• ''insan tanrılarla beraber yaşamak istiyorsa felsefe, insanlarla beraber yaşamak istiyorsa söz sanatı öğrenmeli''
  • atina'da doğan, gorgias ve sokrates'den ders alan antisthenes, tanagra savaşında (m.ö. 426) çarpışmıştır. sokrates'in ölümünden sonra kendi okulunun başına geçip kinik felsefenin kurucusu oldu. sokrates'in en çok kanaatkârlık öğretisinden etkilenmiştir. özellikle uygulama yönü ağır basan bir ahlak anlayışını benimseyerek, gerçek erdemin kişinin kendine egemen olmasına, tutkularından ve öbür insanlara bağımlılıktan kurtulmasına dayandığını savunmuştur.

    kinikler gerçek mutluluğun maddi olanaklar, politik güç ya da sağlıklılık gibi dış özelliklerden oluşmadığını vurgularlar. onlara göre gerçek mutluluk bu tip rastlantısal ve geçici şeylere bağımlılıktan kurtulmakla edinilir. mutluluk tam da bunlara dayanmadığı için herkes tarafından elde edilebilir. bir kez ele geçirilince de elden gitmez. kinikler insanın sağlıklı olmaya kafa yormalarının gerekmediğini söylüyorlardı. acı ve ölümü de dert etmeye gerek yoktu. aynı şekilde başkalarının acılarıyla da ilgilenmiyorlardı.
  • bilindigi gibi halk tabakası ilk defa eski yunan ve roma’da bugünküne benzer bazı demokratik haklar elde etmi$ti.. halk,
    politik etkinliklere katılır, dü$üncelerini açıklayabilirdi.. bu sırada birçok halk hatibi türemisti.. bunların en büyüklerinden biridir antisthenes.. (m.ö. 444 - 365) bir gün atinalılara söyle seslenmi$:
    — ey atinalılar, hiç vakit kaybetmeden bütün e$eklerin at oldugunu ilan edelim...
    kalabalık biraz hayret, biraz merakla sormu$:
    — ne yararı olacak bunun?
    — hiç degilse e$ekler tarafından idare edilmek utancından kurtulmu$ oluruz.
  • "aphrodite karşıma çıksa, onu kendi ellerimle boğarım" sözünün sahibi ileri görüşlü şahıs. (bkz: banu alkan)
  • diogenes laertius'a göre "haz duymak yerine delirmeyi tercih ederim" şeklinde bir cümle kurmuş olup öğretmeni sokrates'in "mutluluk erdemden geçer" felsefî kuramını bir üst seviyeye taşımayı kendine görev edinmiş antik yunan dönem düşünürü.

    bilhassa şehvet kaynaklı ve sahte olarak adlandırdığı hazdan hiç hazzetmeyen* antisthenes'e göre erdem bilgeliktir ve bilge davranışlar sergileyerek yaşayan kişi, hazzın insanı köleleştirici etkisine karşı koyabilmektedir. siyasî gücü ele geçirmek için harcanan emeği ve siyasî gücün kendisini de insanın zihnini köleleştirici birer unsur olarak gören antisthenes, münzevî bir yaşam tarzının da yaşamın tüm zararlarını kişiye getirecek olan hazdan uzak durmanın en mantıklı yolu olduğuna inanmıştır. bu duruşu sebebiyle kendisine kinikizm* fikir akımının kurucusu gözüyle bakılır olagelinmişse de kendisinden elli sene sonra kendisinin öğretilerine eserlerinde yer veren aristoteles, kendisinin takipçilerinden kinikler ya da benzer bir isimle söz etmek yerine kendilerine doğrudan "antisthenes'in takipçileri" olarak hitap etmeyi uygun bulmuştur.

    sokrates'ten erdem, gorgias'tan da münzevîlik hususlarında tartışmasız bir biçimde etkilendiği meydanda olan antisthenes'in bu fikrî gelişiminde yaşadığı dönem boyunca yunanistan'a askerî birer güç olan sparta ve thebai'nin hakim olmuş olması ne derece etki etmiştir, bunu bilemeyiz. erdem, bilgelik ve hazzın tüm kaynaklarından soyutlanmayı kendisine esas alan bir düşünürün bilhassa askerî zaferleri her türlü kazancın önüne koyan ve fethettikleri kentlerin sakinlerini köleleştirmeyi ekonomisinin en büyük etmeni olarak gören sparta'ya pek de sıcak bakmayacağını tahmin etmek zor değil. gerçi devlet ya da benzeri idarî yapılar ile hiçbir ilişkisi ya da bağlantısı olmamasını umarak kendisine münzevî bir yaşamı seçen antisthenes'in dönemin diğer kayda değer güçleri olan atina, makedon krallığı ve persler'den de pek hoşlanmayacağını düşünmekte bir beis görmemekteyim.
  • antisthenes atinalılara meclis kararıyla eşekleri at yapmalarını önerdi. onlar bu öneriyi saçma bulunca şöyle dedi: "ama aranızda (askerlikten) hiçbir şey anlamadığı hâlde oylamayla komutan olan var."

    kinikler bilimleri de reddediyor. antisthenes, "aklı başında bir kimse okumayı öğrenmemeli, ki böylece gereksiz şeylerle kafası karışmasın." diyor.

    (bkz: diogenes laertios)
    (bkz: georg luck)
    (bkz: köpeklerin bilgeliği)
  • "kendisiyle zaman zaman "geç öğrenen ihtiyar" diye alay eden platon'la kavgasının temelinde, felsefe anlayışının temel ilkesi olarak metafizik spekülasyonun boşluğu ve yararsızlığı düşüncesi bulunur. plation'a sadece, sokrates'in yeryüzüne indirdiği felsefeyi yeniden gökyüzüne çıkarmak suretiyle hocasının ruhuna ihanet ettiğine inandığı için değil, fakat mantıksal ve metafizik nedenlerle benimsediği nominalizm dolayısıyla karşı çıkmıştı. o, gerçekten var olanın yalnızca, beş duyu yoluyla algılanan bireysel varlıklar olduğunu söylerken, doğallıkla platon'un sokratik tanımlardan hareketle geliştirdiği idealar kuramına, "bir atı, şu atı görüyor, fakat atlığı ya da atın kendisini göremiyorum" diye muhalefet etmekte idi."

    "felsefe telakkisi açısından, onun felsefeden sadece pratik felsefeyi, yani düzgün ve iyi yönetilen toplumda, insanların nasıl mutlu olacakları konusunu ana problemi yapan bir etiko-politik felsefeyi anladığı söylenebilir. başka bir deyişle o da tıpkı sokrates gibi, felsefeyi, theoriayı veya teorik felsefeyi hemen hemen tamamen bir kenara bırakarak, pratik felsefeye eşitlemiştir."

    kaynak : (sokrates / kinik okul maddesi/ a. cevizci)
  • antisthenes’in yaşadığı zaman ile bizim yaşıyor olduğumuz zaman dahilinde değişmeyen ve devamlı süregelen kapital düzenin esiri olan topluluğa bu esareti işaret edebilmek adına düşüncelerini yoğunlaştırarak, insanların kendi değer yargılarının boyunduruğu altına girmelerini eleştirme yolunu seçmiş ve bunun insanın özgülüğünü kısıtlayıcı olduğunu söylemiştir.

    şahsen bu fikri zaman, zaman benimsediğimi söyleyebilirim, toplumsal ahlaki kuralların herkesi bağlaması gerektiğini düşünen insan yığınlarının bu düşünceden alınan destek ile toplumsal şartlanmalara gidebileceğini ve tabu dahi olabilecek kurallar bütünleri inşa edebilecekleri aşikardır.

    bu sebepten dolayı, insanın kendisini tamamen bağımsız hissedebilmesi için, içinde bulunduğu devinimi görebilmesi ve düzenin, kuralın, toplumsal şartlanmaların sabit değil her zaman gelişime açık halde olması gerektiğini düşünerek bütün bir toplumu karşısına almayı göze alabilme cesaretine sahip olmanın kabul edilmesi gereken bir olgu olduğudur.

    bağımsızlığın tam olarak an ile bütünleşmek olduğunun kavranması insanın kendi benliğinin kendisine yetebileceği yetisini kavrayabilmesi ve madde esaretinin kendi düşündüklerinin yığılmasından ibaret olduğunu fark etmesi özgürlüğü atılan bir adımdır sadece.

    özgürlük yoktur.

    tam özgürlük için her şeyden vazgeçebilmenin bir erdem olduğu aşikardır.

    bu bağlamda olan ve sahip olunan ‘‘her şey’’ eleştirilmelidir, ve bu eleştiri süreklilik kazanabilmelidir.

    antisthenes ile v for vendetta adlı film karektirini çok ilişkilenriyorum ve düşüyorum.

    "bu maskenin altındaki et ve kemiklerden oluşan yüz, benim benliğime ait değil."

    v bu sözü ile insanın esiri olduklarının farkına varabilmesine atıfta bulunarak kendisinin öz benliğinin bile özgür ve bağımsız olmadığını dile getirir.

    "bu maskenin altında etten fazlası var. bu maskenin altında bir fikir var, ve fikirler kurşungeçirmezdir!"

    burada ise yukarıdaki sözün açılımını yapar. benim bir benliğim dahi yok ben arzuladığım tam bağımsız özgürlüğü özlemekten ibaretim. ve bu istek "varoluş’’ un olduğu yerde özgürlüğe duyulan idea’nın yok olmayacağı anlamına gelir.
  • "sana karşı çıkan birini sende ona karşı çıkarak değil, onu aydınlatarak susturabilirsin. bir deliyi, kendin de delirerek iyileştiremezsin" demiştir zamanında.

    söylediklerinden çok hem sokrates hem platon hem de diyojen'le girdiği diyaloglarla tanınmıştır. sokrates yüzüne karşı ona en uygun mesleğin pezevenklik olduğunu söylemiştir. bildiğimiz tarzda bir pezenklik değildir bu. o da platon'a para karşılığı erkeklerle ilişkiye girdiği için sathon (erkek cinsel organı) demiştir.

    bunların dışında kendi döneminin en aydınlık en bilge kişilerinden biridir. fakat sokrates ve platon'un gölgesinde kalmıştır.
  • sokrates’in öğrencisi atinalı antisthenes (i.ö. 444-365), bir hayli yaşlandığı zamanlar bütün dünya zevklerine ve özentili felsefelere sırt çevirmiş, soylular arasında zevkli bir ömür sürerek yaşlandığı hâlde birdenbire doğaya dönmüş, doğaya uygun yaşamayı yeğlemiştir; köleler gibi giyinmiş ve "zevk almaktansa ölmeyi yeğlerim" anlayışıyla bir felsefi sistem geliştirmiştir. bu felsefi sisteme de (bkz: kinizm) ya da (bkz: sinizm) denmiştir.
    gerçekleştirmek istediği, bir çeşit çilecilik ile insanın tam bağımsızlığını kazanabileceği ve böylelikle mutluluğa kavuşabileceği düşüncesini okullaştırmaktı.
    anthisthenes mutluluğa ancak erdemle ulaşılacağını ve bu erdemin de dünyevi hazları yadsımakla mümkün olabileceğini (mülkiyet, aile, din v.b. değer ve yargıları reddederek) savunmuştur.
    kinizme ün kazandıran, dolayısıyla kinizmin yayılmasını sağlayan filozof ise diogenes’dir. diogenes bu öğretiyi eyleme dönüştürmüştür ve gerçek erdeme ancak bu şekilde ulaşılacağını iddia etmiştir.
    kyon** kelimesinden türediği söylenen kinizm, antisthenes’le diogenes‘in oluşturdukları sokratesçi öğreti olarak bilinmektedir. kinik filozoflar, bütün yaklaşımlarına uygun bir kişilik örneği olarak sokrates’i işaret ederler.
hesabın var mı? giriş yap