*

  • ...daruber muss man schweigen diye devam eden witgenstein'in tractatus isimli bas yapitinin son sozleri. yani diyor ki; konusulamayacaklar ustune susmali... yani ve aslinda; dile gelemeyecekleri soyleyemezsin, dil bu... olanaklari kisitli, akil ve yurege yetisemez ki ortak sesleri insanin... deger kaybeder cogunlukla... oyle olunca susmali... soylenemeyecekler soylenmemis kalmali... bu laf, felsefe ve dil bilimini ozetler niteliktedir. birsey var aklimda, nasil desem... demesem, diyemem ki zaten... oyleyse sussam...
    (bkz: uzerine konusulamayan konusunda susmali)
  • (bkz: silence mpg)*
  • tractatus başlığındaki boş bakınıza tıklamam ve akabinde sevgili hlathguth'un verdiği ukteyi görmem bir oldu. efendim bu laf, wittgenstein'ın tractatus logico philosophicus eserinin sonundaki; aslında tamamı "wovon man nicht sprechen kann, daruber muss man schweigen" (sözlükte tercih edilen çevirisiyle) "üzerine konuşulamayan konusunda susmalı"/"whereof one cannot speak, thereof one must be silent." lafının bir kısmının gramatik olarak azcık yanlış halidir. türkçesi için bir gugılladığımda karşıma çıkan tebeşir.org forumundaki "asuman'ca"yı da efsane mertebesine yükselmesi işten bile olmayan yorumu için - ('anlamsız konuşulamayınca susmalı') - huzurlarınızda tebrik etmek istiyorum, umarım susmadığı anlarda her daim anlamsızca konuşur.

    (not: azcık mazcık değilmiş, hayatta yapılmayacak bir almanca gramer hatasıymış; üç yıl almanca dersi almış biri olarak gururla düzeltirim)
  • toplam yedi entry'den* ve bu entry'lerin önce dallanıp budaklanarak genişleyen sonra da kesilip budanarak daralan alt bölümlerinden oluşan ve ilk entry'sindeki tek cümlelik "die welt ist alles, was der fall ist"** cümlesiyle başlayan tractatus'un yedinci ve tek cümlelik son entry'sinin ilk kısmı.

    tamamı "wovon man kann nicht sprechen, darüber muss man schweigen" olan bu yedinci ve son entry, ömer naci soykan tarafından "felsefe ve dil - wittgenstein üzerine bir araştırma" adlı kitabının ekindeki seçilmiş çeviri metinler bölümünde türkçeye şöyle çevrilmiştir: "`ne hakkında konuşulamıyorsa, o hakkında susulmalıdır`."

    gayet dramatik bir son!
  • bir önerme.

    zannımca, wittgenstein'ın aynı kitapta yer alan şu önermesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

    "die grenzen meiner sprache bedeuten die grenzen meiner welt." - "dilimin sınırları dünyamın sınırlarını belirler"

    sınırları çizilmiş alan içerisinde kişinin hareket kabiliyeti, o sınırı çizen "şey" tarafından oluşturulur. yani dil sana, üzerine konuşabileceklerinin ne olacağını söyler. burada bir paradoks mevcuttur. dil sana üzerine konuşulmayacakları zorla kabul ettirirken, kişi üzerine konuşulamayan konuların üzerine konuşmaya çabalar. dile gelmezi dile getirmeye, sözle aktarılmayanı söze dökmeye çabalar. nihayetinde üzerine konuşulamayacaklar şeyler hakkında konuşarak hem kendi sınırlarının çizilmiş alanında kalır, hem de kendi yazgısını bir nebze aşmış olur.

    öyleyse:

    üzerinde konuşulmayacak konusunda susmalı, lakin üzerinde konuşulmayacak olan şeyler ne ise onların hakkında konuşulmalı. dilin sınırları içerisinde bu mümkündür.

    belki de wittgenstein tractatus u aşma çabalarına girişmiştir sonraları.
  • tractatus'un mutlu sonu.

    bir önceki cümlesi de mealen şöyledir,
    'benim cümlelerim şu yolla açıklayıcıdır ki, beni anlayan kişiler, bu cümlelerin üzerine çıktığında bunların saçmalık olduklarını görürler. bu cümlelerin üzerine çıkılıp aşılması gerekir, o zaman dünya doğru kavranabilir.'

    tractatus cümlelerin üzerine çıkmak için kullanılan ve çıktıktan sonra devrilen merdivendir.
    üzerine konuşulmayan konusunda susulmalıdır.
hesabın var mı? giriş yap