the colour of spring
-
iki efsane talk talk albumu** arasinda, buluttan bir kopru gibidir bu album.. kelebek kapaklidir, lifes what you make it, i dont believe in you veya living in another world gibi dolup dolup tasiran sarkilari vardir ama oyle bahar coskulu filan degil, mayis sikintisi guzelligindedir.. hicbir talk talk albumu ukte olarak kalmamalidir..
-
diger taraftan, mark hollis'in solo albumunun guzeller guzeli acilis sarkisidir. piyano ve hollis. 1986-1998 arasinda, yakilmis kopruleri tekrar kurar, belki, "nerde kalmistim?" diye sorar.
son sarkiyla yer degistirse, bambaska bir sey cikacakti ortaya; umudun zaferi olacakti, pencereden disari bakip, 'ne guzel bir gun', denecekti. cunku, "i believe in you"dan da ote, ilahiye benzer bir sey bu. ne ki, umut mumut, palavra bunlar, zirnik yaramaz bize oyle bok. "the colour of spring" biter bitmez, ayri bir yola sapiyor; dikenler batiyor, golgeler uzuyor -sonra, "a new jerusalem" ile kapaniyor album. pencereden bakinca hicbir sey gorunmuyor. sinir sistemi devre disi. hatlar kesik. cok sukur.
(bkz: mark hollis)
forget our fate
the pedlar sings
set up to sell my soul
i've lived a life for wealth* to bring
and yet i'll gaze
the colour of spring
immerse in that one moment
left in love with everything
soar the bridges
that i burnt before
one song among us all
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap