• moda çevrelerinde sahip olduğu devasa gücü nasıl elde ettiğine dair wikipedia'da çok çarpıcı bir cümle var: "at the age of 15, she began dating well-connected older men."

    "15 yaşında, iyi bağlantılara sahip daha yaşlı adamlarla çıkmaya başladı."
  • ne denilirse densin, hayvan gibi herkesin itaat etmek zorunda kaldigi bir guc kadinidir. sirf onun gelmesini bekledikleri icin gec showunu acanlar mi dersiniz, sirf dergisinde yeralsin diye erkenden koleksyonunu sunanlar mi dersiniz, moda dunyasi bu kadinin fasizimine hala bir dur diyememistir, ve bunu delice kullanir bu kadin. bir suru insan kendisine karsi cikmaya calismis ama bu devlet gibi kadinin karsisinda hic bir sey yapamamistirlar cunku bu kadin cidden devlet gibidir.
  • vogue çalışanlarına bir yazı göndermiş, demiş ki

    “i want to say plainly that i know vogue has not found enough ways to elevate and give space to black editors, writers, photographers, designers and other creators. we have made mistakes too, publishing images or stories that have been hurtful or intolerant. i take full responsibility for those mistakes.”

    "açıkça söylemek isterim ki vogue'un siyahi editörler, yazarlar, fotoğrafçılar, tasarımcılar ve diğer yaratıcılara terfi sunma ve onlara alan açmada yeterli yöntemler uygulamadığını biliyorum. biz de hatalar yaptık, incitici ve anlayışsız fotoğraflar yayınlamaktayız. bu yanlışlar için tüm sorumluluğu üstleniyorum."

    annacım, maalesef bandwagon'a binmekte çok geç kaldın.
    insanların renginden önce kilosuyla bile sorunun vardı minnoşum: people kayıtları duruyor, oprah winfrey'e vogue'da yer alabilmesi için 10 kg vermesi gerektiğini söylemiştin.

    vogue'un "bu" halde olmasının tek sebebi sen olduğun için tüm sorumluluğu elbette ki sen alacaksın beybisi.
    ve tarih seni hiç de öyle "ilham verici" olarak hatırlamayacak. aksine modanın tiranı olarak hatırlanacak ve çok değil yakın bir geçmişte tüm pisliklerin ortaya çıkacak.
    (belki ellen gibi, yaşarken de görebilirsin o günleri.)

    (muhtemelen edward enninful'a "beni destekleyici açıklamalar yap, çabuk!" diye baskı yapmakla meşgulsündür şu an.)
  • çoğu defilede taktığı bilinen güneş gözlüğünü, kıyafetleri gördükçe vereceği duygusal tepkilerin anlaşılmaması için taktığını belirten, mükemmeliyetçiliği, soğukluğu ve hiç değiştirmediği saç kesimi ile ün salmış, moda dünyasının ulusal ve uluslararası tartışmasız en güçlü kadını.

    sabahları 6'dan önce kalkıp tenis oynadığı, hiçbir partide 20 dakikadan fazla kalmadığı, her gün en geç 10 çeyrekte yatağa girdiği, vogue'daki stajyerlere kendisiyle konuşmama ve hatta kendisiyle aynı asansöre dahi binmeme gibi yazısız kurallar koyduğu, oprah winfrey'e vogue'un kapağında olması için önce kilo vermesi gerektiğini söylediği, 1999 yılındaki boşanmasının ardından hiç bir erkekle yanyana görülmediği söyleniyor.

    kendisiyle ilgili son derece ilginç ayrıntılar için (bkz:the september issue )
  • öncelikle the devil wears prada kitabindan ne denli tiksindigimi tahmin bile edemeyeceginizi belirtme ihtiyaci hissettim.

    simdi ise asil konumuza gecelim:

    vogue ofislerinde calisanlara "jean giyme yasagi" koydugu yönünde bir dedikodu vardi (varmis), bir röportajda bunla ilgili soru sordukarinda cevap olarak gülümseyip "we love denim. we are humans too." demisti, kendisini daha da cok sevmeme sebep olmustu. simdi bu cümleyle ne kast ettigimi anca üc, bes kisi (örnegin jacqueline*, mini* ve anotherstar) anlayacagindan aciklayayim: kendisiyle ilgili olusturulan "robot kadin, soguk kadin, cadi kadin, cart kadin, curt kadin" kliseleriyle dalga geciyor, böyle seyler söyleyenleri ve kendini de gerektiginden fazla ciddiye almadigini gösteriyor bu deyimi.

    ayrica evet, belki cok sert, "stiff" ve hosgörüsüz* görünmekte, ama moda endüstrisi icinde bir yere varmak icin, yön verebilmek icin, sesini duyurabilmek icin böyle olmak gerekiyor sanirim; bu endüstrinin bir kabarcik*, bir gökkusagi, yüzeysel bir eglence oldugunu düsünenler yaniliyorlar: bu kocaman piyasanin icinde inanilmaz büyük bir rekabet var ve icinde kaybolmamak icin, bir parcasi ve öncüsü olabilmek icin anna wintour'un cizdigi disiplinli, ciddi imaj belki de en uygunu.

    imaj demisken biraz da stiline deyinelim: belki kiyafetlerinin her biri inanilmaz harikalikta degil, ama bir kez bile (!) rüküs bir halini, yanlis bir secim yaptigini da görmedim. stil de böyle bir sey zaten: her an kolunda o anki en stylish cantayi gezdirmek, kendini sezonun must have'lerine bezmek degil (ki istese her ürünü henüz resmi üretime girmeden bile elde edebilir bu kadin, hatta istese atom mühendisi bile olabilirdi), kendine göre uygun bir cizgi belirleyip, onu takip etmektir. kiyafetlerinin hep feminen, romantik bir havasi var ve cogunlukla etek/elbise giyiyor. ayrica efsanevi bob'una da deginmek lazim, sahsen hic begenmememe ragmen, yillardir her gün hep ayni sekilde ve perukmuscasina statik bir hal almis olmasina büyük hayranlik duyuyorum, inanilmaz. bir diger vazgecilmezi ise kocaman gözlüklerdir, iceride bile takar onlari, özellikle defileleri takip ederken. baska yerlerde de sikca söylendigi gibi söyle özetleyebiliriz: anna wintour sanki o anda vogue'un sayfalari arasindan ziplamiscasina giyinir, dergiyle/dergisiyle tamamen özdeslesmistir.

    kürk destekcisi olduguyla ilgili olan suclamalara cevap vermeyecegim; bir süre önce söyle bir yazi yazmistim: (bkz: fake fur). ama artik bu pozisyondan pek emin degilim, bu yüzden sizi suraya yönlendirip hem kolaya kacmis olacagim, hem de size iyilik yapmis olacagim, zira gecen senenin en güzel entry'lerinden biriydi bu: (bkz: kürk giyen genc kizlar/@uncool).

    the devil wears prada filminin galasina prada giyebilecek kadar serin* olan bir insan olarak anna wintour bir ekol'dur, bir ikondur, bir idoldür, bir'dir.
  • imzasını bir an için anahtar olarak okuduğum moda dünyasının tartışmasız bir numarası.

    https://upload.wikimedia.org/…wintour_signature.png
  • gençliği çok güzel olan kadın. vay bee bebek gibiymiş.
  • jean sevmedigi, karsi olduguna dair söylentiler olsa da arada sirada kendisi de jean giymistir. ama asil demek istedigim bu degildir.

    bu kadin gercekten de moda dünyasini etkileyen ve yön veren kisidir.

    bugün icin dogal olan ucuz ve pahali kiyafetleri kombin etme olayini ilk kez gözler önüne seren kisidir. hem de bunu vogue'un editörü olarak cikarigi ilk sayi olan, 1988 kasim ayindaki kapak da gerceklestirmistir.

    derginin o saysisinin kapaginda yaklasik 10 bin dolarlik christian lacroix - couture bir ceketi, jeanle kombin edilmistir. o fotograf, daha dogrusu kombin mado sektörü ve basini icin devrim olmus ve herkesi sasirtmistir.

    sasiranlar sadece moda basini ve sektörü degildir, basimi yapacak matbaa da sasirmis ve kendilerine yanlis fotograf yollanildigini düsünüp, dergiyi aramistir.

    evet bu kadin farklidir ve modanin gelecegine yön verir. trenleri önceden bilir yada bilincli olarak kendisi trendleri yaratir.
  • 2008'de kraliyet nişanına layık görüldükten sonra, bu sabah queen tarafından fashion ve journalism alanındaki hizmetlerinden dolayı dame ünvanıyla onurlandırılmıştır. artık şövalyeliğinin verdiği yetkiye dayanarak denim pantolonları, journey kelimesinin kullanımını ve selfie çekmeyi yasaklatabilir...
  • geçenlerde azealia banks'in adını now i feel in love olarak değiştirmek istediğini açıkladığı şarkı. arkasında bırakacağı mirasa övgüsünü hak etmeyen beyaz bir kadını dahil etmek istemiyormuş. üstat keşke mirasına bulaştırdığın diğer şeylere de bu kadar dikkat etseydin be.
hesabın var mı? giriş yap