*

  • recep , saban ve ramazandan olusan ve islamda kutsal sayilan uc ay.
  • kuran'da adı anılan tek ay ramazan'dır. bu anışın bağlamı ise kur'an'ın bu ayda inmiş olmasıdır. (bkz: bakara suresi) 185.
    yani amaç ramazan ayının kutsallığını anlatmak filan değildir. kur'an'ın o ayda inmeye başladığını göstermektir. bu münasebetle kutsallık vurgusu kur'an'a yapılmıştır, ramazan'a değil..

    kur'an başka hiçbir ayın adını anmaz..
    aylarla ilgili bidat ve hurafelerin en dikkat çekeni ''üç aylar'' diye bir özel ibadet mevsimi ilan etmektir.

    devam edersek,

    recep , saban , ramazan ayları bir tür ibadet mevsimi ilan edilmiştir. bu mevsimde piyangodan cennet çıkarmayı bekler gibi kurtuluş bekleyen milyonlarca insan vardır..

    anlaşılan o ki durum, bu ayları ''özel ibadet mevsimine dönüştürme bidat'ının'' dışlanmasıdır..

    demiştir yasar nuri ozturk ''islam nasıl yozlaştırıldı'' adlı kitabında (sayfa 124-127).

    ayrıntılı bilgi almak için :
    http://www.kuran.gen.tr/ adresine de bakılabilir..
  • sözlük karakterlerinin temizlik ve iman ettiği zamanlar.
    moderatörlerce bildirilesi...
  • her defasinda irademe sahip cikamayip alkol ve seksi bol miktarda tukettigim ve gunahlarim katlandigi zaman dilimi
  • hazret-i peygamber'in (aleyhissaletu vesselam), "allahım, recep ve şaban'ı hakkımızda mübarek kıl ve bizleri ramazan'a ulaştır" şeklindeki duasıyla karşıladığı aylardır. arınmaya kodlanmış ruhların, "beşinci viteste" bulundukları bir periyottur. ayrıca, bu sene, yarın başlayacak olan aylardır.
  • ibadetlere verilen karşılıklarının, normal zamanlardakinden kat be kat fazla olacağının bildirildiği aylardır.
  • hazret-i peygamber'in (aleyhissaletu vesselam), "recep ayi allah'in,şaban ayi benim,ramazan ayi da ümmetimin ayidir"buyurmuşlardir.

    halk arasinda recep ayinda la ilahe illallah zikri ile meşgul olunmasi,recep ayinin allah'in ayi olmasi işaret edildiğinden dolayi bu ay da tevhid zikri yapila gelmiştir.

    şaban ayinda ise salavat'i şerife getirilir,bunun sebebi de efendimizin "benim ayim" demesinden kaynaklanir ve bu ay da efendimiz her zamankinden biraz daha fazla hatirlanir ya da hatirlanmaya çalişilir.

    ramazan ayinin "ümmetimin ayi"diye işaret edildiğine göre,allah rasulunün ümmeti bu ay da bol bol estağfirullah zikri ile meşgul olur.

    özetleyecek olursak;recep ayinda tevhid zikri ile alemlerin sahibini çok sik anariz ve bu anma, şükürü,sabiri,tevekkülü,tefekkürü,beraberinde getirir...

    şaban ayinda sik sik efendimize getirilen salavat'i şerife, alemlerin sahibinden sonra alemlerin efendisine hatirlama halidir...

    üçüncü ay olan ramazan ayin da ise kişi kendisiyle meşgul olur ve kendisini hatirlar.var olma sebebinin ne olduğunun idraki içerisinde olmaya çalişir.herşeyi bütünüyle tövbe eder.tevazu ve hoşgörü bu ay da ayyuka çikar.kişi her geçen gün daha bir temiz olur ve ak olma haliyle ramazan bayramina yetişir ve o gün ödüllerini almaya gelmiş çoluk çocuk büyük küçük herkesle sarmaş dolaş olur...

    üç aylari bir bütün olarak baktiğimizda "arinma aylari" demek daha doğru olur.
  • (bkz: leküm diniküm veliye din)

    üç aylar, kamerî aylardan recep, şâban ve ramazan aylarıdır. bu mübârek aylardan birincisi olan receb'in mânevî değerine,kur'an-ı kerim'de ve sevgili peygamberimiz'in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. kur'an-ı kerim'de şöyle buyurulur: "allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı onikidir. bunlardan dördü haram aylarıdır. bu, dosdoğru bir nizamdır. öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin..."(1)

    bu âyet-i kerime'de işaret buyurulan "haram ayları"nın zilkade, zilhicce, muharrem ve recep ayları olduğunu
    peygamberimiz (s.a.s.) şu hadis-i şerifleriyle açıklamışlardır: "muhakkak ki zaman allah'ın yarattığı günkü şekliyle olup akıp gitmektedir. sene oniki aydır. onlardan dördü haram aylardır. bunlardan üçü peşpeşedir: zilkade, zilhicce, muharrem, bir de cemaziyelâhir ile şâban ayları arasında olan ve mudar kabilesi'nin ayı recep'tir."(2)
    ayrıca hz. peygamber (s.a.s.) üç aylar hakkında şöyle buyururlar:

    "recep allah'ın ayı, şâban benim ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır."(3)
    "ey allah'ım! recep ve şâbanı bize mübârek kıl, bizi ramazan'a kavuştur."(4)

    recep ayı, gerek islâm'dan önce, gerekse islâm'dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. islâm dini gelmeden önce bu ay girer girmez, arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes bu ayda kendisini emniyet ve selâmette hissederdi. islâm güneşinin doğmasından sonra da -ilâhi hikmet ve takdir gereğince- bu aya olan hürmet devam ettirildi. bu ay regaib ve mirac gibi mübârek geceler ve ilâhi tecellilerle şereflendirildi. ülkemizde de asırlardır bir "üç aylar" geleneği oluşmuş ramazan'a hazırlık bununla başlar hale gelmiştir.

    bu mübârek aylar içerisinde öyle feyizli geceler vardır ki, yüce allah'ın rahmet ve mağfireti bu gecelerde müminler üzerine yağmur gibi yağar. recep ayının ilk cuma gecesi olan regaib kandili, allah teâlâ'nın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibâdetlerine karşılık çok ecir verdiği bir rağbet gecesidir. regaib gecesi, duâların kabul olunduğu ve allah'ın, isteyen kullarına ihsan ve ikramının bol bol olduğu bir gecedir. regaib kandili, recep ayının 27. gecesindeki mirac ve şâban ayının 15. gecesindeki berat kandillerini, ramazan ayını, kadir gecesini, ramazan ve kurban bayramlarını müjdeleyen mübârek bir gecedir.

    recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübârek gece de mirac gecesidir. mirac gecesi, allah'ın sevgili kulu ve rasûlü hz. muhammed (s.a.s.)'i; mekke'deki mescid-i haram'dan, kudüs'teki mescid-i aksa'ya ve oradan da göklerin ilâhî derinliklerine yükselttiği gecedir. mirac gecesi, yüce allah'ın sevgili peygamberimiz'e büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilahî vahye muhatap kıldığı, kendi âyâtını ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü'minlere namazın farz kılındığı ve biz müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan mübârek bir gecedir.

    üç ayların ikincisi olan şâban ayı ve onun onbeşinci gecesi olan berat gecesi de müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin, diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi adet halini almıştır. bu gece hakkında peygamberimiz (s.a.s.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

    "allah teâlâ -rahmetiyle- şâban'ın 15. gecesi dünya semasında tecelli eder ve kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından fazla kişiyi bağışlar." (5)

    diğer bir rivayete göre de hz. peygamber (s.a.s.); "şâbân ayının ortasında gece ibâdet ediniz,
    gündüz oruç tutunuz, allah o gece, güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ôyok mu benden af isteyen, onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! der." (6) buyurmuştur.

    bir kısım alimlerin, kıblenin kudüs'teki mescid-i aksa'dan, mekke'deki kâbe istikametine çevrilmesinin; hicret'in ikinci yılında berat gecesinde vukû bulduğunu kabul etmeleri de bu geceye ayrı bir önem kazandırmıştır. bu rivayetlerle, hz. peygamber'in şâban ayına ve özellikle bu ayın onbeşinci gecesine ayrı bir önem vererek, onu ihyâ ettiğine dair diğer rivayetleri gözönüne alan islâm bilginleri, bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevâba vesile olacağını söylemişlerdir.(7)

    üç aylar'ın sonuncusu olan ramazan ayı ve onda bulunan kadir gecesi'nin ise dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla kur'an ayıdır. ramazan'ın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saâdete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen kur'an-ı kerim'in bu ayda inmeye başlamasında(8), bin aydan, yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan kadir gecesi'nin(9) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. ayrıca, islâm'ın beş esasından biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir.

    ramazan ayının, günahkâr kullar için, yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de peygamberimiz (s.a.s.) şöyle belirtir: "ramazan ayı gelince cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur."(10)

    böylece ramazan ayı, diğer aylar içinde bir başka aydır. sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. hayatımızın kazandığı ve kazanacağı yeni boyutların filizleneceği önemli bir devredir. insanî ve sosyal ilişkilerimizin daha güzel bir hüviyet kazanacağı bir zaman dilimidir.

    ramazan ayının, özellikle türk toplumunun dinî hayatında müstesnâ bir yeri vardır. türkler, ramazan'ı yılda bir defa gelen önemli bir misafir olarak kabul eder ve hazırlıklarını buna göre yaparlar. her yıl ramazan ayı yaklaşırken neşe, hareket ve bir canlılık görülür.

    toplum geleneğimizin canlı ve dipdiri bir tezahürü olarak ramazan; yıllık takvimimiz içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahiptir. ramazan; aylar içinde sultanlıkla taltif edilen bir pâyenin sahibi olarak, kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. iftar, sahur ve terâvih gibi ibadet neşvesinin ötesinde manalar taşıyan bu merasimleriyle de sultan olmanın ayrıcalıklarını yaşar. daha kendisi gelmeden önce kandilleri gönderip; sonra kendileri teşrif eden sultan ay ramazan, sosyal iklimde meydana getirdiği değişiklik ve yumuşamayla da müstesnâ bir imtiyaza sahiptir. halk arasında "üç aylar" diye adlandırılan recep, şâban ve ramazan ayları, yüce allah'ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir.

    yapılan dileklerin dalga dalga allah'a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip
    yokettiği kandiller geçididir. melekî olduğu kadar şeytânî özelliklere de sahip, günah işlemeye müsait bulunan insanın, günahlarından temizlenmesi için, üç aylar bir fırsattır. kısaca üç aylar, günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. ramazandan önce oruçla buluşanlar, cuma namazına koşanlar, namaza başlayanlar, ibadetlerini ziyâdeleştirenler, tevbe ile allah'a çok yaklaşanlar... gibi manevî kazanç elde edenlerin çokça görüldüğü anlardır üç aylar. üç aylar geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkandır. hayatımızda adeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olan mübârek üç aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır.

    insanoğlu, yaşadığı günlerde farklılıklar olmazsa, belli alışkanlıklarıyla hayatını sürdürür. fakat alışkanlıklarının dışında ve farklı durumlarla karşılaşırsa kendine bir çeki düzen verir. işte idrak ettiğimiz üç aylar ve bu aylar içerisinde bulunan mübârek geceler, müslümanların hayatındaki mûtad gün ve geceler arasında fazlasıyla sevap kazanacağı kıymetli zaman dilimidir. unutulmamalıdır ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde allah'ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. götürdükleri iyi ise sevinip mesrûr olacak, kötü ise pişmanlık duyarak mahcûp olacaktır. ancak bu mahcûbiyetin orada faydası da olmayacaktır. bu konuda kur'an-ı kerim'de şöyle buyurulur:

    "ey iman edenler! allah'tan korkun, herkes
    yarına ne hazırladığına bir baksın; allah'tan sakının, çünkü allah, işlediklerinizden haberdârdır."(11)

    1- tevbe, 36.
    2- buharî, tefsir, sûre, 8,9, bed'ül-
    halk, 2, meğâzî, 77, edâhî, 5, tev
    hîd, 24; müslim, kasame, 29, ebû
    dâvûd, menâsik, 67, ahmed b.han
    bel, müsned, c. 5, s. 37, 73.
    3- aclûnî, keşf'ül-hafâ, c.1, s. 423,
    hadis no: 1358.
    4- ahmed b. hanbel; müsned, c. 1 s.
    259, keşf'ül-hafâ, c.1 s. 186,
    hadis no: 554.
    5- tirmizî; savm, 39, ibn-i mâce,
    ikâme, 191, hadis no: 1389.
    6- ibn-i mâce, ikâme, 191, hadis
    no: 1388.7-t.d.v. islâm ansiklopedisi "berat
    gecesi" maddesi, c. 5, s. 475, 476.
    8- bakara, 185.
    9- kadir, 3.
    10-buhârî, savm, 5, müslim,
    sıyam, 1-2.
    11-haşr, 18.

    *
  • (bkz: 3 aylar)
  • her geçen yıl yaz aylarına denk gelmeye başlayan mübarek aylar.
hesabın var mı? giriş yap