budur senden hazret-i mevlâ
nasib et bizlere velâyetimiz
- - - * - - -
aşk ile perişan görünce bizi
hudâ’nın bir şaşkın kulu sanarlar
her kime söylesem bu doğru sözü
zencirden boşanmış deli sanarlar
var mıdır bu aşkın tâcını bulan
bizim hakkımızda söylenir yalan
cennetlik mi olur beş vakit kılan
şol kaba sofuyu veli sanarlar
bilinmez mi dertliyâ hakk’a niyâzı
eline alınca on telli sazı
boynuna farz olan vakt-i namazı
dünyada, ahrette malı sanarlar
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap