vaad
-
vaad ettiniz sanmıştım.
ne kadar zor şey. genç güzel kadın. sevişmek istiyor, aşk istemiyor. erkeği aşk alırsa sevişme vereceğini vaadediyor (kırılgan erkek). kadınsa ancak aşk vermezse sevişme vereceğini (aşk onu bozar sanmış bir kere). pazarlık, yüzleşme geldi orta yerde tıkandı. artık burdan daha ileri gidemiyorlar, olabilir sandığı(mız) olmadı işte.
"çektiği hep aynı filmdir, bahsettiği hep aynı gerçekliktir; tek yaptığı, bunu her seferinde biraz daha derinleştirmektir. ilk filmden sonuncusuna, bu hep yerine getirilmeyen bir vaadin, başlangıç noktasına geri dönen bir yolculuğun hikayesidir." jacques ranciere - bela tarr le temps d'apres
"bir durumun gerçekliğini, bireylerin yaşanan zamanının gerçekliğini bu iç içe geçmişlik kurar. bu önce bir diptiğin kanatlarından biri (vaade karşı gerçeklik) gibi anlaşılır, ama daha sonra tek başına düşünülecektir; sinemayı daima harekete geçirecek olan, bu bağlardır; bunların keşfi için onun kaynaklarından, onun her söze kendi titreşim alanını, her duyuma kendi gelişim zamanını verme kapasitesinden daha fazla istifade etmek gerekecektir." jacques ranciere - bela tarr le temps d'apres
"erkek her şeyi vaadetmek zorundadır, çünkü kadın dizini gösterir göstermez olmayacak şeyler istemeye başlar." panait istrati - hayduklar
(bkz: vaat)
(bkz: cenneti vaadetmek), gelecek vaadetmek
(bkz: vaadedilmiş topraklar/@ibisile)
(bkz: canandan uzak kaldı gönül/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap