• --- spoiler ---

    önce oyuncağı kardeşine vererek kardeşinin, sonra da arabada tepesinde yaratık hop hop zıplarken işitme cihazını kapatarak babasının ölümüne sebep olan ergen tripli kızın beni daha çok gerdiği film. uzun süredir bir filmde bir karaktere bu kadar kıl olmamıştım. yeni doğan bebek bile gürültü çıkmasın diye ağlamadan doğdu amk sen neyin peşindesin, kim jong tipli ergen irisi seni...
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    suriyeli iki mültecinin; dünyanın sonu gelmişken çocuk yapma isteğini anlatan güzel bir film.

    --- spoiler ---
  • mantıksızlıklarla dolu film.

    insan sanki sadece konuşurken veya hareket ederken ses çıkaran bir varlıkmış gibi işlenmiş filmde. bu karakterler nezle veya grip olsa ne yapacaklar? öksürseler bittiler, tuvalete gidince yanlışlıkla gürültülü osursalar mahvoldular.

    bu yaratıklar nasıl ortaya çıktı, ortaya çıktıklarında ordu neredeydi, bu yaratıklar sadece sese duyarlıysa neden bir yerlere bomba yerleştirip sonra da yüksek sesle onları bombaların yanına çekip patlatmadılar. ne kadar saçma bir kurgu ya!

    bu arada ilk gençliğimizin efsane filmi tremors'u hatırlattı bana. eğer ses çıkarmadan durursanız canavarlar sizi bulamaz.
  • --- spoiler ---

    filmin final sahnesi ve emily blunt'ın şimdi ananı laciverde boyadım it oğlu it bakışı
    --- spoiler ---
  • istanbul'da kalburüstü bir semtin avm'sinde izlememe rağmen seyirci kitlesi yüzünden keyfimin kaçtığı film.

    filmi araştırmadan elinde patlamış mısır ve kola ile geleni anlarım da, film arasında gidip bunları alan öküzlere ne demeliyim acaba? zaten arkamıza da bir aile oturdu sürekli haşır huşur bir poşet sesi, ne getirmişler ne yiyorlar anlayamadım. utanacaklarına, üstüne bir de fısır fısır konuşup gülüyorlar ses çıkartıyorlar diye.

    ayrıca film o kadar sessiz ki, salonun kapısı açık kaldığı için avm içindeki gürültüler bile ambiyansı bozuyor. o nedenle, hafta içi ve avm sineması olmayan bir salonda izlemeniz tavsiyem.

    filme gelince, abartıldığı kadar beğenemedim. karakterler arası ilişkiler bütün çabaya rağmen yüzeysel kalmış, zaten 90 dakikanın da film için kısa olduğu belli ediyor. bu kadar övülmesinin ardında, emily blunt ve john krasinski çiftinin amerika'da en beğenilen ünlü çift olmasının ve personalarının etkisi var. çoğu hayran, filme giderken destek olmak da istiyor ve pozitif bir önyargı hakim.

    --- spoiler ---

    filmdeki kız çocuğu, gerçekte de işitme engelli.

    filmin en gerilimli öğesi, merdivendeki çiviydi. film boyunca o çividen çekindiğimiz kadar başka bir şeyden çekinmedik. bir de, aklıma piyanist filmindeki annenin hikayesi geldi ve film boyunca, anne, sesini kesebilmek için bebeğini boğmak zorunda kalacak mı diye de gerildim.
    --- spoiler ---

    film bir korku değil gerilim filmi ve suspanse olarak adlandırılan, yani bir şeylerin olmasını beklediğinizde yaşanan gerilime dayanan bir tür. 7.5/10 nacizane puanım.
  • filmden çıktığınızda bir süre pantolonunuzun yaptığı hışırtıya, tuvalet kağıdının yırtılma sesine, florasan lambanın vızıltısına, arabanın havalandırma sesine kulak kabartırken bulacaksınız kendinizi.

    belirtilmiş ama tekrar yazalım, korku filmi değil; sağlam bir gerilim.
  • gayet güzel film.

    baba-kız ilişkisinin işlenmesi biraz eksik kalmış, kabul. filmdeki dram ve çaresizliğin işlenmesi adına, filmin içinde geçtiği evrenin kuralları ve detayları biraz atlanmış ona da varım.

    öte yandan jumpscare eleştirilerine katılmıyorum. filmdeki gerginlik her an mevcut. gıcırdayan en ufak tahta bile insanı geriyor. gerginliğin tavan yaptığı anlar da genellikle bir sesin çıkması ile başlıyor. o yüzden jumpscare olarak tanımlanan sahnelerin fazlaca olmadığı ve sömürülmediği kanaatindeyim.

    oyunculukları çok beğendim. john krasinski'yi her izlediğimde içim ezildi. emily blunt da öyle. karı koca, minimum replikle maksimum duyguyu anlatmışlar. bravo. onun dışında çocukların oyunculukları da çok hoşuma gitti.

    plot hole eleştirilerine de fazlaca katılmıyorum. geri kalanı spoiler:

    --- spoiler ---
    plot hole olarak düşünebileceğim tek şey, yaratıkların duyma yetisi. yere düşen bir çerçeveyi (en iyi ihtimalle) yüzlerce metreden duyup gelebilen yaratıkların, yan yana durdukları insanların nefeslerini ya da kalp atışlarını duyamaması biraz tuhaf geldi. onun dışında filmdeki detayların (tabak-çanak-çatal-bıçak olmaması vs.) gayet güzel olduğunu düşünüyorum.

    bunun dışında yaygın olarak gördüğüm eleştiriler:

    niye bebek yaptılar?
    1) insanlar, konuşmuyor diye john krasinski'yi jim halpert sanıyorlar anladığım kadarıyla; ancak film kırsal ve gelişmemiş bir yerde geçiyor. dolayısıyla bu ailenin pro-life olması ve kürtajı (ve hatta korunmayı bile) hoş karşılamıyor olması yüksek bir ihtimal.
    2) ilk baştaki eczanemsi yerin durumu oldukça kötüydü. halihazırda küçük bir kasabanın eczanesi, üzerine de defalarca yağmalanmış. burada hamilelik testi veya gebelik sonlandırıcı ilaçların kaldığını sanmıyorum. o şartlar altında kürtajın da mümkün olmadığı açık. dolayısıyla gebelik geç anlaşılmış olabilir.

    neden yerin altına sığınak yapmıyorlar/neden nehrin yanına ev kurmuyorlar?
    - bunlar için inşaat gerekir. inşaat = ses. yaratıkların giremeyeceği bir sığınak yapmak zaten mümkün değil, manyak gibi güçlüler (ambar sahnesi).

    yüksek frekansla ses çıkararak yaratıkları etkisiz hale getirmek, koskoca bilim insanlarının aklına gelmemiş mi?
    1) gelmiş olabilir. gelmişse de kendilerini güvenli bir yere alıp, konuyla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyorlardır; ancak bizim izlediğimiz zaman dilimi olayların çıkışından 1.5 sene sonrası. bu süre içinde kırsal bölgede yaşayanlar için bir arama kurtarma çalışması başlamamış olması ya da karşı saldırıya geçilememesi normal.
    2) gelmemiş olabilir. diğer yerlerdeki yaratıkların sayılarını bilmiyoruz. çok sayıda yaratık varsa bir anda insan nesli tükenmiş olabilir; zira çok hızlı ve güçlüler. özetle emin değiliz. konu da bu değil zaten.
    --- spoiler ---
  • ilginç konulu bir korku filmi. en azından fragmandan gördüğümüz kadarıyla. çünkü hiç bir yerde konusu yazmıyor. yapımcılar gizli tutuyor. filmdeki tehdit unsuru bilinmesin istiyorlar.

    filmdeki aile sadece gece değil, gündüz de ses çıkarmaktan kaçınıyor.. tahtalar gıcırdamasın diye basılacak yerleri bile belirtmişler.

    bu arada başroldeki adam hem filmin yönetmeni, hem senaristi, hem de emily blunt'ın eşi. hem de ingiltere çevre bakanı. yok şaka.

    don't breath, death silence, 10 cloverfield lane (izole yaşam bakımından) gibi filmleri anımsatan yapım, kıyamet sonrası bir ailenin izole bir yerde hayatta kalma çabası gibi sıkça işlenen bir tema üzerinde..üstüne bir de sessiz kalınma sosu eklenmiş.

    nisan 2018 de bekliyoruz.
  • güzel bir film bu. bu ara sinemaya gitmek isteyip bok püsür yerli filmlerin dışında bir şey izleyeyim diyorsanız buna gidin. diğerleri çok kötü çünkü.
    filmde bazı kafa yedirten detaylar da var ama olsun ufak bi beyin jimnastiği yapmış oluyorsunuz.
    bir de seyirci çıt çıkarmadan izledi bu filmi. ilk defa böyle bir şey yaşadım normalde patlamış mısır poşet bilmem ne sesinden geçilmez bu kez kilitlenmiş gibi izlediler filmi sfjskj tesadüf müydü acaba? filmin atmosferiyle alakalı bence.

    edit:

    --- spoiler ---

    üzerinden 1 gün geçince biraz düşündüm. kadınla adamın ufacık bir ses çıkardığında üzerine atlayacak yaratıkların pusuda beklediği bir dünyaya çocuk getirmesini çok aşırı saçma bulmuştum. sonra bi anda yaşadığımız dünyanın da çok farklı olmadığı geldi aklıma. dünya gittikçe tehlikeli bir yer oluyor ama insanlar korkusuzca çocuk sahibi olmaya devam ediyor. o hamilelik konusu böyle bir metafor olabilir yani. ya da ben zorlaya zorlaya buraya bağlayabildim.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap