• türkçesi atmacalar ve serçeler olan pier paolo pasolini filmi. 1968 yılında çekilmiş karmaşık bir pasolini filmi yine.
  • bir pier paolo pasolini filmi. cok sade ve muzip bir film, pasolini'nin diger filmlerindeki karamsar havadan eser yok bu filmde. ayni zamanda cok yalin bir kurgusu var, neredeyse butun kadro iki basrol oyuncusu ve onlara eslik eden 'surreel' kargadan olusuyor. hikaye iki katmandan olusuyor denebilir: pasolini bir yandan surrealist ve hafif bir dille masal tadinda bir hikaye anlatirken diger yandan 70'lerin italyan komunist partisi tarafindan temsil edilen ortodox solcularini cok zekice ve ince esprilerle elestiriyor.
  • tumuyle semboller ve gondermeler uzerine kurulmus, palmiro togliatti'nin cenaze sahnesi haric ilk anindan son sahnesine kadar muthis matrak ve eglenceli pasolini kara komedisi.
  • pppasolini filmlerinin genel dramatik yapısına uymayan eğlenceli, alegorik, bol taşlamalı bir yol filmi. bir kere "uccellacci e uccellini"nin tam çevirisi tahmin edebileceğiniz gibi "hawks and sparrows", yani "şahinler ve serçeler" değil, "kötü kuşlar ve küçük kuşlar" (ya da bir italyan benle kafa buldu). başrollerde meşhur italyan komedyen toto (bkz: antonio de curtis) ve ninetto davoli'nin yanı sıra idealist bir kuzgun var. filmin müziklerinde ennio morricone imzası var.

    baştan sona süper bir film. muhtemelen ennio morricone'nin başının altından çıkan harika bir girişi var. cast & crew içinde hepsinin isimlerinin geçtiği fena halde matrak bir şarkı ile tanıtılıyor. film başlıyor. toto ve oğlu ninetto film boyunca yolda ilerliyor ve bir kuzgunla karşılaşıyorlar. kuzgun bunlara kiliseye, burjuvaziye, sağa sola dokunduran ve aynı zamanda deli komik sahnelere sahip bir hikaye anlatıyor. yolun devamında üçlünün başına ilginç olaylar geliyor. pasolini, komünist partiden dışlanışını hem vurucu hem de muzip bir sonla eleştiriyor. neyse, hepsini yazmayayım ama dünyalar güzeli bir bakınız vereyim: (bkz: femi benussi) (luna)

    gizli ayrıntılarıyla farklı okumalara açık bir film. çevir çevir bir daha oku (izle). karakterler yolda yürürlerken "istambul 4325 km", "cuba 8342 km" gibi tabelalar gözümüze çarpıyor. pasolini soruyor: üçüncü dünya ülkeleri ne kadar uzakta?
  • pasolini'nin en komik özellikle sonu itibariyle en mutlu filmi. üstadın 5 yıl sonra decameron'a el atması bu masalsı filmden mütevellit bence.
  • yanlış anladığımı ya da tam anlamadığımı düşündüğüm film bende ikinci kez 2001 a space odyssey vakası yaratmıştır. filmdeki göndermeleri şimdilerde bile anlasam da, sanırım o dönemde yaşayan birisi olsaydım kesinlikle büyük bir kısmını da anlayacaktım.
    --- spoiler ---
    totò'nun oynadığı karakter filmin büyük bir kısmında kuşlarla iletişime geçmeye çalışıyor, ne yalan söyleyeyim benim aklıma direk arnavut şevket geldi.
    ayrıca ninetto davoli'nin filmin bir yerinde "...2000'li yıllarda yaşıyoruz..." demesi 1966 yapımı bir filmi izlerken tüylerimi ürpertti
    görsel göndermeler* * * sizi bir anda "hocam bu nedir şimdi, ne demek istemiş" diye kendi kendinize sorulara teşvik ediyor. hatta bir anda dine yapılan göndermelerden sonra "istambul" tabelasının belirmesi, oraklı çekiçli kızıl bayrakları gördükten sonra bu sefer de tabelada "cuba"'nın belirmesi bende "iii komünistler kübaya, dindarlar istambula iii"* mesajı mı verilmeye çalışıyor gibi komik düşüncelere sevk etti.
    ve eminim ennio morricone'nin eli bu filme değmese hissettiklerim şu anki gibi olmazdı
    ayrıca özleyenler için: http://youtu.be/g7prencv78a
    türkçe altyazı mevcuttur, torrentteki üç dağıtıcıdan birisi de benimdir.
    --- spoiler ---
  • -imandır bizim böyle bilinmeyen yollarda ilerlememizi sağlayan.
  • pier paolo pasolini'nin "yırtıcı kuşlar ve minik kuşlar" (büyük balıklar ve küçük balıklar) denebilecek 1966 yapımı bir tadımlığı. görünürde tamamı komedi, bu bakımdan pasolini filmleri içinde bir tane. (il decameron da komedi gibi açılır, komik ve yaşam olumlayıcı tarafları barizdir, karşılaştırmaya değer.) italya komünist partisi'nden atılmasından sonra hem özgürleşmiş, hem acı koymasını anlatıma, eleştiriye çevirmiş. gene de belli başlı komünist figürlere (palmiro togliatti, mao zedong, edgard snow) ve mahatma gandhi'ye saygı duruşunu filmine yedirmiş.

    filmin başlarındaki dans eden gençlik sahnesi pasolini'nin yaklaşan 68 ruhunu hissedişi, sezinleyişi ama emin olamayışı sanki. filmin cinema paradiso (1988) (onun da müziği ennio morricone'den) başta olmak üzere hümanist ve çocuksu sade italyan filmleriyle bir akrabalığı var. o bakımdan gençlik enerjisini hissettiyse de dinsel ve insancıl havada karar kılmış. zaten filmin zirvesi erken çeyrekte kalan, sonradan yarı belgesele dönerek temponun biraz sarkıtan, kuşlara tanrı mesajı iletme bölümü. pasolini burada hala yarı yarıya geçmişte, kırsal manzaralarda yaşamakta. unutamıyor. açık havaya, pastorale aşık, olasılıkla erkek dostluğunu bunların ayrılmaz eşlikçisi görüyor. siz de beni anlayın der gibi filmlerinde heteroseksüel sıcaklık ve yakınlığı anladığını vurgulama gereksinimi duyuyor.

    matrak tanıtımlı başlangıç jeneriği izlediğim tüm filmler içinde uccellaci e uccellini'yi apayrı, upunutulmaz yapmaya yetiyor. keşke pasolini'nin elinde sonraki dönemlerin steadicam gibi ileri sinema teknikleri hazır duruyor olsaydı. erken dönem tüm pasolini filmleri açlık hakkındadır diye bir uzman yorumu var, bu filmi de onların arasına katan kart kurt bir şeyler ısıran adam görüntüsü anımsamalık.

    filmin eşlikçi kuzgunu edgar allan poe'nun kuzgun'u kadar etkileyici olmasa da kuzgun imgesini genişletiyor, çeşitlendiriyor.
  • adını türkçeye yırtıcı kuşlar ve küçük kuşlar olarak çevirebileceğimiz pier paolo pasolini filmi.

    hem yırtıcı kuşlara hem de küçük kuşlara tanrının mesajını tebliğ etmekle görevli iki rahibin olduğu bölümler filmin en çarpıcı bölümleri belki de.

    pasolini'nin politik ve dinsel göndermelerle dolu bu yol filminde geçen bir sahnedeki şu cümle son derece vurucu geldi bana:

    "il cammino incomincia e il viaggio è già finito"

    yol başlıyor ve yolculuk çoktan bitti.
  • sinema tarihinin en güzel açılış jeneriğine sahip film.
    ancak geri kalanı tam olarak anlayabilen sanırım dünyada 5-6 kişi falandır.
hesabın var mı? giriş yap