*

  • fransız siyaset adamı. (honoré gabriel riqueti, comte de mirabeau,1749-1791). 1789'da bastille'in zaptından sonra, soylu olmasına rağmen halk meclisine giren mirabeau, kralın meclise direnmesine karşı, "meclisi ancak süngü zoruyla terk ederiz" diyerek bir anda parladı. halkın sevgilisi oldu. paraya aşırı düşkün biri olduğu için meclis üyeleri tarafından güvenilmiyordu. krala karşı devrimci teşkilat hakkında bilgiler verdi. diğer taraftan da mecliste devrimci bir tavır takınarak ikili oynadı. kilise mallarının millileştirilmesini sağladı. meclis başkanı olduğu ve ihanet iddialarıyla suçlandığı sırada aniden öldü (2 nisan 1791). bundan sonra halkın sevgilisi oldu. pantheona gömüldü. ancak kralın yargılandığı 1792 sonlarında saraydaki demir kasadan ihanetinin belgeleri ortaya çıkınca mezarı da pantheon'dan çıkarıldı.
  • kendini meclis kapılarına kilitleyerek "nous sommes ici par la force des baïnottes et nous ne sortirons que par la force des baïnottes" (biz süngünün gücüyle buradayız ve ancak süngü gücüyle gideriz) sözüyle fransız devriminin en ünlü deyişlerinden birini oluşturan fransız siyasetçi.
  • fransız devrimi sırasında, "işte ayaktakımı gidiyor, ve ben de onları takip etmelitim, çünkü ben onların lideriyim." demiştir. yazar, diplomat, politikacı, devrimci ve gazeteci olmasının yanı sıra kaynaklarda çirkin bir adam oluşundan bahsediliyor. demek ki adam harbiden çok çirkinmiş.

    buyurun bu da resimli kaynak: https://www.abebooks.com/…040800694/bd#&gid=1&pid=1
  • fransa kralı xvi. louis giyotine yollandıktan sonra "monarşi, tapınakçılar örgütünün torunlarından öldürücü bir darbe aldı." dediği rivayet edilen adam. kim bilir, belki de idamın ardından "jacques de molay, öcün alındı" diye bağıran da budur.

    (bkz: honore gabriel riqueti de mirabeau)
  • 1789'da kurulan mecliste anayasa tartışmaları yapılırken kralın veto hakkını savunmuştur, cumhuriyetçi değildir ve anayasal monarşide kralın önemini vurgulamıştır. milletvekilleri tarafından kralın gereksizleştirilmeye çalışılmasını eleştirmiştir.
  • "adalet topaldır, ağır ağır yürür; fakat gidebileceği yere er geç varır." demiştir bu sahtekar amca. demekki adalet, ölümden sonra bile varacağı yere varıp, insanların maskesini düşürebiliyor. bir de hikmetli sözler söylemekle adam olunmuyormuş.
  • geçmişi karanlık, kadınlara ve paraya cok düşkün bir adamdır. yüzü çiçek hastalığı nedeniyle bozuktur. fransız ihtilali sırasında meclis başkanlığı yapmıştır. kendi maddi, manevi tüm hayatı yıkıldığı için yıkılmış bir devlette yükselmek onun için bulunmaz bir fırsattır. mecliste devrimcilerin başıdır fakat sürekli kral 16.louis'e ve kraliçe marie antoinette'ye elçiler yollayıp her zaman monarşiye bağlı olduğunu ve gelecektede hep bağlı kalacağını söyler. marie antoinette kendisine hiç güvenmemiştir ama çaresiz safhaya gelince anlaşırlar. mirabeu meclisi yumuşatıp karşı devrim yapacak, kral da onun tüm borçlarını kapatıp iyi bir gelir sağlayacaktır. mirabeu bu ikili oyunda gündüz mecliste devrimci olarak çalışırken, geceleri kral ve kraliçeye mektuplar yazar. ülkede huzursuzluk ve gerilimi tırmandırıp, hatta iç savaş yaratıp eski düzen monarşiye dönüşü sağlamayı önerir. marie antoinette bu öneri karşısında dehşete düşer, her zamanki kararsız kralın bir fikri yoktur. ancak kaderin oyunu mirabeu bu ikili tempoya yenik düşer ve ölür. kraliçe o can çekişirken bir ajan gönderip gizli anlaşma metinlerini yok ettirir. mirabeu bir devrim kahramanı olarak panteon'a gömülür. ancak monarşi devrilip, kraliyetin gizli kasasında anlaşma metinleri bulununca gercek ortaya çıkacaktır.
  • fransız ihtilali'nde gündüz isyankar, gece monarşist biri. versay belgelerinde bu alçaklığı ortaya çıkınca bilindiği gibi victor hugo'nunda defnedildiği pantheon'dan cenazesi başka yere taşınmış.

    fransız ihtilali'nin liderlerinin genelinin sicili temiz değildir. ihtilal aslında parasını ve onurunu kaybetmiş soyluların, kıtlık dönemini fırsat bilip kraliyete karşı halkı kışkırtmışlarıdır. özgürlük, eşitlik, adalet, cumhuriyet vs. fransız ihtilali'nden sonra hayatımıza giren kavramlar değildir. fransız ihtilali olmadan önce abd'de tam da bu kavramlar gündelik hayatın içerisindeydi, soylu bir sınıf yoktu. kuzeydeki ingiltere'de de başta monarşi olmasına rağmen uygulanan ekonomik adalet oldukça iyiydi. yani fransız ihtilali'nde madalyonun öbür yüzü de vardır. yarıca versay'ı basıp kralı paris'e getirmesi için bir dolu fransız yarı köylü yarı şehirli kadını kandıracak kadar onursuzdurlar. utanmadan bir de kadın kılığında aralarına karışmışlar, bu honore mirabeau'da en arkalarında beyaz atının üzerinden tırsa tırsa versay'a kadar bunları takip etmiş.

    önemli edit: kralı korumakla görevli komutan la fayette'dur kır atın üzerindeki.

    ps: cesedi pantheon'dan çıkarıldığinda kadavra çukuruna atılmış.
  • fransız ihtilali sırasında, maliye bakanı jacques necker (1732-1804), bütçe açığını kapamak ve hazinenin iflâsını önlemek için, gelirlerin dörtte birinin yurttaşlık vergisi olarak alınmasını öngören bir yasa önerisini meclise getirmişti (1789).*

    aşağıdaki parça, honore mirabeau'nun (1749-1791) bu yasayı savunan ünlü söylevinden alınmıştır.**

    (…)
    maliye bakanı bize bugünkü durumumuzun çok korkunç bir görünümünü çizmedi mi? size demedi mi ki bu işin çözümünü sonraya bırakmak tehlikeyi artırır; bir gün, bir saat, bir an bile onu bir ölüm tehlikesi haline sokabilir.

    maliye bakanının önerdiği planın yerine koyacak bir planınız var mı? (…) kendi hesabıma, mösyö necker'in gösterdiği çareleri ben de yeterince iyi bulmuyorum; fakat bu kadar tehlikeli bir durum karşısında kendi düşündüklerimi onunkilerle çarpıştırmaktan tanrı beni korusun.

    (…)
    iki yüz yıldır süren yağmacılık ve eşkıyalık önümüze müthiş bir uçurum açtı. memleket bu uçuruma yuvarlanmak üzere bulunuyor. bu korkunç uçurumu mutlaka kapamak gerek. pekâlâ, işte fransa'daki mülk sahiplerinin listesi. daha az yurttaş feda etmiş olmak için seçiminizi en zenginler arasından yapın. fakat seçin: ulusun büyük çoğunluğunu kurtarmak için küçük bir azınlığın feda edilmesi gerekmiyor mu? bu iki bin zenginin malı bu açığı kapamaya yeterlidir. maliyemizdeki karışıklığı, kargaşalığı böylece giderin ve memleketi barışa, dinginliğe, geçim rahatlığına kavuşturun. (...) görmüyor musunuz ki, iflâs kararı vermekle, -daha kötüsü, o kararı açıkça vermeyerek iflâsı zorunlu bir hale getirmekle- bundan bin kere daha büyük bir cinayet işliyorsunuz. (…) yukarıda sözünü ettiğim fedakârlık hiç olmazsa açığımızı kapar. fakat sanıyor musunuz ki, para veremiyoruz diye borçtan da kurtulmuş olacaksınız? sanıyor musunuz ki, bir anda hayatlarının bütün avuntusunu, hatta belki de onu sürdürecek tek aracı kaybeden binlerce, milyonlarca insan sizin bu cinayetten yararlanmanıza razı olacaklardır? (…) emin misiniz ki, ekmeksiz kalmış bunca insan, ne sayısını ne de tadını eksiltmek istemediğiniz yemeklerinizi tatlı tatlı yemenize meydan bırakacak? hayır, siz yok olacaksınız; titremeden, korkmadan ateşlediğiniz bu cephanenin patlaması içinde o iğrenç zevklerinizin bir tekini bile kurtaramayacaksınız.

    işte böyle bir sonuca doğru gidiyoruz. çevremde yurtseverlikten söz edildiğini işitiyorum. “yurt” ve “yurtseverlik” sözcüklerini aşağılatmayınız.

    insanın elindeki serveti kurtarmak için onun bir parçasını feda etmesi çok soylu bir davranıştır.

    (…)
    size diyorum ki: “bu genel yıkılışta hepiniz sürüklenip gideceksiniz; hükümetin istediği fedakârlıktan en çok yararlanacak olanlar gene sizlersiniz.”

    öyleyse bu olağanüstü yardımı kabul ediniz ve dua ediniz ki bu yetsin. bunun için oylarınızı esirgemeyin, çünkü bu sorun artık bekletilemez hale gelmiştir; kaybedilecek zamanın hesabı bizden sorulacaktır. vakit ve mühlet istemekten sakınınız: felaket insana hiçbir zaman mühlet vermez.

    (…)
    bugün iflas, korkunç ve iğrenç iflâs, kapımızı çalıyor; sizi, mal ve mülkünüzü, şeref ve namusunuzu yok etmekle tehdit ediyor… siz hâlâ görüşmeyi mi sürdürüyorsunuz.

    *(cevdet kudret)

    **(honore mirabeau, “iflâsa karşı”; çev. reşat nuri güntekin, fransız edebiyatı antolojisi, c. ıı, 1930)
hesabın var mı? giriş yap