*

  • march to the black holocaust adında belketre grubu ile birlikte yaptıkları split albumleri bulunmakta.
  • (bkz: kazikli voyvoda)
    (bkz: dracula)
    (bkz: vlad dracul)
  • (bkz: vlad taltos)
  • biz onu kont dracula olarak tanıyoruz, ama asıl adı budur. vlad tsepes (vlad sebeş okunuyor) 15.yy'da yaşamış gerçek bir romanya prensiydi. ordusunu türklere karşı kışkırtmakla ünlüydü. romanya'da bugün bile o'na bir kahraman gözüyle bakılmaktadır. (örneğin romanya ordusu, modern bir saldırı helikopterine aho1-ro drakula ismini vererek o'nu onurlandırmışlardır.) kahraman olmasının yanı sıra vlad bir seri katil ve en favori öldürme şekli kazığa geçirmek olan canavar ruhlu bir adamdı. bu bir çeşit çarmıha germe işlemiydi,a ma kurban çarmıha asılmak yerine uzun, sivri bir sırıkla alttan kazığa geçiriliyordu. diğer bir şekilde söyleyecek olursak kazık vücudu dikey bir şakilde geçerdi. daha sonra bu bir orman dolusu vücut, onları seyretmekten ve kulak tırmalayıcı seslerini dinlemekten zevk alan vlad tsepes için sergilenirdi. iddiaya göre vlad bir keresinde 20.000 türkü bu şekilde öldürüp düşmanlarını korkutup uzak tutmak için kazığa geçirilmiş tüm bedenleri bostan korkulukları gibi sıra sıra dizmişti. vlad caniliğini sadece kurbanlarını kazığa geçirmekle sınırlandırmıyor aynı zamanda onları pişirip doğramaktan da zevk alıyordu.

    vlad tsepes gerçek bir vampir olmadığı gibi yine de modern vampir hakkında en inanılabilir tanıma sahipti. vlad tsepes yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini batırıp içerdi. bu söylenti 1463'te bulunan en kurallara uygun ve dürüstçe hazılanmış belgelerden biri olan "the story of a bloodthirsty madman called dracula of wallachia" ile uygunluk göstermektedir. yani vlad'ın insan kanı içmekten gerçekten zevk alıyor olması oldukça mümkündü.
  • (bkz: vlad tepes)...
  • (bkz: kaziklu bey)
  • diskografisi;

    1/ black legions spirits 1994
    2/ march to the black holocaust 1995
    3/ an ode to our ruin 1995
    4/ la morte luna 1998
    5/ the black legions 1998
  • ııı. vlad, bilinen adıyla kazıklı voyvoda veya kont drakula, 1448'den ölümüne kadar üç kez eflak voyvodası olmuş rumen komutan ve liderdi. özellikle düşmanları olarak gördüğü, esir osmanlı askerlerini ve bulgar topraklarının türk sakinlerini kazığa oturtarak öldürtmesi ile bilinir.
  • nam-ı diğer kazıklı voyvoda. bütün sadistliği ve psikopatlığına rağmen eflak'ın en önemli kahramanıdır. tabii yine de üstesinden fatih sultan mehmet gelmeyi başarmıştır.
  • sabah bu adamın adını hatırlamaya çalışarak uyandım. "ya manyak kont drakula vardı asıl adı vlad gebeş miydi neydi vladmir miydi" diye. niye bilmiyorum. kendisi gelmiş geçmiş en saçma psikopatlardan biri olmasına, yapmadığı pislik kalmamasına rağmen beni güldürüyo. belki bunda romanyaya gitmiş, bunun şatosunu çekmiş bir akrabamın elindeki kamerayla "drakulanın yatağına zıplıyoruum" deyip gerçekten zıplaması , ve hemen ertesinde güvenlik görevlilerinin kadraja dahil olmasının yarattığı gülünç durumun etkisi de var. çocuk yaşta bunu izleyip bir kere gülmüş bulunduk, beyin öyle kodladı. neyse, adam o kadar manyak ki, artık rasyonel bir biçimde tahayyüt edemiyor insan olayı gülüyor ya da.

    kendisi babasının yerine geçmeden önce uzun yıllar istanbul'da saray zindanlarında kalmıştır. aslında bu asrın psikopatında (adam şehirdeki bütün dilenci ve aç insanları topluyor bir ziyafet vermek için, herkes tıka basa yemek yedikten, ziyafet bittikten sonra topyekün yakıyor kapıları kapayıp. böyle bir manyaklık var mı ya? ) ve oluşumunda osmanlı zindanlarının da payı vardır demek yanlış olmaz. ama bir miktar yaratıcılık katmış, istanbul'a veba yollayarak o zamanlar için görülmedik bir strateji uygulamış mesela. biyolojik savaşın fikir babası da diyebiliriz. aslında yaşadıklarına bakılırsa, böyle bir adamın otraya çıkması çok olağan. normal bir insan olsa yanına gidilip "vladçım, manyak mısın tatlım, insan azıcık kafayı filan yer, deli misin sen" diye çıkışılması gerekirdi. çünkü babası olacak prens, toprakları osmanlı'ya katılınca bu sabiyi de kendi rızasıyla osmanlı'ya savaş esiri olarak verir, ve olaylar gelişir. zaten yanında yöresinde, o zamanlarda o coğrafyada hafif bir kırıklık, bir işkence sevdası var, babasında da var, diğer toplumlara göre daha da ortada ve kabullenilmiş bir olgu bu vahşet-dehşet her neyse, bu da şartların da etkisiyle alıp başını gidiyor, kayışı koparıyor. mantıksız, rezil, psycho, absürd komedi karakteri gibi bir adam oluyor. gerçeklik dışı bir psikopatlığa sahip oluyor.

    o bu değil de, elinin kolunun bağlı olduğu devletin merkezden vergi toplamak için yolladığı elçisini kazığa oturup yollamak ne ya? güldürüyo da işte bir yandan, gerçek bir zekasız. padişah olsam kıyamazdım, töbe estafurullah, deli herhalde der gülerdim.

    tam bir beyinsiz ya!
hesabın var mı? giriş yap