• âheste çek kürekleri, mehtâb uyanmasın,
    bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.

    âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân;
    sürsün sabâh-ı haşr'e kadar, hâb uyanmasın.

    dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz,
    leyl-i tarâb'da bir dahî mızrâb uyanmasın.

    ey gül, sükûtâ varmayı emr-eyle bülbüle,
    gülşen'de mest-ü zevk olan ahbâb uyanmasın.

    değmez kemâl, uyanmaya ikmâl-i ömr içün,
    varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasın.
  • günümüz lisanına çevirirsek aşağıdaki şekli alması muhtemel, fakat orjinalinin gölgesi dahi olamayacak eser:

    ağır ağır çek kürekleri mehtap uyanmasın
    bir hayal dünyasına dalan su uyanmasın

    uykudadır dünya, ilkbaharın kucağında
    sürsün sabaha kadar, rüya uyanmasın

    dursun bu kutsal ezgi içindeki çalgılar
    gecenin şenliğindeki mızrap dahi uyanmasın

    ey gül, sessizliğe varmayı emret bülbüle
    gül bahçesinde zevk sarhoşu olan dostlar uyanmasın

    değmez kemal, ömürü tamamlamak için uyanmaya!
    varsın bu uykudan yorgun düşmüş gönül uyanmasın
  • tüm güzelliğiyle bugünkü türkçeye çevrilmesi, shakespeare çevirmek kadar zor olan eser. "âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân" yerine "ilk baharın kucağında uykudadır dünya" koyun bakalım o güzellikten geriye ne kalıyor. bu güzelliğin her geçen gün biraz daha uzağına düşüyor olmaktan acı duyuyorum.

    "âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân" cümlesini ben sözlüksüz anlayamadım, korkum çocuklarımın sözlükle bile anlayamayacak olmasıdır.
  • muhteşem bir albüm olan 1964 istanbul konseri kaydında, münir nurettin selçuk bu şarkıyı gazel olarak kalamış şarkısının ortasında okur ama öyle bir okur ki, siz o sırada gözünüzü kapatır ve bu dünyadan uzaklaşıp apayrı alemlere kısa süreliğine de olsa göç edersiniz.

    gazel biter, tekrar "bir tatlı huzur almaya geldik..." diye başlar usulca üstad ve o sırada uykudan uyanır gibi o daldığınız alemlerden yavaşça dünyaya geri dönersiniz ve benim gibi yaşınız yetmiyorsa münir nurettin selçuk'u bir kez canlı izleyememenin ve dinleyememenin kederi içinize çöker.
  • odtu kurek takiminden yapmalarini istedigimiz olay. (bkz: eymir golu sakinleri)
  • üstad münir nurettin selçuk'un, insanı gecenin bir vakti denizin ortasında hissettiren şarkısı.

    http://www.youtube.com/watch?v=u6amkfvgkkw
  • şiir, yahya kemal'in eski şiirin rüzgariyle isimli eserindeki çubuklu gazelidir. ama menşei kendi gök kubbemizdeki gezinti adlı şiirdir:

    kandilli'den çubuklu'ya çıktık gezintiye:
    yalnız kürek sadası gelen bir kayıktayız.
    bizler mi vakti hoşça geçirmekteyiz bugün?
    şüphem budur: vakit mi geçirmektedir bizi?
    zihnim neden kapıldı bu sonsuz düşünceye?

    bir yanda boşluğunda hudud olmıyan sema;
    bir yanda daima uzayıp bitmiyen zaman.
    insan tezad içinde fikirler mirıldanır.

    bazan çöküntüler, kırışıklardan ürkeriz,
    bazan da neş'esizce: "vakit geçmiyor" deriz.

    silkin ve sakin ol dedim, avare gönlüme.
    artık kederli hisleri bir bir içinden at!
    eylül ferahlığında giderken çubuklu'ya,
    geçmiş, geçen veya gelecek vakti duymadan,
    aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın.
  • harikulade uşşak gazel.

    yahya kemal dizelerine, münir nurettin'in güzel dokunuşunu görüyoruz.

    ayrıca bana babamı hatırlatır bu dizeler. beraber seyahat ederken sürat yapmamam için söyler, gülümserim ben de.

    dinlemek isteyenler için başarılı bir yorum.
  • merhum kani karaca'nın "o eser bir daha okunamaz" diye tanımladığı gazel. sonradan sözde okuyan, özde içine sıçanlardan da gördüğümüz üzere harbiden de bir daha okunamamıştır.
  • yahya kemal'in şiirinden munir nurettin'in bestelediği mükemmel bir gazel.sevgiliyi uyandırmamak için ağır ağır başlar şarkı,sonra hiddetlenir,coşar,ve yine aynı sessizlikle biter,sevgili uyanmaz.koray safkan yorumu mutlaka dinlenmelidir.
hesabın var mı? giriş yap