yalınkılıç
-
nazım hikmet'in o muhteşem şiirindeki* en vurgulu anlatımlardan biri.
akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
salkım söğütler yıkıyordu suda saçlarını!
yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! -
ölüm bir yıldırım çarpması, titredi, titredi, ölecekti*, kavrulmuş, çarpılmış olarak sağ durdu. artık bundan sonra kıllı büyücü. ikinci yaşam* dönüşümü. artık olandan/kendinden eminse yapar, her şey arkada kalabilir. veya karşısında. gezerken birden omzunda rütbe yıldızları artmış, komutaya gelmiş, samuray olmuş, her an bir orduya tek başına yalınkılıç dalabilir. anladığı, kimse göründüğü gibi değil. velakin o beyin okur* hale gelmiş, ki pek mutlu etmiyor. omzunda ciniyle avare savaş büyücüsü. en ufak ipuçları zınk yakalamasına yetiyor.
(bkz: ölüme yakın deneyim) -
(bkz: yalın kılıç)
-
"afilli bir kelime kullanayım, eylemlerimi destansılaştırayım"
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap