• wiccan, cadılık ve bazı teozofi geleneklerinde öte aleme verilen isim. burada yargılama yoktur, ceza yoktur sadece huzur ve sevgi vardır. semavi dinlerin cennet tabirine denk gelir. bazı gelenekler, reenkarnasyon zincirinden çıkıldıktan ve kamil insan olduktan sonra gidilen yer olarak tasvir eder, bazı gelenekler ise, ölümden sonra tekrar bedenlenmeden önce ruhun dinlendiği ve kader planını (tekamül planını) ayarladığı yer olarak geçer. en nihayetinde iki teoride doğru olabilir çünkü ölümden sonra reenkarnasyondan önce bir ara dönem vardır ve ilginçtir ki, hipnoz sırasında hiç kimse bu arayı hatırlayamaz.
  • jessica swale'in yazıp yöneteceği, gemma arterton, gugu mbatha-raw, penelope wilton 'un oynayacağı ingiltere yapımı drama.
  • şahane bir lunatic soul şarkısıdır ayrıca.
    https://youtu.be/pzh4pbvsyco
  • film hakkında; 2. dünya savaşı sürerken ingiltere'nin kırsalında insanlardan uzak durmaya çalışan ve mitler üzerine araştırma yapan genç bir kadın yazarın hikâyesini anlatıyor diyebiliriz.

    kahramanımız etrafında birinin olmasından, özellikle çocuklardan hoşlanmamasına rağmen bir gün kapısı çalınır ve savaşta evlerinden ayrılmak zorunda kalan çocuklardan birine bakmak zorunda kalır. devamında gelişenler spoiler olacağından mütevellit oraları geçiyorum.

    senaryoya dahil edilen mitler ve hikayesiyle kendine özgü, beğendiğim bir dönem filmi oldu. izleyeceklere şimdiden iyi seyirler.
  • süresi kısa tutulmuş, olay örgüsü pek yavan işlenmiş, yan karakterleri hikayeye pek yediril(e)memiş filmdir.
    iyi başladı, gelişti, sonra da bu bahsettiğim nedenlerle, balon gibi söndü işte.. çok zor değildi oysa o karakterleri de eklemek hikayeye, daha da zenginleştirmek filmi. en fazla bir 15-20 dakikaya bakardı.
    yine de sıcak, keyifli bir izlence çıkmış ortaya. ikinci dünya savaşı sırasında anne-babası cephede, şurda burda olan çocukların durumuna eğilmiş biraz. bunun travmasını falan pek verme gayreti olmadan. bu hadiseden, bir aşk hikayesi toplamış yani.
    sahiden biraz daha özen gösterilseymiş metne, şahane bir dramatik hikaye çıkabiliriş ortaya. gemma'nın oyunculupuna değermiş yani.
    yine de izlence olarak fena olmayan bir film olmuş..
    eksik kalmış ama olmuş işte..
  • çağan ırmak ingiltere şubesi tarafından çekilmiş sanıyorum. yalnız seyirciyi ağlatmak meselesinde çağan ırmak’tan ders almaları şart. onun dışında benzer bir bayıklık yakalanmış. tebrikler.
  • gemma arterton ile lucas bond'un ortalama bir oyunculuk sergiledigi orta ayar bir film. oyunculuklar bir adim daha ileri cikabilse duygu izleyiciye daha cok gecerdi.
  • jessica swale'in ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi olan film.
  • summerland beyazperdede artan eşcinsel ilişki propagandasından nasibini almış bir film, ancak en azından bu ilişki o dönemin şartlarına göre biraz realist şekilde işlenmiş. diğer yandan frank karakterinin çocuk yaşta ailesinden uzak bir yerde yabancı olduğu bir ortamdaki ruh hali ve kurduğu arkadaşlıklara daha fazla konsantre olunması gerekirdi, çünkü filmin bu önemli öğesi yüzeysel kalmış. yani özetle summerland adına, vasat bir dram yapımı derim.
  • oyuncu kadrosunda gugu mbatha-raw görünce kahkaha attığım film. senaryoyu yazan o kadar gerizekalı değildir ancak yapımcılar woke tayfaya yaranmak için o senaryoya siyahi yamamaya çalışmışlar demek ki...

    o dönemde ingiltere taşrasında bir siyahiye rastlama olasılığınız ile siyah bir waffen ss subayına denk gelmeniz arasında çok bir fark yoktu. gerçi yeni nesil seyirciye yedirirler.

    victoria ingilteresinde lüks çay salonlarında veya gazinolarda zenci, koreli vs olmasının doğal olduğunu savunan aptalla karşılaştım ben bu sözlükte.
hesabın var mı? giriş yap