• aristoteles sokrates gibi duyuldugunda helen felsefesini hatirlatan isimleri ile gercek bir yunan trajedesinin bas aktoru oldugu kadar, neredeyse yunan mitolojisindeki bir tanrinin hedonist hayatini surmus, bizler gibi bir fanidir.
    aslen izmir'lidir ve yunan isyaninda ailecek kacip gitmislerdir ama oyle cok agir bir turk nefreti olmamistir kendisinin. turk olsun baska milletten olsun, neticede dogup buyudugu topragi birakip gitmeyi, buna zorunda birakilmayi kimse istemez.

    kendisi 40li yaslarinda daha taze bir milyonerken 17 yasindaki athina ile evlenir. athina, onassis'in rakibi armator livanos 'un kizidir (bir diger rakibi niarchos'un baldizidir). mirasinin varisi iki cocugu athina'dan olur ama alexandre ve christina sorunlu ebeveynler arasinda gidip gelirler, biri erken olur digeri intihar eder, geriye milyar dolarlik torun athina kalir. bu evliligin sonrasinda maria callas ile 10 yil boyunca bol kavgali bol gurultulu firtinali bir ask yasar. ki bu iliski suresince maria callas italyan kocasi ile roma katolik kilisesi kurallarina gore hala evlidir ve bosanma gerceklesmez (kendisi ortodoks oldugu icin bosanma kabul olsa bile). tam evlenmeye karar verdiklerinde ise son anda cikan puruzler sebebiyle ayrilirlar ve onassis gidip kennedy dulu jackie kennedy ile evlenir. sahibi oldugu skorpios adasi'nda. evlilik sonrasi artik jackie o olan eski dul mrs. kennedy ile izdivacinin ilk iki yili kabustur, jackie ari dahil herkese azap cektirir. ne zamanki ari resti ceker ve ayrilalim der iste o zaman jackie aglayarak kocasina doner, barisalim der ve oylecene yasayip giderler.

    tum bunlarin disinda aristoteles onassis aslinda ultra sekilde zengin olmanin getirdigi garip veya ektravagan bir yasam tarzinin adamidir. misal, luks otesi ve her turlu ekipmana sahip luks yati christina'dayken kendisinin gomlekleri- dunyanin neresinde olurlarsa olsunlar- atina'ya gonderilip orada yikanip utulenip yine sahibi oldugu olimpic airlines'in bir ucagi ile tekneye gonderilir. veya paris'te yasarken cok sevdigi bir firincinin ekmek tarifini alip ascisina vermektense, her gun o firincidan alinan taze ekmek yine olimpic airlines ucagi araciligi ile masasina koyulur. ya da skorpios'tan ayrilip medeniyete kavusmalarina 2 gun kalmisken sirf yeni karisi jackie o. , hizmetci tarafindan yanlislikla kirilan chanel 5 'inin mutsuzluguna girmesin diye paris'teki chanel magazasindan o gun icerisinde orta boy bir chanel 5 aldirtip o tek siseyi ucak ile adaya getirtmistir.

    buna ragmen anlattigi soylenilen en mutlu ani, maria callas ile beraber sicilya'yi gezerlerken rastladiklari maria callas hayrani olup kendisi hakkkinda ise en ufak bir fikre sahip olmayan yasli italyan ciftin evlerine mutevazi bir yemege davet edilmeleridir. ayrica tum o despot ve hircin goruntusunun altinda kendisi icin yillarca calisan iki calisaninin dugun daveti icin 3 gun 3 gece tum misafirleri agirlamis, yol masraflarini karsilamis, hepsini hediyelere bogmus bir adamdir.

    zenginin parasi fakirin cenesine vururmus derler; ki dogru. ayrica biyografisini okuduktan sonra tum biz fakir faniler agir depresyona girebiliriz. ben girdim sahsen. zenginligimin onun richissime yasaminin yaninda pek sonuk kaldigini gordum ve biraktim artik boyle seyler okumayi, ogrenmeyi.
  • bildiğin kayserili.
  • mesleğe eski gemiler satın alarak başlayıp, bunları yeni gemiymiş gibi sigorta ettirdikten sonra batırıp tazminat alarak, bu parayla daha iyi gemiler alıp uyuşturucu kaçakçılığı yaparak, sonra da bu kaçakçılığın izlerini yunanistan'da özellikle eğitim alanında aktif olan bir vakıf kurarak silmeye çalışan armatör.
    (bkz: onassis vakfı)
    (bkz: kirli para)
  • tam adi aristoteles sokrates homer onassis olan yunan isadami, izmir dogumludur. ilk olarak arjantin'de tutun ticaretiyle basladigi is hayatini armatorlukle devam ettirmis, ikinci dunya savasinda muttefiklere fahis fiyatlardan tanker kiralayarak azmis, sonra abartip yunanistan devlet havayollarini satin almakla kariyerinde doruga ulasmis, bir ara opera sanatcisi maria callas ile beraber olarak, bir ara da john f kennedy'nin dul esi jacqueline kennedy ile evlenerek mansetlere gecmis, 1975'teyse emr-i hak vaki olmus multimilyarder bir insan..
  • izmir dogumlu olmasina ragmen, aslen kayseri-talas rumlarindandir.
  • 15 ocak 1900 tarihinde yeni milenyumun ilk günlerinde izmir'de yaşayan zengin rum tütün tüccarı socrates onassis'in oğlu olarak dünyaya gelen aristotle onassis, dünyaca ünlü bir armatör olana dek oldukça maceralı bir hayat yaşamıştır. işgalci yunan güçleriyle iş birliği yapan babası türk ordusu tarafından tutuklanıp, amcası alexandre asılınca, genç aristotle, ablası artemis sayesinde bir yunan savaş gemisine kapağı atarak atina'ya kaçmıştır. 1923 yılında nansen yani vatansız pasaportuyla bir italyan şilebine atlayıp arjantin'e giden onassis, burada tütün ticareti yaparak para kazanmıştır. özellikle arjantin tangosunun büyük yıldızı carlos gardel'in onassis'in getirttiği türk tütününe olan düşkünlüğü sebebiyle onassis sosyetede hızla yükselmiş ve küçük çapta bir servete ulaşmıştır. zaten kendisi daha sonraları "en zor olan ilk milyon doları kazanmaktı" diyecektir. tütün tüccarlığının ardından antik çağ'dan bu yana yunanlıların en iyi bildikleri işlerden biri olan armatörlüğe yönelen onassis, petrol taşımacılığının stratejik ve ekonomik önemi fark ederek kendine 6 tanker satın alır. ancak ikinci dünya savaşı nedeniyle beklediği büyük kâr oranlarına ulaşamaz. filosunun yarısına naziler el koyarak, norveç limanlarına demirlemiştir. o da pasifik'teki gemilerini amerikan kuvvetlerine destek olarak vermiş ve bu sayede bu ülkenin korumasına girmiştir. onassis için savaş veya barış fark etmiyordu; her şekilde para kazanmayı başarıyordu. abd ile olan iyi ilişkileri nedeniyle savaş sonrası hasarlı savaş gemilerini çok ucuz fiyatlara satın alarak tamir ettirdi. böylece kendine büyük bir filo kurabildi. ancak suudi arabistan petrollerinin taşıma tekelini üzerine alması abd ile olan iyi ilişkilerini bozdu. abd koskoca ülkelerine tek bir adamın kafa tutabilmesini istemiyordu. bu nedenle, onassis, 1954 yılında abd'de bir süre tutuklu kaldı. suçu amerikan bayraklı gemilere amerikan vatandaşı olmadığı halde sahip olmasıydı. tabii ki bu politik bir karardı ve onassis'in abd'ye büyük bir düşmanlık beslemesine yol açmıştı. kral suud, onassis'in de onayıyla anlaşmalarını feshetti. onassis, ayrıca fırtınalı özel yaşamıyla da medyanın hep ilgi odağı oldu. kendisinin ateşli bir aşık olduğu söylenmiştir hep. onassis ilk evliliğini 1946 yılında ünlü yunan armatör stavros livanos'un kızı olan athina ile yaptı. bu ortaklık onassis'in rakiplerini de çok zor duruma düşürecekti. bu evlilikten onassis'in iki çocuğu oldu; oğlu alexandre ve kızı christina. onassis, yüzen saray olarak bilinen en lüks yatına daha sonraları christina adını verecektir. ancak onassis'in çapkınlıkları bitmek bilmiyordu. örneğin 1947'de eva peron'la bir yemek yiyebilmek için 10 bin dolar vermesi çok konuşulacaktı. greta garbo ile de kısa süreli bir ilişkisi oldu. 1960 yılında athina'dan boşanan onassis, diva maria callas ile fırtınalı bir aşk yaşamaya başladı. onassis'in akrep adası'nı yalnızca callas ile gözlerden uzak aşklarını yaşabilmek için aldığı söylenir. bu ilişki gizli gizli de olsa uzun yıllar sürdü ancak evlilikle noktalanmadı. onassis'i bir kez daha medyanın önüne çıkaran olay, öldürülen abd başkanı john f kennedy'nin eski eşi jackie kennedy ile evlenmesiydi. onassis, böylece amerikalıların milli geliniyle evlenerek bu ülkeden intikamını alıyordu. oğlu alexandre'ın helikopter kazası sonucu ölmesi sonrası büyük bir bunalıma giren aristotle onassis, yemeden içmeden kesilerek 1975'te karaciğer yetmezliğinden öldü. onsuzluğa dayanamayan maria callas da 1977'de ölmüştür. onassis'in 3 milyar dolarlık serveti torunu athina'ya kalmıştır. onassis başarısını şu sözlerle açıklamıştır; "başkalarının bilmediği bir şeyleri bilmek"... hayatına girmiş tüm kadınlarda büyük izler bırakmış bu hırslı yaşlı kurt, ayrıca "kadınlar olmasaydı dünyanın tüm zenginliklerine bile el koysanız hiçbir işe yaramazdı" gibi bir söz söylemiştir.

    kaynak: sabah gazetesi 16 temmuz 2006 tarihinde pazar sabah ekinde erdal şafak'ın "denizden geldi, denize döndü" isimli yazısı.
  • kendisinin turkiye'den ve turklerden hic hazzetmedigi bilinir, kurtulus savasi sirasinda izmir'den kacmistir. son derece cirkin, kaba ve maco bir adam olmasina ragmen butun kadinlarin kendisine hasta oldugu da rivayet edilir; tabi bunun ne kadari kara kasi kara gozu hurmetinedir, ne kadari parasi icindir onu bilemem. oldukten sonra tabutu ege denizi'ne birakilmistir. jackie onassis denen anlamsiz hatun icin terk ettigi ve terk edildikten sonra her seyden elini etegini cekip uzgun suzgun bir sekilde inzivaya cekilen muhtesem kadin maria callas, onassis'in olumunun uzuntusune dayanamamis, ondan kisa bir sure sonra olmustur.
  • yunanli unlu opera sanatcisi maria callas'in cilginlar gibi asik oldugu, ama hicbir zaman evlenemedigi, maria callas'la dost olan, maria'yi zaman zaman bastan cikaran, zaman zaman hic sallamayan, jacki kennedy tipiyle samimiyet kuran, yatina davet eden, maria'nin gozu onunda jacki'ye kur yapan, ve en sonunda da jacky tipiyle evlenen, ve boylece maria'nin fransa'da intihar etmesine neden olan adam.
  • biyografisinin en başlarında, izmir'den kaçarken, türk ordusundan "mustafa kemal'in gerillaları" diye bahsetmiştir.

    doğrudur da bir anlamda. o sıralar her ne kadar atatürk düzenli bir ordu kurmuş olsa da, iktidara baş kaldıran bir gerilla lideridir, bilhassa onassis'in gözünde...

    (bkz: kuyruk acısı)

    ayrıca, maria callas gibi bir karizma dururken, ne diye jacqueline kennedy kaşarına meyletmiştir, anlayabilmiş değilim. para bok olunca, oluyor demek ki böyle şeyler...
  • "nuh peygamber, gemicilik işinde başarılı oldu. tabi olur, monopoliydi" demiştir.
hesabın var mı? giriş yap