• bir arkadaş şöyle güzel bir yazı göndermiş. allah ilmini marifetini artırsın arkadaşımızın...

    "ârif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır." (abdülkadir geylani)

    size bu sözün anlamını sormaya gelmiştim, fakat azıcık çözümler gibi oldum kendi içimde. paylaşmak ve görüşünüzü almak isterim.

    ehl-i dünya, dünyaya yabancı değildir.

    dünyayı (madde, düşük şuur seviyesi) doğrudan ister. mal, mülk, cinsellik, yiyecek içecek... isteği budur.

    mü'min dünyada yabancıdır.

    mü'min dünyayı dünya olarak değil, ahiretin tarlası olarak ister. ahiret (ruh, orta şuur seviyesi) odaklıdır. malı infak etmek için, nimeti şükretmek için, makamı müslümanlara hizmet için ister ve nasibine razı olur.

    ârif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır.

    arif dünyayı da, ahireti de marifete, yani allah bilgisine çevirir. (allah bilgisi, yüksek şuur seviyesi). dünyada karşılaştığı her şeyin allah'ın bir esmasının tecellisi olduğunu bilir. cennetin, cehennemin dahi allah'ın isimlerinin tecellisi olduğunu bilir.

    cenneti, allah cenneti övdüğü için ister. cehennemden, allah oradan sakındırdığı için sakınır.

    ehl-i dünya toprağa bakakalır.
    mü'min toprağa çiçek eker.
    arif hem toprağa çiçek eker, hem de o çiçekten bal yapar.

    en doğrusunu allah bilir.
  • (bkz: leb)*.
  • hic bi zaman tarife gerek duymayan cok yuce insan
  • akil yoluyla varilamayacak bilgilere kerameti, basireti ve feraseti sayesinde varabilen irfan sahibi kisi. ingilizcedeki wise kelimesi biraz boyle birseydir.
  • bu ismin bir diğer anlamı da arafat'ta olandır.
  • pir sultan'ın latince bilenidir.
  • bilgin oldugunun ayirdinda olmayan bilgin.
  • fuzûlî'nin pek güzel gazellerinden birine göre hikmet-i dünyâ vü mâ-fîha bilen değildir; ona göre arif odur ki, bilmeye dünyâ vü mâ-fîha nedir.

    (bkz: öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir)
  • anı seyreyler.
  • o vakit bu da fuzuli'den gelsin:

    hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif degül
    arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür
hesabın var mı? giriş yap