• tek sebebi abazanliktir..
    toplumlarin basinda ki diktatörler.. halklarina isterlerse dunyalari versin ama sikis/sokus islerini kendileri yapsin.. cocuklari haremler kursun. alemlere aksin..
    halk;
    abazan kalsin..
    olmaz kardesim.. eli sikinde gezen hicbir halk bunu kabul etmez.. o saraylari basina yikar..
    bak kuba'ya..
    kuzey kore'ye..
    eski soviyet rejmini bile liderlerin kendisi bitirdi..
    halk meskul.. kedi gibi sikismekten.. devrim falan dusunmuyor..
    ne yapmak lazim?
    diktatorsen.. serbest birakacaksin cinselligi.. halk tepismekten demokrasi, insan haklari falan dusunmez bile..
    kuba nasil mucadele ediyor saniyorsunuz.. emperyalist gucler ile.. adamlar mala vurmaktan kafayi kaldiramiyor.. pammuk gibi hepsi.. yimisacik...

    birgun diktatör falan olursan ilk isim heykellerimi diktirmek, posterlerimi yaptirmaktan cok halkimin sinirsiz cinsel ozgurlugunu saglamak olacaktir..
    kaddafi'yi linc ettiler.. adamlarin gözu dönmus amsizliktan..
  • yarım asırlık* arap diktatörlüklerinin hepsinin aynı anda ve organize şekilde yıkılışlarını halkın birden ve aynı zamanda aydınlanma yaşayıp, facebook ve twitter üzerinden organize olması sayesinde olduğuna inanacak kadar iyi niyetli insanların tüketmesi için üretilmiş romantik tabir. her şey çok bulanık ama otokrasinin yerini teokrasiye bırakmakta olduğu bir değişim olma ihtimali yüksek. beterin beteri var. o açıdan illa bahara benzetilecekse sonbahar desek? ya da siyasi meşazlı bir cümleyle noktalayayım: büyük ortadoğu baharı
  • yaklaşık son 8 aydır haber kanallarını, tartışma programlarını, gazeteleri, yazılı ve sosyal medyayı işgal eden bir konu var. kuzey afrika’daki ülkelerde ortaya çıkan ayaklanmalar ve bu halk hareketleriyle devrilen liderler, diktatörler..

    tunus’ta sidi bou said kasabasında bir seyyar satıcının işsizlik ve hayat pahalılığını protesto etmek için kendini ateşe vermesiyle başlayan ve komşu arap ülkelerine yayılan bu ayaklanmalar daha sonra yabancı basında arab spring (arap baharı) olarak lanse edilmeye başladı. geçtiğimiz son baharda tunus’ta başlayan olayların büyümesi zeynel abidin bin ali’nin devrilmesiyle sonuçlandı. bununla yetinmeyen bu ayaklanma kasırgası komşu ülkelere yayılarak mısır’da husnu mubarek ve en son da libya’da muammer kaddafi’yi devirdi. bu kasırga şimdilerde suriye devlet başkanı besar esad’ı sallamaya başladı. besar esad bunun karşısında durabilmek için kendi halkına karşı katı askeri önlemler almak zorunda kaldı. neydi bütün bu olanlar? arap halkları gerçekten bilinçlenmeye başlamış, yıllardır hüküm süren baskıcı diktatörlerine karşı özgürlük mücadelesi mi veriyordu? yıllardır arapların rüyalarını süsleyen birleşik bir arap ülkesi hayali gerçek mi oluyordu?

    aslında ilk zamanlar orta doğu’yu takip eden çoğu kimse bile bu ayaklanmaların gerçek bir halk ayaklanması olabileceği konusunda ciddi fikirlere sahipti. fakat geçen süreçte yaşananlar ve ortaya çıkan bazı ipuçları, aylardır diktatörleri deviren ayaklanmaların batı destekli olduğu konusunu su yüzüne çıkarmaya başladı. kaddafi’ye yönelik düzenlenen nato harekatı, hemen ardından suriye’de besar esad yönetimine karşı abd’nin ve nato’nun takındığı tutum en baştan beri olayları takip eden ama kafasında soru işaretleri olan çevrelerin de düşüncelerinin berraklaşmasına sebep oldu.

    yabancı basında sürekli parlatılıp dünyanın önüne konan batı güdümlü “arap baharı”, batı basınında yazılıp çizildiği üzere arap halklarının gerçek anlamda özgürleşmesi, demokrasiye kavuşması olarak nitelendirilemez. bugün kendi halklarını kullanarak devirmeye çalıştıkları arap diktatörleriyle yıllarca içli dışlı olan batı, bugün artık kuzey afrika’daki petrolü, güdümündeki diktatörlerle de olsa paylaşmak istemiyor. bunun için de diktatörlerin yıkılması, rejimlerin değişmesi, batı’yla uyumlu bir islamcı yapının devletlere hakim olması gerekmekte.

    olaylar kendi lehlerinde geliştiği zaman gazetelerinde manşet manşet övgüler yağdıran, parlatan iki yüzlü batı basınının, onca olan biteni arap baharı şeklinde sunması şaşırılacak şey değildir. zira bu batı basını abd’nin ve nato’nun irak’a demokrasi getireceğini de ciddi ciddi yazmıştı. irak’a gelen şey kanlı mezhep mücadeleleri, savaşları oldu. irak’ın yerel halkı zulüm içindeyken, batı’nın petrol şirketleri yüksek kârlar açıklıyorlardı.

    bütün bu ülkeler aylardır karışıkken ve bu ayaklanmalar ”arapların özgürleşmesi” biçiminde ciddi ciddi yazılıp çizilirken kısacası araplara ithaf edilirken; yıllardır halkını eze eze yöneten, her türlü barbarlığı yapan suudi arabistan’da hayat bilindiği gibi akmaya devam ediyor. bundan da öte batı basını, kuzey afrika’daki liderlere diktatör diyor ama suudi kralından ya da suudi ailesinden bahsemiyor. araplara mal edilmiş halk hareketlerinin, adında “arap” adı geçen suudi arabistan’a sıçramaması bize neyi ifade eder? demek ki suudi arabistan yönetimi batı’nın tamamiyle kuklası olmuştur. suudi petrolleriyle ilgili batı’nın herhangi bir endişesi yoktur. dolayısıyla oradaki sisteme karşı karışıklık ya da isyan çıkarmaya gerek yoktur. bu bakımdan “arap” baharı, suudi “arab”istan’a uğramayacaktır!
  • ne hikmetse monarşiyle yönetilen suudi arabistan'a uğramayan batı oyuncağı...

    neden ki!?
  • üzerinize birşey almadan çıkmayın dışarı bu bahara kanıp. zira rüzgar batıdan esiyor, üşütürsünüz mazallah.
  • tunus ve mısır'da sol ve demokratlar öncülüğünde başlayan halk ayaklanmaları diktatör rejimleri devirdi ancak ayaklanmalarda etkili rol oynamayan islamcılar bu unsurları her iki ülkede de tasfiye etmeye başlamışlar. bu sebeple de sokaklarda artık onları görüyoruz..

    iran devrimi bahar mıydı kış mıydı bilinmez ama bu devrimlerin, iran devrimiyle gittikçe benzeşen yönleri oluşmaya başladı. arap baharı yerine neye bırakır bilemiyorum ama sanırm kışa dönmek üzere..
  • yalancı bahar. devrimlerin yada özgürlüklerin baharı değil, ölümlerin baharı.. batının bir sürü bahane ile geçiştirdiği, bekle gör politikaları ile binlerce insanın öldüğü ve öldürüleceği süreç.. libya'da yapılanların suriye'de yapılmak istenmesi bu sürecin çoktan kışa döndüğünün kanıtıdır.
  • avrupa finansmanındaki tekbir getiren kalabalıkça ilk çağdakilerle aynı bir linçle, ülkesini terk etmeyen bir diktatörün öldürülmesi gün itibariyle..

    "islam'ın gür sesi" bir liderin israil'i paylaması ve nihayet israil'in "terörist" ilan ettiği bir kısım filistinli "dervrimci"ye resepsiyon verileceği gün ırak hududunda 24 türk askerinin katledilmesi dün itibariyle..

    iran'a doğru füze kalkanı konuşlandırılması, suriye'ye demokrasi nutukları çeken türk yetkililer.. öfkeyle devinen, stratejileri/"devrim sonrası planları" muamma silahlı araplar.. kanlı dolarlar.. müzakere edilen anlaşmalar, dumanı tüten harap kuzey afrika kentlerinde sırtlan gibi kaynaşıp el oğuşturan "dünya politikacıları", petrol tekeli temsilcileri.. coşkulu yobazlar, sevinçli liberaller..
  • amerika'dan dogru gelen sicak hava kutlesiyle cicekleri "kan" kirmizi acan bahardir.

    ya da ay itibariyle yapraklari "kizila" boyayan bahar...

    (bkz: muammer kaddafi'nin ölümü)
hesabın var mı? giriş yap