• yunan filozofu ve sofisti. leontinoi'da (sicilya) doğan gorgias m.ö. 424'de syrakusai'lilere karşı yardım istemek için elçilik göreviyle atina'ya gitti. belagatıyla atinalıları hayran bıraktı. orada hitabet dersleri verdi, attikalı hatipleri, hatta thukydides'i bile büyük ölçüde etkiledi. çok zengin oldu, gösterişli bir hayat sürmeye başladı. çeşitli eserler yazdı, bu arada her şeyin bir görüntüden ibaret olduğunu ileri süren peri phisoes e per tu me ontos (tabiat ve yokluk üzerine) adlı eserini yayınladı. gorgias bilginin imkansızlığını ileri sürmüştür. gorgias'ın görüşleri şu üç yargıda özetlenebilir:

    1.) hiç bir şey yoktur.
    2.) olsa bile bunu bilemezdik.
    3.) bilseydik de başkalarına bildiremezdik. gorgias doğru bilginin imkansızlığını açık seçik ileri sürmekte ve bu sözleriyle de felsefede septisizm denilen öğretinin başlamasına düşünsel ortam hazırlamıştır. platon retoriğin özünü ve değerini araştırdığı gorgias diyalogunda onun retorikçi yanını över. gorgias şiire rakip olabilecek etkili bir düzyazı geliştirmeye çalışmış ve bu amaçla üslup çalışmalarını retoriğin önemli bir bölümü haline getirmiştir.
  • "hiçbir şey yoktur, varsa bile kavranılamaz, kavranılır olsa da öteki insanlara bildirilemez ve anlatılamaz" diyen sofist filozof.
  • platon'un diyaloglarından biri de gorgias ve soylev sanatı uzerinedir. diyalog, sokrates ve donemin unlu sofistlerinden gorgias'ın bir dost meclisinde retorik uzerine hararetli tartismalarindan ibarettir.
    sokrates retorigi yerden yere vururken o dönem parayla retorik dersi veren gorgias lafı yer oturur. sonra polos girer devreye, kendisi genc ya bir havalarda, koca sokrates’e kafa tutar, sonra bakar başedemiyor iyi peki öyle olsun der geçer köşesine. ama durun daha bitmedi, bölüm sonu canavarı kallikles vardır sırada. artık işler kızışmış, sohbet hararetlenmiştir. ama sonunda sokrates bir yolunu bulup kundeye getirir bizim asabi kallikles’i. ozetle socrates; “siz retorlar anca nabza göre şerbet verirsiniz, sizi dinleyenlerin zaten hoşuna gidecek şeyler eveler gevelersiniz ama gerçekten onlar için neyin yararlı olduğunu söylemezsiniz. adalet, doğruluk, erdem gibi şeyleri doğru düzgün bilmiyorsunuz sizi dinleyenler için neyin iyi olduğunu nerden bileceksiniz. haram zıkkım olsun aldıgınız paralar.yıkılın karsımdan” diyor. yaaa böyle iste..

    peki socrates nasıl basarır bu uc yagiz feylozofu alt etmeyi. yine retorik diyorum ben buna. insanların uzlaşmasını mumkun kılan şeyin diyalog oldugunu soyleyen socrates uzlasmayi ise yontemli ikna ile saglar. ustaca yonelttigi sorularla gercegi karsindakine buldurtur. sokratik diyaloglar deniliyor bu yöntemli konusmaya. bana sorarsaniz beyin amciklamasi da denilebilir pekala.
    simdi biraz da kafa karıstıralım..gorgias diyalogunda retorik icin ileri geri konusan socrates aslında sofist olarak bilinir feylozof dünyasında. gerçi tartışmalı konudur ama referandum yapılsa kesin sofist cikar. simdi bilindigi uzere bu gorgias diyalogunu platon kaleme almistir. zaten cogu yerde socrates mi konusur yoksa platon mu bilinmez, karisir. yani platon adam gibi cikip diyalogda kendi adini kullansa, sokrates’i de bulaştırmasa kafalar bu kadar karismazdi. ve tabii ki: “sokrates hiç kitap yazmadı ki”
  • 3 basamakta felsefeyi kestirip atabilen kişidir, fakat görüşleri beyin jimnastiği için çok kullanışlıdır. kendisinin hiçbir şeyin bilinemeyeceğini nereden bildiği, biliyorsa dahi bunu nasıl aktardığı sorusu antitez olarak lisedeki felsefe öğretmenim tarafımdan "seni yendim gorgias!" yüz ifadesiyle bizlere aktarılmış idi. yine de toy bir genç idim, antik yunan filozoflarını lise hocamdan daha saygıdeğer bulduğum için bir dönem sofist yaşam sürdüm. güzel şey sofizm aslında, tertemiz, mis gibi. homo mensura arkadaşım!
  • devlet ve yasaları araç, insanı ise amaç olarak ele almıştır. ayrıca bu adama göre, toplumsal irade değiştikçe adalet anlayışı da değişecektir.
  • suslu laflara meftun atinalilar'i o denli etkilemis ki onun gibi belagatla konusanlar icin isminden bir kelime turettirmis: gorgiazein.
  • septik filozof.
  • 1- hiçbir şey yoktur.
    2- varsa bile insan için kavranılamaz
    3- kavranılsa bile dile getirilemez.
    ayrıca bilginin yokluğunu da söyleyen adam. benim anlamadığım nokta bilginin olmadığı bilgi yığınıyla nasıl iddaa edilebilir? eğer bilgi gerçekten yoksa tecrübe de yoktur ve bu sözler söylenemez ve doğru olamaz.
    eğer haklıysa bilgi gerçekten vardır...
  • platon'un, ülkemizde iş-kültür yayınları tarafından yayımlanan, hasan ali yücel klasikleri dizisinden bir kitabının adı. (öyle bi' söyledim ki, sanki platon, sözleşme imzalamış yayıneviyle, te allaaam) kitap, sokrates'in sofistçi gorgias ve çömezleriyle yaptığı ateşli tartışmanın diyalogu şeklinde uzunca bir metindir.

    aslında kitabın adı her ne kadar gorgias ise de, tartışmada gorgias ilk başlarda - diyalogların yalnızca yüzde 20'lik kısmında - o da felsefesini çok fazla açıklayamadan yer bulur. sanırım kitapta da bahsedildiği gibi, tartışma öncesindeki kalabalık önünde çektiği söylevi yüzünden yorulmuştur.

    gorgias ve tayfasının mekanına gelen sokrates acayip derecede sindirici bir biçimde, peşi sıra sorular sıralayarak sofistleri köşeye sıkıştırır. çömezi platon da o sırada notlar almaktadır. gorgias'ın çömezlerinden özellikle kallikles sokrates'e çok sinirlenir ve neredeyse ona bir yumruk atacağı sanrısına kapılırsınız. bir ara sokrates'e sana cevap vermeyeceğim, ne bok yersen ye, der. sokrates öylesine inatçıdır ki, kendi sorularına kendisi cevap vererek hayli uzun konuşmalar da yapar.

    tartışma da dikkat çeken en önemli hususlardan ilki, sokrates'in gorgias'ı anlayıp dinlemeden laf ebesiyle sindirmesidir. gorgias sırf sokrates'in tatlı diline kanıp pek düşünmeden birkaç soru cevaplar ve kendi kendine köşeye sıkışır. ama bu köşeye sıkışma felsefesinin özüne dair değildir. çünkü açamamıştır derdini ortaya. gorgias felsefesini kısaca hatırlayalım;

    i.) bilinecek bir şey yoktur,
    ii.) bir şey varsa bile bilinemez,
    iii.) bilinse bile başkalarına bildirilemez.

    çoğu modern filozof dahi burada anlatılmak istenen hakkında çelişkili yorumlar yapmakta ve bu tartışamalar sürmektedir. hiççilik ekseninde epey kitap okumuş biri olarak naçizane şunu söyleyebilirim ki, gorgias'ın felsefesi, şüpheciliğin doruk noktasıdır ve kavranması ilk etapta kolay değildir. söylemek istediği max stirner'in biricik felsefesine temel oluşturuyor diyebiliriz. gorgias gerçek bilginin mümkün olmadığını söylerken, insanlar arasındaki iletişimin bir çeşit ilüzyon olduğunu öne sürmek istemektedir. o yüzden insanlar alabildiğince iyi bir retorik (hatip) olmaya çalışmalıdır. oysa sokrates bu noktada hatipleri, insanları kandıran dalkavuklar olarak nitelendirip, sazanlama gorgias'a saldırmıştır. gorgias bunlara hiç cevap vermez bu kitapta. sokrates kendisini iyilik timsali gibi göstermektedir. gorgias sokrates'e karşı bir savunma yapmayı denememiştir. - retorik çerçevesinde - meydanı boş bulan sokrates ağır laflar söyler.

    kitapta dikkati çeken en önemli hususlardan ikincisi, çömez kallikles'in sokrates'e boş beleş işlerle uğraşıyorsun amk saldırısıdır. o sırada şöyle der kallikles; "ne saçmalıyorsun sokrat, felsefe genç işidir, gençken pek işe yarar ama yaşlanınca hala bu ıvır zıvırla uğraşmak insanı hayatın zevklerinden uzaklaştırır. sürekli doğruyu ve iyi olanı aramakla, insanlarla arana mesafe koyuyorsun, gerçek güzellikleri tadamıyacaksın, siktir et bu işleri" der. sokrates konuşması boyunca bu lafı yer ve kesinlikle asla cevap veremez. bir nevi göt olur. bu gerçekten sokrates'in canını acıtmış olmalıdır. çünkü bu hususa hiç cevap vermese de konuşmasında, bu lafı duyduktan sonra kallikles'e "seni dostum sanmıştım ama yanılmışım" filan der. kallikles güler bunlara. sokrates, "gülmesene pezevenk" der ve iyice sinirlernir.

    kitapta dikkati çeken üçüncü ve en önemli husus ise trajiktir. çünkü kallikles sokrates'e der ki, "sofistlerle dalga geçiyorsun ama yarın bir gün doğruları söylemekle yargının önünde kendini savunamazsın, güzel söz sanatıyla onu çok iyi aktarabilmen gerek," der. sokrates ise, "bir gün sırf siz sofistler gibi yarrak kürek amaçsız konuşup idamdan kurtulacağıma ölüm cezasını seve seve kabul ederim", der ve gerçekten ironiktir ki, sokrates i.ö. 399'da tanrı'lar karşısında gençleri yanılttığı iddiasıyla suçlanır ve idam edilir ve yaptığı dandik savunma onu kurtaramamıştır.

    bu kitapta sokrates'i oldukça yakından tanırız. adamı bunaltan soruları vardır sokrates'in. gorgias'ın çömezleri onun bu durumunu kaçırmazlar gözden. insanın açığını yakalayana kadar iyi niyetini suistimal ediyorsun piç derler kendisine. sokrates'in tarzı şuna benzer. bir şeyin, her ne olursa olsun, bir diğer şeyden daha iyi, erdemli, kötü filan olduğunu söylemeyedur; hemen bunun üstüne gidip kendince bir takım sorularla olayı tersten yakalamaya çalışır ve rakibini kıskıvrak da yakalar. bunda üstattır. bu adam yeterli argümanla (mantıksal çıkarım yapabilmesine yeten) ve savunmayla her şeyin savunulabileceğini göstermiştir. troll gibidir adeta. birine karşı ensesti savunup, başka birine bunun karşıtı biçimde inandırıcı söylev çekebilir. bunaltıcı derecede soru sorduğu için anlattığı şey takip edilememekte ve değerlendirilememektedir. boş anını yakalamayıversin yani.
hesabın var mı? giriş yap