• harika şükrü erbaş şiiri... en sevdiğim mısrası seni kendimden tanıdım çocuktur.

    seni yalnızlığından tanıdım
    kirpikleri kırık çocuk
    çiğneyip durduğun dudaklarından.
    gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
    bir eylül göğünün bulut kümeleri
    donuk bakışlarında;
    hüznün nasıl da benziyordu
    benim ilkgençliğime

    ellerinden tanıdım seni
    yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden.
    bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu
    -anılardan anılara ince çizikler…-
    yüzün bir türkü sonrasının
    kederli dalgınlığında;
    güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum
    ağıt gibi bir alay dudak uçlarında
    gücenik duruşundan tanıdım seni.

    seni kendimden tanıdım çocuk;
    yüreği sürekli çiğnenen bir yol
    gövdesi acılardan acılara köprü…
    biraz öfke, biraz umut, çokça onur
    olan kendimden.
    eğildim öptüm yıkık alnından
    uzaktın, kıyamadım sessizliğine
    biraz daha dedim içimden, biraz daha;
    gün olur, onuru güzel çocuk
    acı da yakışır insanın yüreğine.
  • ne olduguna karar veremedigim sey, sarki formuna yakin ama daha cok mirildanma gibi. ortada belli bir melodi yok, birseyler caliyor, tilbe alakasiz seyler seslendiriyor. boyle a1 sarkisi mi olur anlamiyorum.

    az once okudugum bir habere gore tilbe hayranlarindan gelen yaz albumu isteklerine dayanamamis, album sarkilarini 6 gunde hazirlamis, bir defada okumus, album kapagi ve klibi de bir gunde halletmis. bu sarki da o albumden bir eser iste...
  • “ey ayrılığı andıran yakınlık
    ey susuş… ince ve derin hasret
    bana benziyorsun…”*
  • yillarca yildiz tilbenin hayal dunyasini anlayabilecek duygu zenginliginden mahrum yasamisim. bugun bir seviye atladim, yogi oldum, erdim sayende yildiz tilbe. allah razi olsun.
  • yıldız tilbe'nin en güzel şarkılarından. şarkının iki farklı hali var. birinde ağır aksak, tekdüze, sakin bir sesle söylüyor. diğerinde ise (klip sürümü yani) oldukça neşeli, cıvıl cıvıl bir şekilde söylüyor şarkıyı. aynı sözlerle farklı etki yaratıyor adeta.
  • güzel sanatların bir dalı olarak evlilik kitabında philippe sollers "iki kişi arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır. öyle olmasa pek bir şey ifade etmez." demişti.

    bu şiir bana bunu hatırlattı. şiirin anlamı şairin karnındadır sözünün mucibince hareket etmek gerekiyor ama şair şiiri okura teslim etmiştir artık.

    özellikle bu mısra: "çiğneyip durduğun dudaklarından"
    ve bu kısım pek bir güzel: "anılardan anılara ince çizikler…"
hesabın var mı? giriş yap