sınırlama

• özelikle ortaokul çağlarından beri beraber olan, adeta beraber büyümüş sevgililerin ya da uzun süredir beraber olan çiftlerin kullandığı bir tahakküm mekanizması.
  davranışların zaman içinde geliştirilmiş düşünme ve davranma kalıpları içinde oluştuğunu kabul edersek, yasaklama önceden oluşmuş olan kalıplar üzerinde etkilidir,sınırlama ise yeni oluşacak kalıpların ne yönde olmaması gerektiğini belirler,hareket alanını sınırlar.bunu yaparak tüm ayrıntılarıyla belirlemediği ama kabullenebileceği bir kalıp oluşmasına neden olur ( izin verir ? ). yasaklama hemen fark edilip tepki uyandırırken, sınırlama daha yavaş hareket ettiğinden hemen fark edilmez ya da birşeyler adına kabullenilmeye çalışılabilir (?) nedir bu şeyler ? kişi kendi üzerine uygulanan bu iktidarı ne adına kabullenir?bunu kabul edilir kılan ilk ve belki de en önemli etken kişinin yasaklamada kendini hüküm altında hissederken sınırlamada özgür olduğunu düşünmeye devam edebilmesidir ( foucoult'nun iktidarın yalnız özgür özne üzerine uygulanabileceği şeklindeki önermesini hatırlatan bir durum ) peki sınırlamanın kabul edilmesinin anlamı aslında nedir ? kişinin yasaklamayı - özgür iradesiyle ( ? ) - kendine dayatması ! daha yumuşak görünen bu iktidar biçimi aslında yalnızca daha sinsi ve çok daha dayatmacıdır. uyarmadı demeyin sevgili suserler !!!
• "psikanaliz freud'un bilime dair çifte değerliliğini anlamasına yardımcı olmuştur. (çifte değerlilik freud'un fanatiklik için kendi kendini tedavisidir.) freud hem bilimin hem de dinin bilgiye dayattığı bazı sınırlamalardan özgür olmak istemiş ve bu özgürlüğü psikanalizde bulmuştur." adam phillips - freud olmak bir psikanalistin gelişimi
  
  (bkz: sınırlamak) (sınırlandırmak), kısıtlama
  (bkz: upadhi)
• kişinin yaptığı mecburiyet haricindeki kendisine ait sınırlamalar iradeyi geliştirirken , kural, kanun ve başka insanların etkisi ile yapılan sınırlamalar ise kişinin özgürlüğünü kısıtlar