• herhangi bir nedenle, doğumundan beri veya belirli bir olaydan sonra vücut yapısındaki bir bozukluktan değil de beyinsel fonksiyonlarının düzensizliği yüzünden toplumsal hayat içinde yer alması zor olan birey
    (bkz: dağlara taşlara)
  • hayatin ve devletin goz ardi ettigi insandir. cogu insanlara algilarinin cok kisitli oldugu yanilgisini yasatirlar. ve fakat dogaustu sezgilerin insanlaridirlar. o yuzden de, cektikleri ve ifade edemedikleri acilarinin insanlaridirlar.
  • ingilizce'deki politically correct hali için (bkz: mentally challenged)
  • psikologlarının ellerinden alınmasıyla daha da çaresizleşmiş insanlar.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/24965803/
  • benim. ama engeli de koyan benim. bi de yazmayi bilmedigimden bir beden kiraladim ona yazdiriyorum. yanlis, parayla degil. (?)
  • engellerinde fazla tutarsızlık olmaması nedeniyle otistik spektrumdaki çocuklar kadar zor olmayan çocuklardır. spektrumdakiler bazı şeyleri iyi yapabilirken, bazı şeyleri de hiç iyi yapamamaktadır ve bu ailelerin kafasını bolca karıştırmaktadır. fakat özellikle orta / ağır düzeyde bir zihinsel engelli. yapamaz. hiçbir şeyi verimli/hızlı/ince yapamaz. kafalar da karışmaz.
  • zihinsel engelli insanların durumu beni neredeyse hiçbir şeyin yapmadığı kadar çileden çıkartıyor, sinirleniyorum, nedense ortada büyük bir adaletsizlik varmış gibi hissediyorum. bu tavrım sanırım "insan" canlısının zihinsel marifetlerine, soyut düşünce yeteneğine, hatta kendi düşünsel süreçlerine, davranışlarına yönelik fikirleri olmasına (bkz: self-reflection) verdiğim değer ve duyduğum merak ile bağlantılı: zihinsel engelli insanların ister istemez bu zenginlikten uzak oluşları zoruma gidiyor. kalıtsal mı, çevresel mi, ya da neyse artık sebebi neye bağlıysa, bu sebeplerden ötürü bir insanın bu insanın insan olmasında büyük katkıları olduğunu düşündüğüm kabiliyetlere, o varoluş haline erişiminin olamaması bana büyük bir haksızlıkmış gibi geliyor.

    zihinsel engellilik başka tür engellilikler gibi de değil ki. bir insanın bacakları tutmasa, ya da kör doğmuş olsa, bu eksikliğinin yine farkında olur ve hayatını buna göre yaşayabilir. ama zihinsel engelli bir insan nelere uzak olduğunun farkında da değil. kendi konumuma dair soru işaretleri de buradan doğuyor sanırım: eğer zihinsel engelli insanlar da mutlu olabiliyorlarsa, yaşam onları da mutlu ediyorsa (ki evet oluyorlar ve ediyor, bu tartışılabilecek birşey değil) o zaman bir izleyici olarak bana giren çıkan ne? ben niye onlar adına üzülüyorum? buna verecek bir cevabım pek de yok. nihayetinde ben de gayet ortalama zekalı bir insan olarak zihnin en soyut katlarında gezebilen bir insan değilim çoğu zaman. ama işte yine de, tavırlarımı, davranışlarımı, kişisel bir inanç ve değer hiyerarşisine oturtmaya meraklı olduğum ve "benlik" hissimi bundan edindiğim için, başka insanların sadece "şanssız" oldukları için bunu gerçekleştirmelerinin mümkün olmaması ya da mümkün olsa bile engelli olmadıkları bir "keşke" evreninde yapabilecekleri kadar "kusursuz" yapamamaları gücüme gidiyor, ne yapayım?

    tabii daha gizli bir üçüncü sebep ise zihinsel engellilerin diğer engellilere kıyasla toplumsal hayatın içinde varolmalarının çok daha zor olması ve engellerinin kolay kolay kompanse edilememeleri. bir insanın daha çok erken bir zamandan bu gibi hayati bir hususta bu kadar geri düşmesi, düşmek zorunda kalmaları da insanı sıkıntıya sokuyor.

    dünyanın adaleti yok gerçekten.
  • (bkz: geri zekalı) değildir.
  • melektirler.
    uc yil onbsekiz yas ustu zihinsel engellilere resim ogretmenligi yapmis bulunmaktayim ve rahatlikla diyebilirim bunlar ayri ayri melektirler.
    ailesi olmayan ya da terkedilmislerle calistim.
    ilk basta biraz cekincelerim vardi. cok agir hastalarla calisma firsati buldum. kendimi onlarla tanistigim icin sansli addediyorum. bu saflik bu kendini koruyamama hali, bu kadar ezilip asagilanmalarina karsi hala sevgi dolu olmalari cok etkileyici.
    nelere sahit oldum bu zaman zarfinda. simdi pismanligim neden bu kadar sessiz oldugum.
    o kadar haksizliga ugruyorlardi ki. tabi kayirdigim ogrencilerim de vardi.
    ercanim vardi benim. ismin ne diye sorunce eyecan derdi. ne sorarsan sor eyecan derdi. nufus kagidina gore yirmi bir yasindaydi ama dort yasinda ana kuzusuydu anasi olmayan.
    bir gun yanima geldi ki tirnaklari kan icinde. ne oldu diyorum anlatamiyor. tirnaklarini artik kim kestiyse cok derinden kesmis. soruyorum hasta bakicilara kendi kesti diyorlar. e neden dikkat etmediniz diyorum, neredeyse kufur edecekler. o zaman ayaga kaldirmistim orayi ama hic birsey olmadi tabi ki.
    huseyin'im vardi. konusamaz ama ciddi ciddi mirildanir her kagida gok kusagi cizerdi.
    hayatimin en temiz anlarini onlarla yasadim. zihinsel engelli olmak potansiyel suclu olmak degildir. karsindaki kirk yasinda kocaman bir dev olabilir ama kuzudur nihayetinde.
  • dünyanın en masum insanlarıdır.

    lafı uzatmadan, kendilerine yapılan iyiliği bile "neden bana iyilik yaptı" diye sorguluyor. hani bilimde çok çeşidi var ya, engelli ama yürüyor, engelli ama konuşuyor, engelli ama anlıyor.

    engelli ama çok fazla hissediyor.

    hiçbir eksikliğini hissetmesin diye uğraşıyorsun, kendi giyebilir oysa ceketini, inanıyorsun çünkü kendi ceketini kendi giyebilecek kadar biliyor kendini, inanıyorsun sadece, ama alıştırıyorsun sen giydirdiğinde daha rahat hissetmesini sağlıyorsun. gün geliyor biri, tabağına yemek doldururken, onun yüzüne gülümserken, "senin için bir kaşık daha fazla yemek koydum" diye iyilik yapıyor.

    ve zihinsel engelli ya ne çirkin tabir bu " neden bana ayrı davrandı" diye sana ağlıyor.

    "çünkü sen çok güzel bir kızsın" diyorsun
    "değilim, dişlerime baksana" diyor.
    "yemin ederim dünyanın en güzel kızısın" diyorsun
    "sana da bir kaşık daha fazla yemek koysun" diyor. (hangi vicdan ağlarken konuyu sana çevirebilir ki, kalbin güzelliğine bak)

    bir kaşık fazla yemek, onun kendini ayrılmış hissetmesine neden oluyor. iyilik yapılan bir insan da üzülebiliyor. dahası yok. adalet ciddi manada kayıp.
hesabın var mı? giriş yap