• yıllardır kimse rock tarihimizin bu muhteşem şarkısının sözlerini yazmamış, sözlerini yazalım da tam olsun:

    denizlerde okyanuslarda
    dalgaların koynunda
    bir ömür tükettikten sonra
    su içip boğulmak varsa

    çöllerde kızgın kumlarda
    karlı buzlu dağlarda
    bir ömür tükettikten sonra
    çukurda kaybolmak varsa

    korkunun ecele faydası yok
    bu koşuşma niye?
    abbas yolcuyu soran yok
    yolculuk nereye?
    kim kaldı geriye?

    taş üstüne taş koya koya
    yarattığın dünyanın
    çöktüğünü görmek bir yana
    bir de altında kalmak var ya

    korkunun ecele faydası yok
    bu koşuşma niye?
    abbas yolcuyu soran yok
    yolculuk nereye?
    kim kaldı geriye?

    sana uzatılan elleri
    görmek istemesen de
    bir gün o eller üstünde
    bu dünyadan göçmek var ya...
  • müthiş bir barış manço şarkısı. mutlu bir tını eşliğinde, sözleriyle amınıza koyuyor, tüylerinizi diken diken ediyor. hakkında çok az görüş yazılmasını da açıkcası garipsedim.

    "sana uzatılan elleri görmek istemesen de
    bir gün o eller üstünde bu dünyadan göçmek var ya.. "

    (bkz: durduk yerde adamın amına koyan şarkılar)
  • türkçede "yola çıkacak kimse." anlamına gelen deyim.
  • tas üstüne tas koya koya
    yarattigin dünyanin
    cöktügünü görmek bir yana
    birde altinda kalmak var ya
    sana uzatilan elleri
    görmek istemesen de
    bir gün o eller üstünde
    bu dünyadan göcmek var ya...

    ...dizeleriyle "ne bok yiyoruz lan biz bu gezegende" dedirten barış manço şarkısı.
  • (bkz: attila ilhan)
  • yetmiş yıl öncesinin türkiye'sinde attila ilhan'ın kalemi aracılığıyla kaybolmak isteyenler için fırsat.

    ayrıca:
    - anadolu notları, reşat nuri güntekin;
    - memleket hikayeleri, refik halit karay;
    - göl insanları, kemal tahir;
    - kamyon, sabahattin ali;
    - viaggio in turchia, corrado alvaro.
  • attilâ ilhan'ın ilk baskısı 1957'de dost yayınları tarafından yapılan kitabı. siftah, sıla, yâdel ve son kesit bölümlerinden oluşan kitapta, kaptan'ın 1949-1952 yılları arasında kaleme aldığı "gezi yazıları" var...

    zamanında varlık'ta bölüm bölüm yayımlanan bu yazılar, aslında birer "gezi yazısı"ndan fazlası; çünkü kaptan, bu yazılarda, kendisinin de dediği gibi, kendi yaşamıyla roman kahramanlarının yaşamlarını -sokaktaki adam'dan kamarot hasan'la zenciler birbirine benzemez'den mehmed ali- birbirine karıştırmıştır:

    "...abbas nerede attilâ ilhan'sa ömer haybo orada mırç'tr, kamarot hasan'ı kaptan'ın çizgilerinde tanıyabildiğimiz kadar; dönüp dolaşıp, mehmed ali'yi abbas'ın yaşantısından çıkarabiliriz..."

    diğer bir deyişle, aslında abbas yolcu'yu, hem sokaktaki adam ve zenciler birbirine benzemez'le, hem de sisler bulvarı ve yağmur kaçağı'yla beraber okumak gerekir. çünkü bu kitapların şiirleri de, aynı yıllarda, aynı ortamın şiirleridir. hem yalnız ortamı değil, bazı kişileri bile onlarda bulabilirsiniz...

    son olarak kaptan'ın kardeşi cengiz ilhan'a, nâm-ı diğer sağdıç'a, anadolu'yla ilgili söylediği şu sözleri de buraya yazalım:

    "ama iptidai memleketim! allah için söyle sağdıç'ım, allah için! evinin köşe bucağını iyice bilmeyen adamın sokakta işi ne? hem anadolu dünyanın dışında mı? sen anadolu'yu bilir misin? yayan yapıldak yollarına düşüp, dağına taşına merhaba dedin mi? vahşi bozkır rüzgârlarına terk edilmiş göçmen köyleri, bir dudağı yerde bir dudağı gökte sıradağlar, göller, gölekler gözlerine düştü mü hiç? unutmanın mümkünü yok: yaşım on birdi. ilk evvel, batı'dan konya bozkırlarına vardımdı. o gün bugündür rüzgârcıl kırlangıçlar misali dolaşıyorum; kimi poyraz alıp götürüyor, kimi karayel! sen de git gör sağdıçı'm! zonguldak'ta kömür ocaklarına kahraman bir gece gibi in, keçiborlu'da kükürt harmanı yap, stepte ılgın çalılıklarının dibinde toy avla. gelgelelim, en mühimi, insanlarla hemhâl ol. mehmet de, durdu de, de bir şeyler işte. onun gözlerine bak dinle. anadolu, kalbi ve gözleriyle konuşur, kalbi ve gözleriyle dinler. bir de üç telli sazla: 'çıktım yücesine seyran eyledim/yâr ile gezdiğim iller perişan!'. hey benim keklik sekişli sağdıç'ım, senin anadolu dediğin de bir dünya değil mi ki sanki? bunu söylemek bile fazla. ben onun koynunda ekmeği öpmeyi, yalınayak gezmeyi ve ağlamayı öğrendim. daha da kim bilir neler öğreneceğim."

    evet, "evinin köşe bucağını iyice bilmeyen adamın sokakta işi ne"; evet, "anadolu dediğimiz de bir dünya değil mi ki sanki"; evet, "biz onun koynunda ekmeği öpmeyi, yalınayak gezmeyi ve ağlamayı öğrendik" ve evet, "daha da kim bilir neler öğreneceğiz"!..
  • barış manço'nun çok sevdiğim 24 ayar albümünde you and i'dan önceki parçası.
    bu derin sözlü şarkı eşliğinde, bütün albüme etkisi fazlasıyla hissedilen jean jacques falaise sağolsun, ironiktir bilgisayar başında dans ede ede çalışıyorum.

    çöllerde kızgın kumlarda
    karlı buzlu dağlarda
    bir ömür tükettikten sonra
    çukurda kaybolmak varsa

    sana uzatilan elleri
    görmek istemesen de
    bir gün o eller üstünde
    bu dünyadan göcmek var ya...
  • mevzubahis abbas'ın kim olduğu ve deyimin tam olarak nereden geldiği şuradan öğrenilebilir.
hesabın var mı? giriş yap