spreading the disease
-
operation mindcrime albümünde yeralan hoş bir queensryche parçası
not: başlığa hindistan cevizi entrisindeki bakınızdan ulaşan kişiler bilmelidir ki parçanın hindistan ceviziyle en ufak bir ilgisi yoktur. hindistan cevizi bugüne kadar çok sevdiğim birçok şey arasından çıkıp kanıma karışma girişiminde bulunmuştur (sevgilinin uzun siyah saçlarını mundar eden şampuan vs.) ama bu parça o şeylerden biri değildir. -
anthrax'ın 2. albümü
içerdiği parçalar:
1. a.i.r.
2. lone justice
3. madhouse
4. s.s.c./stand or fall
5. the enemy
6. aftershock
7. armed and dangerous (bu isimde bir ep'leri de vardır)
8. medusa
9. gung-ho -
konsepti anlamak için (bkz: operation mindcrime)
she always brings me what i need
without i beg and sweat and bleed
when we're alone at night
waiting for the call
she feeds my skin
sixteen and on the run from home
found a job in times square
working live s&m shows
twenty-five bucks [a fuck]
and john's a happy man
she wipes the filth away
and it's back on the streets again
spreading the disease
everybody needs
but no one wants to see
father william saved her from the streets
she drank the lifeblood from the saviour's feet
she's sister mary now, eyes as cold as ice
he takes her once a week
on the alter like a sacrifice
spreading the disease
everybody needs
but no one wants to see
religion and sex are powerplays
manipulate the people for the money they pay
selling skin, selling god
the numbers look the same on their credit cards
politicians say no to drugs
while we pay for wars in south america
[saudi arabia, on tour]
fighting fire with empty words
while the banks get fat
and the poor stay poor
and the rich get rich
and the cops get paid
to look away
as the one percent rules america
spreading the disease
everybody needs
but no one wants to see
the way society
keeps spreading the disease -
kapağındaki adamı hep gene wilder a benzettiğim anthrax albümü. döneminin ötesindedir, speak english or die ile beraber kaydedilmiştir.
-
şarkıda mary’nin seks işçiliği yaptığı times meydanı’nın bugünkü times meydanı ile alakası yoktu. zira times meydanı 1970 ve 80’lerde bugünkü ikonik cazibe ve eğlence merkezi görüntüsünün çok uzağındaydı. times meydanı o dönem new york’un en tehlikeli, suç oranı en yüksek bölgelerinden biriydi. genelevlerin, peep showların, bdsm ve swinger kulüplerinin, porno tiyatroların kol gezdiği oldukça varoş ve illegal bir red light district kopyasıydı. amiyane tabirle her sikini kaldıranın koşup geldiği bu yerde işkence dahil her türlü zevki yaşamak mümkündü, çünkü polis seks işçilerinden gelen hiçbir şikayeti ciddiye almazdı. kadınlar polise gittiklerinde ciddiye alınmadıkları gibi soruşturulan taraf kendileri olurlar, dolayısıyla polise gitmekten korkarlardı. sonuç olarak müşteriler en vahşi fantezilerini bile özgürce (!) yaşayabilirken kadınlar hayatta kalabilmek için kelle koltukta çalışırlardı. bu kadınların müşterilerine john denirdi, john doe’nun john’ı. işte mary bu koşullarda hayatta kalmaya çalışıyordu.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap