• renkleri ve arada aynı çiçekte iki renkli açması açısından güle benzer biraz ama onun kadar şatafatlı, gösterişli değildir. papatya gibi koparılıp evde vazoya konulamaz çünkü çabucak solar fakat manolya gibi de elini değer değmez kendini koyvercek kadar erişilmez değildir. çok narin ve zarif olmasına rağmen gelincik kadar güçsüz değildir, çiçekleri bir koklamayla uçup gitmez. orkide gibi tek başına bulunmaz çünkü kalabalıkken güzelliği anlaşılır, karanfil kadar naiftir ama o kızların kulakları arkadasından renkli renkli sırıtırken, gerektiğinde saçların arasında kaybolmasını da bilecek kadar alçakgönülldür. menekşe kadar güzel rengi ve dokusu vardır ama evde yetiştirmek çok zor hatta imkansızdır, pencere önü süslemez. kasımpatı gibi açtığı mevsimin reklamını yapmaz, onun adı geçince açtığı zamanı zaten bilen bilir. lale gibi dünyanın öbür ucundan soğanlarını taşıtmaz kimseye özellikle ilgi de beklemez kendi kendine açar, solar ama insan olmayan yerde nedense pek barınmaz. aslanağzı kadar güzel kokar ama kimse içini söküp balını emmeye kalkmaz. gerçekten aşkın yüzde 80'i kokuysa eğer yaz aşkı diye bi kavramın varolmasında çok büyük payı vardır çünkü yaz akşamlarında kokusu sümbül gibi sadece bir odaya değil bütün havaya siner.
    "geceye açar akşam sefaları, ölüme benzer güne vedaları" diye sertab erener'in bir şarkısında bahsedilmiştir kendisinden. aslında ahmed haşim gecenin sakladığı çirkinliklerin yanında, getirdiği güzellikleri de farkedebilseydi bu çiçek üzerine çok güzel şiirler yazardı ama olmamış belki de olmuştur kimbilir..
  • yaz aylarında vakt-i kerahatin habercisidir bu çiçekler. gündüzleri göze çarpmamaya çalışırlar, akşam oldu mu tutmayın onları... dönüp dönüp baktırırlar kendilerine. renklerinde bir cümbüş, bir şamata, bir tantanadır gider. görmezden gelemezsiniz. mutlaka bir gülümseme gelir yerleşir yüzünüze, hayat güzel dersiniz, her şeye rağmen güzel. akşamüstlerini bir kez daha seversiniz, olanca hüznüne rağmen... günün bittiği ama hayatın devam ettiğinin en güzel kanıtıdır akşam sefalarının deli dolu saldırmaları geceye... artık bir kadeh rakı mı olur, ince belli bardakta çay mı olur; akşamın sefasını sürmeye reddedilmez çağrıdır renklerini pervasızca dökmeleri.
  • sene 93. akdeniz bölgesi'nde yazının 3 ayını orada geçiren canı sıkılan bir çocuk. sitedeki evler dört bir yandan akşam sefalarıyla kuşatılmış. mor olanlarından. gündüz kapanır akşam açılır bu çiçekler. iki parmak arasında ezdiğin zaman öyle bi' boyar ki 2 gün çıkmaz o morumsu lekesi. bunu bilen çocuk, taze arkadaşlarını gıcık bir şaka ile selamlar. önce gündüz ise gölgede kalıp şaşırmış bir tanesini bulur, bak der bundan acayip bi' ses çıkıyor, duymalısın bunu mutlaka der. abartır biraz da "flüt gibi tıy tıy muhteşem bir şey". öbürü de merak eder haliyle; alır çiçeği çocuğun gösterdiği gibi sol eline yerleştirip sağ eliyle var gücüyle zbam diye vurur tepesine.* zavallımın elleri mosmor olur, yapış yapış. tek duyduğu da şak sesidir. sinirle çocuğa davranır ama nerdee. çocuk yok. titrek bir çift mor el, çiçek parçaları ve ezilmiş ot kokusu ile başbaşa bırakılmıştır. şakacı çocuk tam dayaklıkmış ama çocukmuş işte; büyüdükçe özlermiş o günleri.
  • antalya geceleri diye kokusunu piyasaya sürmeyi düşündüğüm çiçektir. zira gezindiğimiz o antalya akşamlarında aklımda kalan tek şey bu çiçeğin kokusudur, şahanedir de.
  • dünyanın en güzel kokusu. bir zamanlar vardı bahçemizde sonra kayboldu. keşke bulabilsem tohumlarını tekrar . keşke.
  • akşam karanlığına kadar sokakta oyun oynayıp, akşam ezanını duymazdan gelen arsız çocukluğumuzda eve dönme vaktini hatırlatan, çoğunlukla koyu pembe olarak hatırladığım çiçekler. evet, açar bunlar akşam olunca, hep şaşırtır insanı, olağan gelse de zamanla, değildir, çok ilginç ve güzeldir, yaşamın hoşluklarındandır.

    bir de siyah tohumları vardır ama ben onları macar salamının içindeki o siyah zımbırtılar sanıyordum.
  • bu güzeller güzeli çiçeğin muhteşem kokusunu nota olarak bünyesinde taşıyan çok az sayıda, hatta sanırım sadece 6 parfüm var. şeytan diyor yap parfümünü...

    çok kişi kokusuz olarak biliyor. tam mevsimindeyiz. akşam yolunuza çıkarsa koklamadan geçmeyiniz.
  • çocukluğumun bi parçasıdır.
    dilber teyzemlerin bahçesinde oynarken saatin kaç olduğunu onlardan bilirdim.

    edit: çok uzun zamandır akşam sefası görmüyorum. özledim.
  • insanı çocukluğuna döndüren şeylerden biridir.

    müstakil evlerin sıralı olduğu bir sokak düşünün, varoştan çok sevimli evler olsun bunlar. hani böyle rengarenk boyalı evler. hepsinin penceresinin önü çiçek dolu. sokak ağaç dolu. kocaman ıhlamur ağaçlarında çocuklar için salıncakların olduğu, arabaların fazla geçmediği, sarmaşık ve hanımeli ile bezenmiş duvarlar olan bir sokak düşünün. her evin önünde sarı, pembe, koyu pembe akşamsefaları...

    evin önünde boyumuz kadar olmuş, oldukça geniş yer kaplayan akşamsefalarının yanında oynadığım, oturduğum, kaygısız günlerim oldu benim.

    akşamsefası, çocukluktur.
hesabın var mı? giriş yap