• yaratılış hikayelerinde geçen, tanrının insanı yarattıktan sonra kendinden üflediği ruhtur.

    çoğu yerde anlatıldığı gibi insanın tehlike karşısında "kaç veya savaş moduna geçmesini sağlamak"tan daha fazlasıdır adrenalin.

    ölümle yaşam arasındaki ince çizginin üzerinde yürümeye başladığın anda, yani ölümle yaşam arasındaki farkı en net görebileceğin anda adrenalinin büyüttüğü göz bebeklerinle görürsün. vücudunun sana verdiği "sen yaşıyorsun" mesajı farklı bir faza sokar seni.

    yeterli miktardaki adrenalin, basit insancıklardan yarı tanrılar yaratır.

    kafanın içinde yankılanan tanrının sesi o anda "sen benimsin", "sen benim parçamsın" ve "ruhun benim nefesim" diye fısıldarken senin vücudum diye bildiğin şey bambaşka bir evrene dönüşmüştür;

    aldığın derin nefesle yükselen göğsün vahşi, azgın ve saldırgan oksijen askerlerle dolar. bırak adını bilmeyi, varlığından bile bi' haber olduğun kasların beyninden gelecek tek bir emir ile kasılmak için gergin bir şekilde bekler. artık akciğerlerinden kanına geçmiş oksijen askerler, kalbinin çaldığı hücum davulu ile vücudunda gezerken, fethettiği her hücrede hapsedilmiş durumdaki organik moleküllere tecavüz eder, yakar, yıkar. bilimin atp dediği, canlıyla cansızın farkı olan atp yanardağları patlayıp biriken enerjiyi fışkırttıkça can ve güç verir sana. açığa çıkan enerji vücut sıcaklığını yükseltse de tenini nemlendiren şey aslında oksijenlerin çaresiz bıraktığı organik moleküllerin ıslaklığından ibarettir.
  • çocukken uzun yıllar duygusal, psikolojik ve fiziki olarak istismara uğradıysanız (şiddet gördüyseniz) büyüdüğünüzde bile kanınızda oranı herhangi bir kişiye göre yüksek kalan hormon.

    işte bu yüzden "ekstrem sporları çok seviyorum, çünkü adrenalin bağımlısıyım" lafını söyleyen dangozları hayatım boyunca anlayamadım. herhalde bunlar hayatları boyunca en küçük bir stres yaşamamışlar, hiç dayak yememişler, çocukken korkmalarına, ağlamalarına sebep olacak en küçük bir huzursuzluk yaşamamışlar. başka açıklaması olamaz.

    bir insan adrenaline nasıl bağımlı hale gelebilir ki başka türlü? mazoşist olması lazım. ben hayatımda huzurumu kaçıracak herhangi bir moleküle bile tahammül edemezken, adam bunu yaşamak için hayatını riske ediyor.

    eğer yukarıda dediğim gibi bir çocukluk geçirdiyseniz en küçük bir sıkıntıda adrenalininiz tavan yapar:

    * sınava gireceğiniz zaman
    * ders notları düşük gelince
    * patron sizi odasına çağırdığında
    * işsiz kaldığınızda
    * çok kalabalık bir caddeden geçerken
    * işe giderken otobüsü kaçırdığınızda
    * sizden hoşlanmadığını bildiğiniz bir kişiyle konuşmanız gerektiğinde
    * tanımadığınız insanlara bir şeyler anlatmanız gerektiğinde
    * bilmediğiniz bir yere gittiğinizde
    * bilmediğiniz bir şehirde kaybolduğunuzda
    * akrabaların arasında
    * anahtarınızı evde unutursanız
    * beklediğiniz kargo gelmezse
    * birine kendinizi savunmanız gerektiğinde
    * gece tek başına yürüdüğünüzde
    * akşam evde elektrik gittiğinde
    * birdenbire sağanak yağmur altında kaldığınızda

    vallahi yazmaktan yoruldum. bu da sonunda "yaygın anksiyete bozukluğu"na yol açıyor işte. bu da uzun vadede tükenmenize sebep oluyor. her an tetikte olmak bir süre sonra yoruyor, bitkin, bitap düşürüyor.
    hangisi sebep ya da sonuç, kestiremiyorum şu an.

    "idrinilin biğimlisiyim bin". hayatta kendinize bağımlı olacak daha sağlıklı şeyler bulun bence.
  • genel olarak aksiyon tipi çizgi filmlerden hoşlanan 9.5 yaş kızım; "anne, ben macera yaşamak istiyorum ya. sen hayattaki macera ihtiyacini nasıl karşılıyorsun?" diye sordu geçen gece uyumadan evvel..
    ortam hafifçe dalgalandı, bulandı ve 15-20 sene önceye döndü usulca...
    .
    .
    elimde kask, üzerimde korumalı giysiler ve botlarla motoruma doğru yürüyorum ağır adımlarla. az önce dev kızmışım biseye. kafamda duman tütüyor öfkeden ama arızalı derecede kontrollü ve sakinim.

    yavaşça motora biniyor, önce kulaklıkları sonra kaski takip mp3 player'dan prodigy listesini açıyor ve smack my bitch up'la kontağı çeviriyorum.

    böyle zamanlarda biraz şehir dışına, güzel virajli rotalara surerdim performans için ama tabii yolda mecburen şehir trafiğini aşmak durumunda insan.

    bazı bazı apaçilikler de oluyordu haliyle...
    .
    .
    öptüm saçlarından ve "spor yapıyorum galiba kizim" dedim. bugün sabah koşarken de biraz bunun üstüne düşündüm.
    çocuk ne güzel bi yerden yakalamış konuyu...
    günlük hayattaki adrenalin ihtiyacı

    "adrenalin bağımlılığı" olarak da ele alınıyor sanirim ama aynı şey değil bence.
    primat atalarımızın avlanma ve av olmama level'larini başarıyla atlatıp tarıma ulaşmalarıyla sonuçlanan o süreci-yanılmıyorsam- adrenaline borçluyuz.

    adrenalin bizi vahşi doğada hayatta tutan bir kimya.

    bunun bağımlısı nasıl olunur bilmiyorum ama dahil olduğumuz yaklaşık 2 milyon yıllık hominin taifesini ele aldığımızda, bu kimyanın vücudumuzda ne kadar eski tarihlendiğini, zaten neredeyse değişmez bir yapısal parçamız olduğunu rahatlikla görüyoruz.

    peki modern dünyada adrenalini tam olarak nereye koymalıyız? ihtiyaç mıdır, artık işlevini büyük ölçüde kaybetmiş bir kimya mi?
    "ihtiyacı mı insanı risk almaya iter, yoksa esas gereksinim (özdegersizlik vs sebeplerle) risk alacak durumları yaratmaktır da, adrenalin bunun sadece ikincil bir getirisi mi" gibi düşünüyorum sabahtan beri.

    "ben canımı sokakta bulmadım" diye sotelerden yürüyenle, timsahların arasında ömür geçiren adamin seçimleri arasındaki farkı yaratan nedir?
    iki adamin adrenalini karşılayış ve deneyimleme noktasinda yaşadıkları nelerdir?

    yüksek adrenaline gebe riskleri alan, extreme sporlarla ya belalı işlerle uğraşan insanlar (yaşamaya devam edebilirlerse) bir noktada yola girdikleri deli bozuk ruh hallerinden tamamen sıyrıldıkları; tamamen sakinleştikleri bir moda girebiliyorlar gözlemime göre...
    adrenalin insanın hayat seyrinde bir sebep, bir vesile midir; yoksa sadece sonuç mu?
    bir tekamül imkanı midir kimileri için?

    henüz bunların cevabını bulamadım ama, adrenaline gebe -artık daha kontrollü- riskler almaktan ömrümce geri duramayacağımı da bi noktada kabullendim sanirim.

    kim bilir, belki de bazıları adrenalin huydur bende manyaklığıyla mükellef kılınmıştır şu dünyada.
  • rahat batma sendromu
  • bünye çok sinirlendiği zaman da salgılandığını tahmin ettiğim hormon. vücudu baştan aşağı zangır zangır titretmek gibi bir etkisi olabiliyor.
    (bkz: sinir krizi) (bkz: cinnet) (bkz: berserk)
  • adrenalinin bağımlılık yapıcı bir özelliği vardır.adrenaline isterik bir durumda olan vucut bir şekilde insanı adrenalin aktivitesi arayışına sokar...genelde doğa sporlarıyla uğraşanlarda,yarışçılarda rastlanası bi durumdur.korku filmi hastalarındada aynı durum söz konusu...
  • bu gusel salgı vucuda pompalanipta kana karisinca insanin ici bi hos olur. refleksler guclenir. vucudun urettigi en guzel sey.
  • insan burnunun algılayamadıgı ve köpeklerin çok sevdigi bir kokusu olan bu yüzden de köpeklerden korkan insanlara onların daha çok yaklasmasına sebep olan hormon
  • buz gibi havada motorsiklet üzerinde -millet arabanın içinde üşürken- nasıl oluyorda donmuyorum? sorusunun cevabı.
  • ucuz ve kolay salgilamak icin bostanci lunaparkina gidiniz ve gondola bininiz.
hesabın var mı? giriş yap