• bütün şarkı düşük tempoda gider. sizi gerek müziği, gerek eddie'nin ninni gibi vokalleri, gerekse sözleriyle yavaş yavaş dibe çeker, çaresizlikten, takıntılardan bahseder. işte tam böyle bi havada giderken bir anda eddie'nin vokalleri yükselir, şarkının sizi soktuğu "hiçlik" haline aslında niye girdiğinizi bağıra bağıra söyler: "to myself, i surrender, to the one i'll never please". ondan sonra da bayrağı mike devralır zaten, sizi tokat manyağı yapıp bırakır.
  • bir elektrofizyoloji prensibidir. nöronlarda elektrik sinyallerinin nasıl iletildiğinin anlaşılması açısından önemlidir.

    insan vücudunda çeşit çeşit iyon kanalı mevcuttur lakin sinir uçlarında ve aksonlarda bulunan iyon kanalları voltaj-kapılı iyon kanallarıdır. bunlardan ayrı olarak, iyon pompaları vardır. ikisi arasındaki fark, iyon kanallarındaki transferlerde dışsal bir enerji harcanması gerekmez iken, iyon pompasının termodinamik bir "yokuş yukarı" transfer yapmasıdır, yani iyon pompaları iyonları veya molekülleri taşıyabilmek için dışsal bir enerjiye ihtiyaç duyan mekanizmalardır. bu enerji atp de olabilir, denizdeki bir bakterideki gibi fotoelektrik enerji dönüşümleri yapan iyon pompalarındaki gibi ışık enerjisi de olabilir.

    insanda istirahat halinde olan uyarılmamış bir nörondaki bu kanallara bakalım:

    şekil

    görüldüğü üzere hücrenin içinde k+, dışında na+ yoğunluğu var. bu iki iyon da pozitif yüklü iken iç tarafın negatif, dış tarafın pozitif olarak işaretlenmiş olmasının sebebi ise içerideki k+ iyonlarının kendilerinden daha büyük yapılar olan negatif yüklü proteinlerle çevrelenmiş olmaları. binaenaleyh uyarılmamış olan istirahat halindeki zar voltajı dış tarafa göre negatif oluyor. bu durumda nöronun zar voltajı -70 milivolt gibi bir değer. zar voltajının negatif olduğu hâle, polarizasyon hali deniyor.

    voltaj-kapılı iyon kanallarının açılabilmesi için, zar voltajının gelmesi gereken bir eşik değeri var. örnek olarak, na+ kanalları için bu değer -55 milivolt.

    dolayısıyla, bir elektriksel sinyalinin nöronlar boyunca aktarılabilmesi için bu sinyal zar voltajında yeterli değişikliği yaratmalıdır. eğer yaratamıyorsa kademeli potansiyeldir, yaratıyorsa da aksiyon potansiyeldir.

    elektrofizyolojideki all or none ilkesi budur. değişim yeterince güçlü değilse, iyon kanalından aktarım olmaz. nöronlardaki elektrik iletimi bakır tellerdeki gibi düşünülmemelidir. bir nöron ağındaki iletim hızını ele alırken, "akım, voltajla doğru orantılı iken dirençle ters orantılıdır." diyerek işin içinden çıkılamaz, yani elektron yüksekten düşen bir top gibi düşünülüp, voltaj da yer çekimi gibi mütemadiyen harekete sebep olan bir fenomen olarak hayal edilemez. (myelinler bir tür "direnç düşürücü" olarak görülebilirler tabii)
  • pearl jamin riot act albumunun kapanis sarkisi. yumusaktir yumusak olmasina da sozleri agirdir biraz her zamanki gibi. birlikte gorelim:

    it's a hopeless situation
    and i'm starting to believe
    that this hopeless situation
    is what i'm trying to achieve
    but i try to run on
    it's all or none
    all or none...
    here's the selfless confession
    leading me back to war
    can we help that our destinations
    are the ones we've been before?
    i still try to run on
    but it's all or none
    all or none...
    to myself, i surrender
    to the one i'll never please
    but i still try to run on
    no, i still try to run on
    but it's all or none
    all or none...

    donup dolasip onceki yerlerimize geliriz ama yine de kosmaya devam ederiz.. cikilamamazliklara sokup cikaririz kendimizi su yasamda.. yarim, eksik, oyle boyle degil de iste tamin pesinde sonuna kadar gideriz.. ya da gitmeye calisiriz.. i am mineda dilegetirilen kendine aidiyet, teslimiyet olayina kendi kendinin en acimasiz elestirmeni olmanin ve de durumun umitsizliginin farkindaligi da eklenir burda ki bu yasamdan herseyi isteyen, aza katlanamayan, mucadeleden vazgecmeyen, davetkar ruhhalinin esrikligi biraz da huzunle dengelensin.. sanki sanki sonsoz yazmis super besli... five against one hesabi..
  • her hafta bu şarkıya bi entry girmek istiyorum, her hafta ilanı aşk etmek istiyorum. pearl jam hiç bi zaman hakkı yenen bi grup olmadı bence, ama bu şarkı o kadar unutulan, o kadar kıyıda köşede kalan bi şarkı ki, her hafta hakkında birşeyler yazıp daha fazla insana ulaşsın istiyorum. bir black, bir jeremy olmadığının ben de farkındayım, ama yine de yerden yere vuran, adama gün yüzü göstermeyen bir pearl jam incisi işte. hastasıyım...
  • kendisiyle aramdaki mesafeyi kisaltmak icin sadece kulaklikla dinledigim sarki.
  • sanırım riot act'ın en güzel şarkısı, sona saklanmıştır, orada çakar adama.

    bir de riot act turnesinde stone'un black çalarken kullandığı bir gitar vardı, tonları bir acayipti, şimdi anlatamayacam ama sanırım live at the garden dvd'sinde de o vardı. neyse efendim bence o gitar black'e hiç yakışmıyordu, sonra vazgeçtiler zaten; ama bu şarkıya öyle güzel gidiyor, öyle usul usul giriyor ki, hastası ediyor adamı.

    edit: ulan bu turnede o gitar black'e geri gelmis, hay som agzimi...
  • "to myself, i surrender, to the one i'll never please" derken eddie ağlar, dinleyen ağlar akabinde mike girer devreye; başka boyuta geçer hüzün.

    tuğla gibi şarkı.
  • indifference'tan daha iyi mi bilemeyeceğim ama allah için bu da can yakıyor.
  • indifference ve inside job'un gücüne gitmesin ama pearl jam'in release ile beraber en kral albüm kapanışıdır.

    edit: indifference'a baya bir haksızlık etmiş olabilirim.
hesabın var mı? giriş yap