aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • müthiş bir alet, menzili sözlüğün içindeki ruh hastalarına kadar ulaşmış durumda.
  • savaş zamanı haricinde bile sürekli sefer halinde olan, denizlerde devlet namına çalışan korsan denizcilerin karalardaki karşılığı. osmanlı ordusunda yükselme yılları boyunca asker ocaklarında akıncı ocağı da bulunurdu. buraya katılım genel olarak gönüllü olur ve ocağın büyük bir kısmını anadolu kökenli askerler oluştururdu.

    akıncılar savaş zamanı öncü birlik olarak işlev görmektedir, savaş dışında ise sınır boylarında cirit atmakla meşgul olurlar. o sınır senin bu sınır benim takılırlar. türk'ün olmazsa olmaz 3'lemesi at avrat silah ın avratını defterden silmiş gibi görünseler de yurtdışında temsilcilikler de açtıkları olmuştur. bu gibi durumlar dışında yatakta ölmeyi kendine zül sayan, at sırtında kocayan, er meydanında can vermeyi arzulayan yiğit vatan evlatlarıdır akıncılar.
  • bin atli akinlarda çocuklar gibi sendik,
    bin atli o gün dev gibi bir orduyu yendik.

    ak tolgali beylerbeyi haykirdi: ileride!
    bir yaz günü geçtik tuna'dan kafilelerle.

    simsek gibi bir semte atildik yedi koldan,
    simsek gibi, türk atlarinin geçtigi yoldan.

    bir gün dolu dizgin bosanan atlarimizla.
    yerden yedi kat arsa kanatlandik o hizla.

    cennete bu gün gülleri açmis görürüz de,
    hâlâ o kizil hâtira titre içimizden.

    bin atli akinlarda çocuklar gibi sendik,
    bin atli o gün dev gibi bir orduyu yendik.
  • en hizli askeri birlik. simsek saldirilari yapar, rakibe arkadan gelen danalar danasi ordunun isaretini verirlerdi. hepsi iri kiyim tipler oldugundan psikolojik bombardiman da yapmis olurdu bu cengaverler.
  • yahya kemal beyatlı'ya ait şiir.

    şiiri hatırlarsak şayet;

    bin atlı akınlarda çocuklar gibi sendik,
    bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.

    ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: ilerle!
    bir yaz günü geçtik tuna'dan kafilelerle.

    simsek gibi bir semte atıldık yedi koldan,
    simsek gibi, türk atlarının geçtigi yoldan.

    bir gün dolu dizgin bosanan atlarımızla.
    yerden yedi kat arsa kanatlandık o hızla.

    cennete bu gün gülleri açmıs görürüz de,
    hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde.

    bin atlı akınlarda çocuklar gibi sendik,
    bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.

    ve şerh edersek;

    osmanlı'nın savaş öncüsüdür akıncılar. kilit noktaları etkisiz hale getirirler.

    tuna nehri üstünde beş kale var ve bu kalelerin ele geçirilmesi rumeli'nin hakimiyetinin osmanlı'ya geçmesi anlamına geliyor.

    bu birlikler harbe gittiklerinde yedi koldan dağılırlar. sisteme göre nasıl karar verilmişse ona göre hareket ederler.
    buradaki yedi sayısı rastgele söylenmiş bir rakam değildir.

    kültürümüzde at asil bir hayvandır. akınlara atlarla çıkılır. burada türk atlarının vurgulanması çok önemli.

    şehitlik mertebesinin önemini vurguluyor şair yedi kat arş diyerek. şehitleri sahiplenme duygusu hakim.
    arşa ancak meleklerin sırtında gidilir ve bu makam nurdan yaratılmıştır. makam-ı mahmud'un bulunduğu yerde burasıdır zaten.

    gülü sırrını içine hapsetmesinden ayrı bir ehemmiyetle tahayyul etmek gerek. biliyoruz ki gül evvela gonca olur, zamanla gelişimi tamamlar ve gül halini alır. ömrünü tamamlayınca yeniden o gonca haline geri döner. sırrını yeniden içine hapseder.

    işte akıncılar şehit olduklarında güle dönerler. ve çok iyi biliyoruz ki güle benzetilen bir diğer kişi de hz. muhammed'dir.* şehitlik mertebesine eren akıncılar, gül olarak gül olan peygamberlerinin yanına yani cennete giderler.
  • tasarımına aşık olduğum bir insansız hava aracıdır. şu nedir gerçektende: görsel

    yanlış anlaşılmasın, diğerleri de güzel. anka-s ayrı tb2 ayrı güzel. sonuçta bize ait. umarım bu teknolojik gelişmelerimizin önü kesilmez de 20-30 yıl sonra da neler ürettiğimizi görürüz.
  • lise çağlarından "the şahları da vururlar'ı satır satır ezberleyip her an replik döktürmeye hazır adam" özelliğinde bir arkadaşım, aynı zamanda ilk tiyatro okuru* olarak örneğimdi. meğer sesli kitap kavramını da ilk onunla tanımışım. hani ray bradbury'nin fahrenheit 451'indeki, her biri bir kitap ezberleyip birer kitap insan olan kültür bekçisi insanları gibi. bir tane bile canlı kitap-adamın olması hem arkadaşımın hem bradbury'nin şerefi. tabii, bir de kuran hafızları var, onlar koruyucu olduğu kadar akıncı, kültürcü değil din eri; başka nitelikleri daha önde. (bkz: şahları da vururlar/@ibisile)

    "suriye mültecilerini sofrayı daraltan, açıkgöz akıncı ve hazırcı görmüyor muyuz? kaçan, can kurtaran, hayat ve uygarlık arayandan önce... halbuki arap aynı zamanda bizmişiz, daha batı karşısında bizimkilermiş. (...) kaç kat, kaç tür biz varmış bizden içerü?" mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi

    (bkz: akıncılar), akın
    (bkz: çapavul), çapulcu
    (bkz: bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik)
  • baykar firmasının yeni ürettiği tiha. göğüs kabartan cinsten hem de. yakında yapım aşaması ile ilgili bir belgesel de yayınlanacak.
    (bkz: akıncı belgeseli)
    (bkz: selçuk bayraktar)
    (bkz: bizimki biraz delilik hakkaten)
  • dosta güven, düşmana korku veren bi belgesel olmuş.

    edit: izleyipte tüyleri diken diken olmayan siktirsin gitsin.
  • osmanlı zamanındaki akıncıların hepsinin türk alevi olması, bugün ise kendilerine akıncı diyen neo-osmanlıcıların alevi nefretiyle karşılaştırılınca ironiktir.

    osmanlı ordusunda yeniçeriler ve akıncıların alevi-bektaşi olduklarını zaten biliyoruz da, büyük ihtimalle tımarlı sipahiler de bektaşi geleneğinden yetişmiştir. yani osmanlı'da ordunun hemen tamamı alevi diyebiliriz. neo-osmanlıcıların kabusu lan.
hesabın var mı? giriş yap