• eski türkçede övmek, iyi dilekte bulunmak, dua etmek gibi anlamları olan alkamak kelimesinden türeyen alkışın, osmanlı protokolünde hayli önemli bir yeri var. padişahlara, şehzadelere, sadrazamlara ve vezirlere yapılan alkışa o kadar önem veriliyor ki bundan sorumlu alkışçılar , alkış çavuşları, hassa hademeleri, mızıka-yi hümâyun hademeleri bulunuyor.

    bunlar altı, sekiz veya on iki kişilik gruplar halinde bir halka oluşturarak tahta çıkış sırasında, anma törenlerinde, bayramlarda, doğum günü kutlamaları gibi türlü merasimlerde oldukça gür bir sesle övgü dolu sözler söylüyorlar ki işte bu sözlere alkış deniyor. mesela bazıları şöyle:
    - aleyke avnullah*
    - ikbâlin efzûn* olsun padişahım.
    - maşallah, uğurun açık olsun.
    - maşallah, şevketinle/devletinle bin yaşa!
    - yardımcın allah ola, devletinle çok yaşa!
    - padişahım çok yaşa!
    - mağrur olma padişahım; senden büyük allah var.

    (bu arada hemen bir ara not: padişahın kibrini frenleme gibi bir işlevi olan mağrur olma padişahım; senden büyük allah var alkışı, hayli yerli gibi durmakla beraber savaştan dönen romalı generallerin zaferin büyüsüne kapılmasını önlemek için yanlarındaki köleye söylettikleri şu sözden devşirilmiş: memento mori: ölümü hatırla, sen de insansın ve bir gün elbet öleceksin!)

    ismail hakkı uzunçarşılı'nın, alkışçıbaşı şeyh tevfik bey'den naklettiğine göre padişaha yönelik üç çeşit alkış var:
    1. sultanın herhangi bir alay için saraydan çıkışında, camiden çıkarken, ata ya da arabaya binerken yapılan alkış: "uğurun hayır ola, yaşın uzun ola, hak teâlâ efendimize ömürler vere, devletinle çok yaşa"
    2. sultanın attan ya da araban inişi sırasında yapılan alkış: "yardımcın allah ola, yaşın uzun ola, hak teâlâ efendimize ömürler vere, devletinle çok yaşa"
    3. sultanın alayla camiye girişi sırasında yapılan alkış: "maşallah, ömrü devletinle çok yaşa!"

    görüldüğü üzere alkış, belli kurallara bağlanmış durumda. yani alkışçılar dışında herhangi birinin alkış yapacağım deyip aklına geleni söyleyemesi mümkün değil. hatta avrupalı seyyahlar anılarında, padişahın geçişi sırasında adeta bir ölüm sessizliği çöktüğünü ve kimselerden çıt çıkmadığını yazıyor:
    - "during the procession, the gathered crowd was as still as death/ alayın geçisi sırasında toplanan kalabalık ölüm sessizliği içindeydi." (charles mac farlane, constantinople in 1828, p.499)
    - "trois choses me frappèrent d'abord dans cet appareil: ...sultan et le profond silence de ses sujets. pas une exclamation, pas un cri ne se firent entendre, toutes les bouches restèrent muettes et tous les yeux indiffererents./ beni üç şey hayli sarstı: ... padişah ve tebaasının derin sessizliği. ne bir bağırış ne de bir haykırış duyuldu, bütün ağızlar suskun, bütün gözler kayıtsız kaldı." (louis buniel, jerusalem: la côte de syrie et constantinople en 1853, 387)

    bu sessizliğin tek istisnası ikinci mahmut'un edirne seyahati sırasında yaşanmış:
    "...sevahilde mevcud zükûr u inasın nalan u giryan olarak 'allah selama versin' sadaları velvele-saz-ı asman olup..."

    fakat bu resmi sükut geleneğini asıl bozan ve halkın alkış ve tezahüratla padişahı karşılaması gibi daha önce tasavvuru bile mümkün olmayan bir durum, sultan abdülaziz döneminde yaşanmış. 1863'te iskenderiye ve kahire'ye kadar giderek yurtiçi en uzak mesafeli yolculuk yapan padişah olduğu yetmiyormuş gibi 1867'de de adeta erasmus yapan bir padişahıymışçasına paris, londra ve viyana'ya giderek yurtdışına savaş dışında bir sebeple çıkan ilk padişah olan abdülaziz, kendisine alkışlarla ve tezahüratla gösterilen teveccühten bir hayli keyif almış. cevdet paşa'nın tezakir'de yazdığına göre padişahı izmir'de karşılayan avrupa vatandaşı kadınlar padişaha şöyle bağırmışlar: "vive le sultan/çok yaşa sultan"

    ikinci mahmut'un 1827'de mızıka-yı hümâyun'u kurmasından sonra törenlerde alkışla birlikte mızıka da çalınmaya başlanmış. mesela herhangi bir tören başlamadan önce ve de sonrasında askeri mızıka selam havası çaldıktan sonra hep bir ağızdan “padişahım çok yaşa” diyerek alkış tutuluyormuş. fakat padişahların cenaze törenlerinde sadece alkış yapılıyor, naaşa saygısızlık sayılacağından kesinlikle mızıka çalınmıyor. bunun tek istisnası, 1918'de ölen sultan reşat'ın cenaze töreninde yaşananlar olmuş. mabeyn başkatibi ali fuat türkgeldi, o gün yaşanan bu saygısızlığın vahdeddin döneminde usul-erkân bilen kimse kalmamasından kaynaklandığını yazarak yaşananları şöyle anlatmış

    "hırka-i saadet önünde hakan-ı mağfirun* cenazesi karşısında muzika çalınmayıp padişah-ı cedid* babüssaadeden çıkarken hademe-i hassa tarafından alkış icrası suretiyle resm-i selamın ifası mutad olduğu halde bu gibi adetleri bilen kalmadığından o gün muzika ile resm-i selam ifa kılınmış ve biatın hitamına kadar muzika çalınmıştır." (görüp işittiklerim, s.139)

    roma'dan bizans'a, bizans'tan osmanlı'ya uzanan alkış geleneğinin, cumhuriyet türkiye'sindeki en önemli icracısı ise ismet inönü'den süleyman demirel'e, bülent ecevit'ten turgut özal'a kadar çok sayıda siyasetçi ile çalışan ve anılarını thencere ghottin khara adlı bir kitapta toplayan erkal zenger'di. zenger'le birlikte kadim alkışçılık mesleği anonsçuluk-sunuculuk karışımına doğru evrilip erdoğan'ın anonsçusu orhan karakurt'a kadar gelmiş durumda.

    bu kadar alkıştan bahsedip de şunu buraya bırakmamak katiyen olmaz: (bkz: darbeye alkış mı tutuyorsun sen)

    son not: osmanlı'daki tören protokolü hakkında daha fazla ayrıntı isteyen hakan karateke'nin şahane kitabı "padişahım çok yaşa!: osmanlı devletinin son yüzyılında merasimler" kitabına; kitap alamam bana link ver diyenler de "17.yy osmanlı saray teşrifatı ve törenleri" başlıklı şu doktora tezine bakabilir.
  • eski türkçede tebcil,* tebrik, iyi niyet duası anlamına gelen kelime; kargışın zıttı.

    şamanist döneme dayanan, gücünü sözden alan, kalıplaşmış sosyo-kültürel değerlerden biridir.

    mesela türklerde “ipin uzun olsun” çok kullanılan bir alkış örneği iken; “ipin kopsun” kalıbı da kargıştır (herkesin hayatının gizli bir iple gökyüzüne bağlı olduğuna inanıyorlar ki çok benzeri yunan mitolojisinde de var)

    divanü lugati’t-türk’te “dua etme, övme, birinin iyiliklerini sayma” (1.cilt, s.97)

    alkış, dede korkut hikayeleri’nde de dua anlamında kullanılır. “dedem korkut gelip şadlık çaldı, basat'a alkış verdi”
    aynı zamanda “yom vereyim, yerli kara dağların yıkılmasın, kara dağa vardığında aşıt versin” ifadesinde geçen yom vermek de hemen hemen alkışla aynı anlamına gelir.

    [şamanlar kutlu kayın ağacıaltınla betimledikleri gibi alkışlarında da altın kelimesini çok kullanırlardı;

    altın yapraklı mübarek kayın ağacını senin şerefine diktik, altı ayaklı altın masayı kurduk…” ]*

    günümüz türkiye türkçesinde ise artık sadece “el çırpmak, alkışlamak” anlamında kullanılmakta…
  • "millet genelinde zamanlamasını doğru yapamadığımız hede."
    -- eksi meksi sozluk, 2009

    hadiii? "insanlik genelinde" hic meyletmesek daha iyi olacak. birak zamanlamasini mamanlamasini, hic yapmayacan. alkis ne olm? bi dusun. ellerini cap cap diye birbirine vuruyorsun. yuzunde salak bi "gulumseme". embesillige iki kala gibi bi anlama sahip resmen. konser, toren, tiyatro miyatro ne kadar dandik ortam varsa alkis sesi de bunlarla korelasyon halinde. sirf buradan bile alkisin fuzuli olduguna varmak mumkun.

    vardim: alkis fuzulidir. dagilin simdi.
  • teknolojideki tum degisimlere ve ilerlemelere karsin yuzyillardir ayni sekilde yapilan coskuyla yapildiginda eli kizartabilecek kollari agritabilecek hareket...niye alkis icin degisik secenekler sunulmuyor diye dusunceler olusabilir insanin kafasinda... konser saolnunda önünüzdeki koltukta neden ses cikarabilecek bir olusum yoktur ki :bir gong,bir boru ya da begenme oranina gore basabileceginiz bir tus....
  • kırgızcada kargamak (kargış? alkamak?) kelimesi de vardır, ki alkışın tam tersi anlama yani beddua etmek anlamına gelir. hatta aralarındaki ilişki al-kara ilişkisiyle bile bağlantılı olabilir.
  • halk edebiyatında konuşmaya renk katan hayır dualarına denir.
  • insanların sizin adınıza düzenleyeceği en muazzam seremonidir.
    ah. inanıyorum ki bütün gün bıkmadan dinleyebilecek insan sayısı hiç de azımsanmayacak kadardır.

    (bkz: attention whore)
  • nefret ettiğim bir şey.

    canlı performansları bu yüzden izleyemiyorum. araya girip şarkıyı bölen ve bozan bir gürültüüüüü.

    n e f r e t e d i y o r u m.
  • (bkz: #108008412)
  • bahsedilmiş ama zamanlamasını tutturamadığımız övme şekli.

    özellikle şu yarışma programlarında çok sık denk geliyor. yarışmacı gelmiş çok güzel bi giriş yapmış ordan hooooop 3-5 saniye alkış. arkadaşım yapma demiyorum hobi olarak yine yap ama şarkı bitince yap. pes.
hesabın var mı? giriş yap