• gazete nedir, gazetecilik nasıl yapılır sorularına cevap arayanların izlemesi gereken 4 oscarlı film.

    robert redford'un karşısına aynı kalibrede bir oyuncu aranmış, dustin hoffman da karar kılınmış. sonuç iki oyuncunun mükemmel uyumu
  • yapımcılığını robert redford'un üstlendiği, amerika'daki en büyük politik skandallardan birinin konu alındığı film. woodward ve bernstein, olaydan sonra kitap yazmak için kolları sıvarlar, amaçları yaşadıkları olayı geniş bir açıda, daha çok nixon' un ve onun çevresinin gözüyle, skandal sonrası etkilerini ele alarak anlatmaktır. kitabı yazmaya başladıkları sıralarda robert redford' dan bir telefon alırlar. redford, "beni olayın kendisi değil, sizin yaptıklarınız ilgilendiriyor, bence kitabınız da bu şekilde olmalı" der ve yazarlarımız kitabı yeniden, daha çok kendi açılarından anlatarak yazmaya başlarlar, ve filmin senaryosu da bu şekilde oluşur.

    filmin gerçeğe uygun olması için ayrıntılar üzerinde çok zaman harcanmışır. washington post ofisinin birebir kopyası yapılmış, sette bulunan çöp kutularının içindeki çöpler, gerçek washington post ofisinden getirilmiştir.
  • izledikçe tadı alınan filmlerdendir. yönetmenlik ve oyunculuk şaheseridir ancak ağır temposu, isimler ve konuyu takip etmenin zorluğu bu tadı almayı güçleştirebilir.

    çok güzel bir ayrıntı filmden:

    --- spoiler ---

    iki gazeteci, sabotaj ve takip için oluşturulan gizli fonun idaresindeki beşinci ismin haldeman olduğunu yazıyorlar. haldeman, o dönem beyaz saray genel sekreteri, yani başkanın en yakınındaki isimlerden. haber büyük bomba etkisi yaratıyor ve anında çok sert yalanlanıyor.

    bu isimler de "hata yaptık mı" diye, kaynaklarından biri olan fbi ajanı ile görüşüyorlar bir devlet binasında. fbi ajanı bunları savuşturuyor ve gidiyor.

    o anda iki gazeteci arkalarını dönüp koridorda ilerlerken, kapılardan birinden bir adam çıkıyor, bunları farkediyor ve hemen kendini koruma dürtüsüyle geri içeri giriyor. zira o sıralarda washington'da kimse bu iki gazeteci ile bir arada görünmek istemiyor.

    --- spoiler ---

    izledikçe bugünün türkiye'si ve basınının içler acısı halleri akıllara gelir bir yandan...
  • günümüzün ortamında "böyle gazeteciler kaldı mı?" sorusuna gark eden filmdir. bir de the insider izlemek gerekir üstüne.. daha doğrusu alıcaksın bu iki filmi, habercilik etiği neymiş izleyip anlayabilirler belki diye gözüne gözüne sokacaksın zamane gazetecilerinin...

    filme konu olan gazetecilerimiz gecenin köründe gazetede çalışmaktadır. gündüz olur, ortam dolar taşar, onlar hala çalışmaktadır. tv'de nixon başkanlık yeminini etmektedir, onlar işlerinin başındadırlar hala... iki sene içinde sorumlular teker teker cezalandırılacak ve nixon sonunda istifa edecektir. pek güzel bir finali vardır kanımca...
  • izlediğim en iyi bitiş sahnelerinden birine sahip olan film.

    --- spoiler ---

    editör gazı ve güveni verir.
    büroda kimse yokken işe konulur.
    o kadar çaba sonunda oluşan büyük haber yazılır.
    biraz sonra büro televizyona odaklanır: nixon'ın yemin töreni. afilli marşlar, top sesleri.
    woodward ve bernstein yazmaya devam eder.
    daktilo sesleri sonraki 1.5 senede olanları yazar. marş sesi gitmiş daktilo sesi gelmiştir.

    fazla klas.

    https://www.youtube.com/watch?v=bmvz5c38yi0

    --- spoiler ---
  • daha çok yarı-mockumentary tarzına yakın duran, 70'li yılların ve dolayısıyla 68 kuşağının en etkileyici protest filmlerinden birisidir all the president's men. filmi izlemeyen sinemaseverlerin bile hakkında "watergate skandalı hakkında olan bir film" tanımı yaptığı netçe görülebilir.

    gazeteciliğin gerçekten özgür ve dürüst yapıldığı zamanlara denk gelen bu film, nixon hükümetinin senkronize ve organize bir şekilde örgütlediği watergate skandalına dayanır. demokratları yıpratıp kendi iktidarını bir 4 yıl daha uzatmaya çalışan; sadece skandalla kalmayıp cia, fbi ve adalet bakanlığı'nın tüm kirli işlerini örtbas eden bir olaylar silsilesidir aslında.

    --- spoiler ---

    iki genç, dinamik ve birisi acemi birisi usta gazeteci (aslında ikisi de acemidir bir bakıma) bob woodward ve carl bernstein'ın the washington post'ta tek başlarına, koskoca skandalı araştırır ve somut bir şekil aldığında bombayı patlatmak istemektedirler. editörleri tarafından woodstein olarak yaftalanan ikili, skandal sonrası bir sürü gizli tanık, muhbir, eski hükümet çalışanı ile birebir görüşmeler yaparlar ve adeta "azimle sıçarak" yaparlar bu işi. o kadar sistematik bir olayın içine sokmuşlardır ki kendilerini, dinlendiklerini ve hayatlarının tehlikede olduklarını skandal neredeyse somutluğa kavuştuğunda öğrenirler. editörleri, geçmişteki j.edgar hoover olayından dolayı yoğurdu üfleyerek yemektedir. bu yüzden de ikilinin elle tutulur bir bilgisini görmediği müddetçe buldukları delilleri gazetede küçük bir kutucukta yayınlar. ama woodward, "deep throat" adlı bir muhbirle tanıştığında yapboz yavaş yavaş yerine oturmaya başlar. kaçırılan paralar, örtbas edilen isimsiz bağışlar, demokratları yıpratmak adına yapılan türlü türlü oyunlar... hepsi bir bir açığa çıkar. olay tam çözüldü derken sistematik işleyen bu skandalın müritleri woodstein ikilisini tongaya düşürür. "suçluyken suçsuz konuma düşme" sözünün beden bulmuş halini yaşarlar bir süre boyunca. woodward olayların sadece watergate skandalı ile ilgili olmadığını anladıktan sonra kafadaki ampul şiddetli bir biçimde patlar. olayın ne kadar geniş, çok yönlü ve tehlikeli olduğunu öğrenir.

    film, nixon'ın ikinci döneminde yaptığı yemin konuşmasıyla son bulur ve skandal resmi olarak çözülemez. ama filmin sonunda, skandalın adım adım çözüldüğünü gösteren bir daktilo sekansı vardır. özgür basın savaştan zaferle ayrılmıştır.
    --- spoiler ---

    inanılmaz bir sanat yönetimi, sinematografi ve kadraja sahip filmin çoğu sahnesi plan sekans olarak çekiliyor. özellikle the washington post stüdyosunda yapılan çekimler enfes derecede. hele hele robert redford'un hiç kesmeden oynadığı 15 dakikalık bir plan sekans var ki... sadece bir yerde kimi aradığını şaşırıyor telefonda ve hemen değiştiriyor ismi, bu kadar ustalıkla oynamış. buna rağmen oscar adaylığı bile kazanamamış. her ne kadar filmin iki başrolü olsa da, dustin hoffman diğer performanslarına göre robert redford'un biraz aşağısında kalmış. bir de kusursuz bir uyarlama örneği var kitaptan. resmen gerçekçilik eşiğine kadar getirerek yazmış senarist her bir sahneyi ve hak ettiği oscar'ı da kapmış.

    film, siyasetten ve watergate skandalından bahsettiği için kronolojik bir kurguda ilerliyor. siyasi/politik yönü daha ağır basan bir film. bu yüzden amerikan tarihi ve yaşanan önemli olaylar hakkında az buçuk bilgi sahibi olmak gerekiyor, yoksa film sıkıcı bir hale gelebilir. bu tür filmleri sevenler için ise enfes. bereketli 1976 yılının güzel işlerinden birisi.

    -----
    not: işin trajikomik tarafı, 1972 yılında yapılan bir halk araştırması sonucunda "halkın %50'lik kısmı" , "watergate" kelimesinin anlamını bile bilmiyormuş. ama 1974'te nixon istifa ettiğinde o %50 su gibi erimiş gitmiş. 1976 yılında bu film çıktığında amerika'da 70 milyon $ gişe yapmış. varın gerisini siz düşünün.
    ----
  • tek kelime ile mükemmel bir film.
    gazetecilerin haber kaynağının ağzından laf nasıl alınır öğrenmek için,
    basınla sık sık muhatap olup da sır vermek istemeyen pr'cıların ise ser verip sır vermemek için defalarca izlemesi gereken kült film.

    birinci izleyiş watergate'i bilmeyenler için karışık gelebilir.
    filmi izledikçe daha çok sevmeye, isimlere dikkat etmeye başlarsınız.
    5. izleyişten sonra ise oyuncuların sergiledikleri performansa dikkat kesilir, redford ve hoffman'ın genç yaşlarına rağmen oyunculuklarını koltuktan kalkarak alkışlarsınız.

    istanbul film festivali'nde de ara ara gösterilmektedir.

    ayrıca araştırmacı gazeteci diye ortalarda dolanan birçok zırtapoza kesinlikle 1000 defa falan izlettirilmelidir.
  • filmde olan aslında gayet sıradandır. elemanlar sürekli bir yere telefon ederler bir yerlere giderler biri ile röportaj yaparlar ama izleyici giderek temponun arttığını hisseder. yıllarca fotoğrafla uğraşmışsam da sinemanın farklı bir disiplin olduğunu ve bir sinema filmine ilişkin analizin entellektüel birikim ve sanata duyarlılık ( bir nevi sanatsal yetenek) istediğini düşünürüm ve kendimde bu cesareti bulmam. buna rağmen bu filmdeki bazı karelerin estetik değerini takdir edecek kadar gözüm olduğunu söyleyebilirim. özellikle kongre kütüphanesinin üstten çekimi hele ki gündüz otoparkın üstten çekimi özellikle renkli karede şahane görünüyor. setin dizaynı da öyle.

    bu sanırım en sevdiğim film. yani favori filmini seç deseler durmam onu seçerdim. kendimi her yıl onu izlerken bulurum.

    bir de kendi işim her ne kadar farklı olsa da bu film bana özellikle bir dosya özeti içeren mahkeme kararlarına bilirkişi raporlarına itiraz ederken veya onlara karşı bilimsel bir inceleme yazarken orada yapılan özetlerin veya vakıaya ilişkin tespitlerin tek tek dosya içinden kontrolünü yapma huyunu kazandırdı. kendimce bir fact checking süreci geliştirmeme yaradı bu. bir de basit bir vakıa argümantasyonu ya da daha doğrusu neden sonuç ilişkisine ilişkin bernstein ile woodward'un tartışmaları da ayrı bir güzelliğidir bu filmin.

    --- spoiler ---

    filmin bir sahnesinde redford telefonda ispanyolca konuşan bir adamla bir türlü anlaşamaz. kafasını kaldırıp etrafa - ingilizce konuşan var mı diye sorar. sonra redford yaptığı hatayı fark eder ve gülerek ispanyolca diye düzeltir. sanırım orada rolden çıkar ama bozmaz. filmin nihai halinde bu sahneyi kullanmışlardır.
    --- spoiler ---
  • watergate olayının perde arkasını sorgulaması bakımından oscar ödüllü eşşiz bir dönem filmi.

    robert redford son derece soğukkanlı ve başarılı bir rol çıkarmış. dustin hoffman ise horoz gibi yürüyüşü geçersek gayet üstün bir performansı var.

    gazetecilik ve haber kaynağına ulaşma, teyit etme ve gündem belirleme gücünün ne denli etkili olabileceğine dair de ibretlik bir yapım sayılabilir.

    ancak filmin üçte ikisinin telefon diyaloglarından oluşmasının filmin temposunu ciddi oranda düşürdüğünü söylemeden geçemeyeceğim.

    abd başkanları arasında dalavereleriyle meşhur ve en çok duvara toslayan richard nixon başkanın 70'lere damga vuran skandallar zincirinin boyutları hakkında daha sağlıklı fikir edinmek için oliver stone’un 1995 yapımlı (bkz: nixon) filmini de izlmenizi tavsiye ederim.
  • dustin hoffman'ın ofis, asansör dahil her yerde püfür püfür sigara içtiği film.
hesabın var mı? giriş yap