• direk 2006 sonbaharı. üniversiteye henüz başlamışım. salak gibi herkes çok deli kanka sanıyor birbiriyle. arabadayız, bornova'ya gidiyoruz. radyoda çalıyor. 'vay anasını' diyoruz arabada. öyle bir sahne geliyor aklıma.
  • vokalistinin nakaratini "...şövdüm şövdüm bu dünyaya.." şeklinde söylediği parça. tekme tokat dalasim geldi radyoya.
  • emre aydın şarkısı.. klibi ile ciddi anlamda bunalımdan bunalıma sürüklüyor insanı; yahut benim bunalıma giresim vardı zaten, bilemiyorum.. ama işte bir yerden yakalıyor; "sabaha kadar içsem bunu dinleyerek" dedirtiyor.. acıdan delirebilirmiş insan, belki de bunu vuruyor yüzüme yüzüme...

    "ölsem, ölsem, ölsem..... hemen şimdi..
    kaçsam gitsem, kaçsam.... tam da şimdi...

    bu kez pek bir afili yalnızlık;
    aldatan bir kadın kadar düşman,
    ağzı bozuk üstelik;
    bırakmıyor acıtmadan...

    bu kez pek bir afili yalnızlık;
    ağlayan bir kadın kadar düşman,
    tuzaklar kurmuş üstelik;
    bırakmıyor acıtmadan..."

    (bir yerden düşmüşüm gibi acıyor her yanım; oysa fiziksel olamaz bu; elle tutulur bir acı... zerrelerime kadar işlemiş; kıpırdadıkça değil, düşündükçe içimde burgulu iğnesini, zehirli bıçağını oynatan bir şey gibi... kafama tonlarca ağırlıkta bir balyoz yesem şimdi; beynim bin parçaya bölünse ve aniden bitiverse her şey.. "bu kadar kolay mı?" diyenlere kapak olsam 3. sayfadan..
    kolay olsa bu kadar; tek bir saniyede bitse, beni bıraksan.. "zaten bıraktım" demeden; ben delirmeden, gelsen ve alsan bende kalan tüm seni... içimden tamamen gitsen artık; "ne halin varsa gör" demeden, bitsen...)

    "bitiyorum her nefeste;
    ne halim varsa gördüm...
    çok koştum, çok yoruldum;
    ve şimdi ben de düştüm...

    bitiyorum her nefeste,
    ne halim varsa gördüm...
    çok koştum, çok yoruldum;
    ve şimdi ben de düştüm..."

    (tam burada; şu şişelerin tam arasından görünen yüzüm müydü, bir an öncesinde senin sıcağında uyurken mutluluktan ışıldayan yüz? bir film karesi gibi mi her şey; "bitti" deyince bitiyor mu sanıyor insanlar? bilmiyor mu insanlar bitmediğini, bitemediğini öyle çabuk, bitiren her kimse bilmiyor mu bunu?
    dünya; gidenler ve geride kalanlar üzerinde dönen koca bir aldatmacayken; şimdi biriktirdiğim izmaritlerde her seferinde içimde büyüyen seni söndürmeye çalıştığımı kime anlatabilirim ben? kim dinler ki bu terkedilmiş kadın safsatalarını? anlar mı kimse? ya onlar da gidenlerdense hele? kim anlar beni şimdi?

    şimdi ben; günün gelgeç kovalamacasında; senden, senin bir zamanlar sevdiğin benden; birlikte gittiğimiz yerlerden, birlikte büyüttüğümüz tüm alışkanlıklardan ve anılardan ardıma bakmadan kaçarken; vara vara geldiğim yerin; içimdeki sen olacağını nerden bilirdim ki; böylesine kan ter içindeyken üstelik?

    hangimiz yalanız; neresi gerçek ve hangi an doğru, nereden bileceğim ben şimdi?

    ben şimdi....)

    "sövdüm, sövdüm, sövdüm ben dünyaya;
    acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara.....

    bu kez pek bir afili yalnızlık;
    aldatan bir kadın kadar düşman,
    ağzı bozuk üstelik;
    bırakmıyor acıtmadan...

    bu kez pek bir afili yalnızlık;
    ağlayan bir kadın kadar düşman,
    tuzaklar kurmuş üstelik;
    bırakmıyor acıtmadan..."

    (sevmiyorum şimdi hiçbir şeyi; içinde olduğum şu anı sevmiyorum örneğin; bana hediye ettiğin saatten zamanı kovalamayı sevmiyorum; yüzünü sildiğin havludaki kokunu temizleyen çamaşır makinesini; sevmiyorum.. zaman geçsin ve ben çok uzak bir yerlerde olayım senden.. bir şey olsun ve çık git; yansıman; sesinin kulağımda yankıması; kokun.. gidin hepiniz; giderken götürmediğin tüm anılamızı al benden.. bana ağır gelen her birini tek tek yoket, yahut gittiğin yere götür.. al benden hepsini; kendin gibi uzağa götür; kalan yalnızca ben olayım bu aşktan; geride ne varsa senin olsun...)

    "değmezmiş hiç uğraşmaya;
    bu kez mecalim yok hiç dayanmaya..."

    (şimdi kuş kadar hafif miyim, yoksa en baştakinden daha mı yalnızım? şimdi gelsen, seni eskisi gibi sevebilir miyim bilmiyorum.. eskisi gibi güzel olur mu her şey, bıraktığın boşluğa tıpatıp oturabilir misin sen şimdi? eksilmişliğinle kalan boşlukları, nasıl dolduracağım? bilmiyorum.. giderken bıraktığın o koca boşluğun yerine koyduğun acı razı olur mu ordan kalkmaya...

    bilmiyorum...)

    "bitiyorum her nefeste,
    ne halim varsa gördüm..."
  • klibinde lezbiyenligi değil şizofreniyi anlatan şarkı. o kadar afili ki yalnizlik, düşünün artık.
  • hani bazı albümler vardır; herhangi bir yerinden dinlemeye başlarsınız, biter şarkı, diğer şarkılara geçmez, yine aynı şarkıyı dinlersiniz, yine, defalarca... sonra bir bakarsınız, saatler geçmiş. ama siz koca albümde o şarkıyı bir türlü geçememişsiniz. hatta bunun farkında olmanıza rağmen hala o şarkıyı değiştirmek istemezsiniz. bu yüzden albümün tamamını ancak birkaç günde dinleyebilirsiniz. işte bu albüm de kafadan bu kategoriye sokulabilecek bir albüm...

    belki bir gün özlersin'i yaklaşık bir yıldır biliyordum. git zaten altıncı cadde zamanından... hareket vakti coverı ve afili yalnızlık da bir şekilde elime geçmişti. yani albümü alana kadar bu 4 şarkıdan başka bir şey bilmiyordum açıkçası; zaten bunlardan bir tanesini dinlemem bile yeterdi yaklaşık bir yıl sonra ilk kez para verip de orjinal albüm almaya karar vermeme...

    dayan yalnızlığım, ve gülümse şimdi, bu kez anladım, kalan sağlar senin olsun, kim dokunduysa sana ona git, unut gittiğin bir yerde... hepsi çok güzel, hepsi çok anlamlı aslında. ayrım yapmak çok zor. hidden track olayı da güzel olmuş, en az albümdeki diğer şarkılar kadar güzel bi şarkı daha kazandım kendi adıma.

    üzerinde çok çalışıldığı her halinden belli olan, bir tane iddialı şarkı yerleştirip gerisini sırf albüm dolsun diye koyverenlere ders niteliğinde dinletilmesi gereken bir albüm. emre aydın'ın daha uzun yıllar çok güzel işler yapacağının göstergesi aynı zamanda. içinde harika sözlerin geçtiği, her saniyesinden kalite akan, kusursuz bir albüm ayrıca...

    yolu açık olsun.
  • klipte kendine sevdalı* afili yalnız hatun kişi kendine yazdığı mektuba şöyle bir not düşer:

    "canım yine harika zaman geçirdik ,sadece seninle olmak mutlu olmak için yeterli zaten"

    yani alan razı kalan razı bir yalnızlıktır klibin göstergebilimsel çözümlemesinden çıkan. ama şarkının sözleri öyle değildir pek.
  • altı gündür 7/24 dinliyorum ben bunu. sesindeki bütün iniş çıkışları ezberledim nerdeyse.
    caiz yerine cahiz diyor unut gittiğin bir yerde parçasında, olsun desin.
    sövdüm yerine şövdüm diyor. olsun, desin.
    edit: ben de şövüyorum üstelik onunla, acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara.

    o söylüyor ben dinliyorum. ben hissediyorum, o söylüyor. iyiyiz biz böyle.
  • kötü bir şarkı değildir ama aklımda şu şekilde yer etmiştir..

    1- ölşşem.. ölşşem.. ölşşem

    2- şşövdüm.. şşövdüm.. şşövdüm
  • ölsem , ölsem , ölsem .... hemen şimdi
    kaçsam , gitsem , kaçsam ... tam da şimdi

    bu kez pek bir afili yalnızlık
    aldatan bir kadın kadar düşman
    ağzı bozuk üstelik ... bırakmıyor acıtmadan
    bu kez pek bir afili yalnızlık
    ağlayan bir kadın kadar düşman
    tuzaklar kurmuş üstelik
    bırakmıyor acıtmadan

    bitiyorum her nefeste
    ne halim varsa gördüm
    çok koştum , çok yoruldum
    ve şimdi ben de düştüm ...

    sövdüm , sövdüm , sövdüm ben dünyaya
    acılara , sokaklara , ait olmaya , insanlara

    bu kez pek bir afili yalnızlık
    aldatan bir kadın kadar düşman
    ağzı bozuk üstelik ... bırakmıyor acıtmadan
    bu kez pek bir afili yalnızlık
    ağlayan bir kadın kadar düşman
    tuzaklar kurmuş üstelik
    bırakmıyor acıtmadan

    bitiyorum her nefeste
    ne halim varsa gördüm
    çok koştum , çok yoruldum
    ve şimdi ben de düştüm ...

    değmezmiş hiç uğraşmaya
    bu kez mecalim yok hiç dayanmaya .... dayanmaya ...

    bitiyorum her nefeste
    ne halim varsa gördüm
    çok koştum , çok yoruldum
    ve şimdi ben de düştüm ...
hesabın var mı? giriş yap