• ülkemizde de istanbul festivali'nde gösterilmiş, savaş sonrası bir yasujiro ozu filmi.
    film yaşlı bir karı kocanın taşradan tokyo'yagitmeleri ve çocuklarıyla aralarındaki
    ilişki üzerine kuruludur.
  • kamera kimildamaz butun film, bir de ozu'nun kendine has, 'kural'lara ters kurgusu gorulur bolca.
  • kamerasi hemen her planda yerde oturan ozu'nun, favori oyuncularini kullanip favori temalari ile ordugu, agir mi agir bir dramadir ki bu; tam 50 yil sonra izlendiginde bile guncelligini kaybetmedigini gorup sasirmak mumkundur.
  • soylenenlerin aksine yasujiro ozu, bu filminde kendini bile hice sayarak iki planinda traveling yapmistir.
    (bkz: gozlerine inanamamak)
  • yaşlı çiftin, kendi çocuklarından görmediği ilgi ve alakayı, savaşta ölen oğullarının yalnızlık çeken karısından görmeleri de oldukça dikkat çekicidir. kanbağının insanları birbirine bağlayan güçlü bir bağ olmadığına da sessizce gönderme yapar. tıpkı uzaklığın da aslında göreceli olması gibi. uzaktaki kasabadan uzun bir yolculuk sonunda tokya'ya gelen yaşlı kadın, "o kadar da uzak değil canım, dün evimizdeydik, işte şimdi tokyo'dayız" der.
  • su fani dunyada sinema sanati adina gormus oldugum en ustalikli islerden biri olan yasujiro ozu basyapiti. bir filme bu kadar hakim olabilmek icin kac firin ekmek yemek gerekir bilemiyorum. diyaloglarla anlatimi bu kadar kusursuzca birlestirip ortaya boylesine bensersiz bir eser cikardigi icin huzurlarinizda ozu'ya tapmak istiyorum.
  • tokyo hikayesi demektir. bi de soyle bir film vardir
    (bkz: shimotsuma monogatari)
  • herkesin bir kere gormus olmasini istedigim filim. bazi filimler de demekki sarap gibi olabiliyormus, gunumuzde cekilse bu kadar etkileyici olmazdi sanirim. filim yalinligi sayesinde cok daha derinlere ulasiyor ve gorsellik geride kaldikca duygular one cikiyor.
  • olağanüstü senaryo ve yansıtılan insani duygularla farklı bir kültürün ürünü olsa da son derece kendimizdenmiş gibi hissetiren film.
    unutulan değerler, anne baba sevgisinin yerine başka sevgilerin alması, kalabalık içinde duygudan yoksun yaşama, daha ölmeden miras kavgaları, yabancılaşma, çarkların içine kendini daha fazla kaptırma isteği, olmadık zamanlarda gereksiz terkedip gitmeler. ve bunlar olup biterken herşeye rağmen insani duygularını yitirmeyenler, hayatı olabildiğince ve hakettiği gibi duyumsayan insanlar. kan bağı olmayan birileri. işte bu noktada noriko güzelliği ve hırslarından arınmış insaniliğiyle ortaya çıkmakta.

    noriko aşık olunmasını hakkeden bir kadın. bir insan eşinin anne babasını, onların gerçek çocuklarından daha fazla sevebilirmiş.
    kendi öz çocukları hayata sadece para, zaman ve iş güç kaygıları ile bakarken, üstüne üstlük evden kovmuşken bu yabancı, dağınık eşyası olmayan, belki de kendisine ait olmayan bir evde bunları misafir etmiştir.
    noriko uğruna şiirler yazılası kadındır.
    beraber hiç bir kaygı olmadan denize, geleceğe, güneşe bakılan kadındır.
    herşeyden öte hayatın, acıların, insanların içinde yaşayabilmenin adıdır.
    çok şey hakeder böyle karakterler. yüceltilip yüceltilip karşımıza çıkarılmalı ki gerçekten böyle insanların yaşadıklarını varsayabilelim.
  • o zamanda yoktu belki reklam yapılması bir filmin içinde, ama bence gizli gizli sanal reklamın yapıldığı film. rinso falan var. dikkat edin.
hesabın var mı? giriş yap