• camilerde vaaz veren kimse .
  • dune'un ikinci cildinde kafamızda "lan acaba bu bizim paul mü?" soruları uyandıran şahıs...
  • paul ün, yarattığı imparatorluğun işlevini tamamladığına kanaat getirmesi sonucunda, kendini ölmüş olarak gösterip "ben yarattım, ben bitirmeliyim" mantığıyla oluşturduğu anti-paul, anti-atreides, anti-imparatorluk kişisi. aynen muad dib gibi, imkansızı başlangıç noktası olarak alıp, gozlerinin olmaları gereken yerlerin bosluk olmalarına rağmen herşeyi görmesi sonucu fremenlerin saygısını kazanan, ve onlara yol göstererek cihada son vermeye çalışan "kor"izma. altın yolu goren, ve bunu fazla riskli bulup bundan vazgeçen usul yansıması.
  • eski ahitteki kitaplardan biri.

    vai.1: 2 "her şey boş, bomboş, bomboş!" diyor vaiz.
  • kesinlikten uzak durun! yaşamın en derin emri budur. yaşamın bütün konusu budur. bizler bilinmeyene, kesin olmayana giren bir sondayız…eğer kesinlik, mutlak bir geleceği mutlak olarak bilmekse, bu yalnızca kılık değiştirmiş ölümdür! böyle bir gelecek şimdi haline gelir!...

    -vaiz
  • …sakınmaya çalıştığınız şeyleri tekrar tekrar yüzünüze vuracağım. yalnızca sizi teselli eden şeylere inanmak istemenizi garip bulmuyorum. yoksa insanlar bizi sıradanlığa sürükleyen tuzakları başka nasıl keşfedebilirler? korkaklığı başka nasıl tanımlarız?...kendi varlığınızı yargılamak için kendi akıl sağlığınızı bile tehlikeye atmayı istemediğiniz sürece düşünmüş ya da gerçekten var olmuş olmazsınız.

    -vaiz
  • siz choam yönetim kurulu üyelerinin anlayamıyor göründüğü şey şu ki ticarette nadiren gerçek sadakat bulursunuz. en son ne zaman, yaşamını şirket uğruna feda eden bir memur duydunuz? belki de sizin aldanışınız, insanlara düşünmeyi ve işbirliği yapmayı emredebileceğinizi sanmanızda yatıyordur. bu tarih boyunca, dinlerden genel kurmaylara kadar uzanan bir başarısızlıktır. genel kurmayların, kendi uluslarını yok etmeye dair uzun bir kayıtları vardır. dinlere, thomas aquinas’ı tekrar okumalarını tavsiye ederim. size gelince choam üyeleri, bu inandıklarınız ne saçma! insanlar bir şey yapmak istiyorlarsa, bunu en derinlerdeki dürtüleriyle istemelidirler. büyük uygarlıkların ilerlemesini sağlayan ticari organizasyonlar ya da emir komuta zincirleri değil halktır. her uygarlık yarattığı bireylerin niteliğine dayanır. eğer insanları fazla organize ederseniz, fazla yasallaştırırsanız, büyüklüğe yönelik güdülerini bastırırsanız, çalışamazlar ve uygarlıkları çöker.

    -choam’a yazılmış bir mektup
    vaiz’e atfedilmiştir
  • yapmak zorunda olduğu şeyi yapıyor. kendi yaşamını, birçok yaşamı yönettiğini düşünerek kurdu. bu şekilde hepimiz tanrıyı oynarız.

    -vaiz
  • mirabeau, robespierre hakkinda "bu adamin butun soylediklerine inani var" diye endise izhar edermis. sag kulagima kupedir. sol kulagimda ise hitler'in propagandisti goebbels'in fikirlerini pazarladigi adam hakkindaki endisesini tasirim:"bu adam cok tehlikeli, cunku dediklerine inaniyor." oyle ya bazan insan olmanin bosluklari, kisisel sikintilar, politik nedenlerle, ya da sadece bu konudaki ozgurlugumuzu kullanarak sacmalayabiliriz. ama ya agzimizdan cikana iddiayi birak iman ediyorsak... urperticidir! bu arada buyuk lokma ye buyuk laf etme diyerek sacmalamayla beslenme arasinda bag kuran atalarimizin hakkini teslim etmek isterim. ongoruleri ogreticidir!(kusura bakmayin az once bir yalcin kucuk yazisi okudum, uslup etkisinden siyrilamadim henuz. ilginctir. aslinda nihat genc'le ilgili bir linke bakmistim ki karsima yalcin kucuk cikiverdi. bu daha ilginctir. ikisinin de soyadinda "c" harfi var, bunu not ettim. neyse nihat genc'le konuyu dagitmayip vaiz'e doneyim)

    ana babanin cocugu olmanin ceremesini ceker insan diyen nietszche neseli bilim'de protestan papazlarin ogullarinin dramina dikkatimizi ceker. "bunlar babalarindan edindikleri bir aliskanlikla davalarini sadece canli ve atesli olarak ifade edince ispat edilmis farzederler, inanilmaya tamamen alistirilmislardir." der... bunu tezinde aktaran fehmi baykan hoca hem dedesi hem de babasi papaz olan nietzsche'nin de zaten ele aldigi konulari heyecanla ortaya koyup ama ispat icin kendini hic yormadigini iddia eder. katilirim! o da zaten the gay science* de sanki bunu itiraf ediyor;"ben derin meselelere soguk suya girer gibi yaklasirim. cabucak dalar cabucak cikarim."

    vaiz soylemek istedigini sogukkanli ve sistemli soyleyemeyecek kadar feveran ve galeyan icindeki adamdir. diyalektik bakistan mahrumdur. bu yuzden "bildigini sandigi seylerin bilgi(episteme) olmayip kanaat(doksa) oldugunun farkinda bile degildir" cogu zaman. bu yuzden de dediklerine iman etmeyeceginizi bildiginde "vatan haini", "sapkin", "kafir", "ajan", "sozde" ilan edilmeniz pek muhtemeldir. hep ezilenin yaninda oldugunu dusunur, iddia eder en azindan oyle gosterir. eric hoffer'in dedigine gore thoreau vaizi harekete geciren saikin "mazlum hemcinsleri icin duydugu izdirap" degil, tanri'nin en kutsal ve secilmis oglu oldugu halde yakasini kurtaramadigi ozel sikintisi oldugunu soyler ve "ozel sikintisi" giderildiginde vaizin kitleler icin duydugu sevkin hatiri sayilir sekilde azalacagini dillendirirmis. vaizin en sevmedigi gunah kitlenin kendi basina dusunebilmesiymis, onlardan kayitsiz kosulsuz itaat ve iman beklenen konularda suphe izhar edip soru sorabilmesiymis.

    vaizin yuceltilmeye ve ve tapinilmaya hayati bir ihtiyac duydugunu iddia eder hoffer ki, boyle birsey ancak sekilsiz, sessiz bir kalabaliktan elde edilirmis. toplumsal yelpazenin kafa sayisi kadar fraksiyonu olan taraflarinda boyle bir yuceltilmeyi elde etmenin imkansizligini gorunce "yuceltmeye ve lidere" tesne bir kesime kaymakta mahzur gormezmis. ozunde asi ve muhalif bir portre cizen her vaizin beklentilerini elde ettigindeyse bir istikrar ve "statuko" diregi olup cikacagini ve basini oksayan iktidarin yaninda yer almak icin gerekli her turlu yuce sebebi bulmayi bilecegini de iddia eder hoffer.
    kardeslerim! bu "sozde entry"i burada bitirip birseyler atistirmaya gitmenin vakti gelmistir!..
  • (bkz: vaize)
hesabın var mı? giriş yap