• freud olmak: bir psikanalistin gelişimi.
    türkçesi yky'dan 2016'da basılmış adam phillips kitabı, bir biyografi. özgün adı: becoming freud - the making a psychoanalyst (2014). çeviren şahika tokel.

    "1917'de oğullarının cephede savaştığı i. dünya savaşı esnasında damağında bir kitle keşfetti ve 1923'te kanser teşhisi kondu. (...) en sevdiği kızı sophie 1919'da 26 yaşındayken gripten öldü, 1930'da da annesi 95 yaşında öldü. freud aşağı yukarı 60 yıl viyana'da yaşayıp çalıştıktan sonra 1938'de yine psikanalist olan kızı anna'yla birlikte nazilerden kaçıp londra'ya gitti ve 1939'da orada öldü." adam phillips - freud olmak bir psikanalistin gelişimi

    "burada freud psikanalizin yeni gerçekleri aydınlattığını değil, gerçeklerin yeni yönlerini aydınlattığını söylemektedir."

    "freud'un eserleri, çoğu sanatçı olan büyük adamlara referanslarla süslüdür -platon, musa, hannibal, michelagelo, leonardo da vinci, goethe, shakespeare ve diğerleri-; bu kişilerin hepsi freud'un anlatımında kendi dönemleri için belirleyici olmuş adamlardır, freud'un kuşağından çoğu yahudinin tersine kendi toplumlarına asimile olmak için çaba harcamamışlardır; geleneğin kısıtlamalarına karşı kendi doğrularının peşinden giden, kendi yollarını çizen adamlardır."

    "freud'a göre kendimizi en çok kişisel tarihten ve aile tarihinden korumak isteriz."

    "gerçekte freud yaşamı boyunca çok küçük bir grup insanla karşılaştı, ama bir meseleyi evrenselleştirmek -freud'un "aşk alanındaki evrensel alçalma eğilimi" (1912) başlığını koyduğu, en ilginç makalelerinden biri buna bir örnekti- söylemi pekiştirmenin bir yoluydu."

    "kendimiz için daha fazla yaşam isteriz, ama freud'un unutulmaz deyişlerinden biriyle aynı zamanda "kendi yöntemimizle ölmek" isteriz."

    "patolojiyi eksik bir sohbetmiş gibi gördü, modern bir konuşma biçimi."

    "insanların daha çok geçmişlerinin dışına değil, ona doğru büyüdüklerini fark etmişti."

    "psikanaliz modern korkuların bit kataloğu olmadığı yerde modern kederlerin bir kataloğudur, tek tedavi de hazdır."

    "çocuklar yaşamlarını ileriye doğru yaşar, yetişkinler (ve biyografi yazarları) ise çocukların yaşamlarını geriye dönük anlarlar."

    "diğer bir deyişle freud'un annesi freud'un yaşamının ilk on yılı boyunca çok küçük çocuklara bakıyordu (ya da yasını tutuyordu). demek ki freud sürekli "tahttan indirilen" gözde çocuktu."

    "diğer bir deyişle freud'un hassasiyeti şenlikliden çok matemli, cömertten çok sahipleniciydi. bu tutumuyla icat ettiği mesleğe bıraktığı miras, yas tutmanın hayatımız boyunca yaptığımız en gerçek şey olduğu, bizimle ilgili en iyi şeyin sınırlarımız olduğu fikrini teşvik etmeye hevesli yaklaşımıyla lüzumsuz yere katı ve ağırbaşlı kılmak oldu."

    "freud'un grup korkusu, mistisizme ve okülte direnişi, bunların hepsi belki freud'un tam olarak kendi akıl sağlığı için endişelendiğine değil kendisinin -ve diğer herkesin- akıl sağlığının ne kadar bıçak sırtında olduğunu bildiğine işaret ediyordu. bir yandan da akıl sağlığını, asimile edilmeyi, kalabalıkta kaybolmayı reddetmekle bir tuttuğunu gösteriyordu."

    "martha freud'un tek gerçek biyografisi katja behling'e aittir ve kocasından uzun süren ömrüne karşın sadece 173 sayfadır."

    " jonathan lear'a göre "freud bugün yaşasaydı büyük ihtimalle herhangi bir terapist değil, bir sinir bilimci" olurdu ve bu da doğru görünmektedir."

    "plan, şeylerin ve insanların -ve insanları oluşturan kişisel olmayan şeylerin- kendileri için konuşabilmelerine olanak sağlayacak kadar çağrışım yaratmaktır. ama ister konuşsunlar ister konuşmasınlar konu hep genitaldir."

    "freud'un gönlünde muhafazakar breuer'in yerini, daha ele avuca sığmaz fliess almıştı; fliess'in insanların doğuştan biseksüel olduğuna inanması freud için son derecede rahatlatıcıydı."

    "o halde gerçekten de psikanaliz erkekler arasındaki aşktan doğan bir bilimdir - ya da yapay bir olgudur. yani erkekler arasında kadınların bedenleri hakkındaki bir sohbet olarak başlamıştır (psikanalizi değiştirecek olan da cinsellik kadar çocuklarla da ilgilenen kadın psikanalistlerin ortaya çıkışıydı)."

    "martha da elbette altı çocuk annesi olarak artık tüm o yıllar boyunca nişanlısı olan kız değildi. ama bu yılların ölümleri, doğumları ve yıkıcı hayal kırıklıkları freud'u hayal kırıklığına uğratmadı; daha çok onun hayal kırıklığına ilgi duymasını sağladı. hayal kırıklığıyla, sinizm ya da nihilizm -hatta en azından başta pesimizm- olarak değil, doyumun bir önkoşulu olarak ilgilenmekteydi."

    "freud çocuklara kabul edilemez şeyler yapıldığını hiçbir zaman inkar etmedi, sadece çocukların da kabul edilemez şeyler istediklerini ekledi."

    "freud, rüyaların dilinin şimdiye dek hiç kimseye öğretilmediğini, ama herkesin öğrendiğini ve kullanabildiğini, ancak aynı zamanda pek anlaşılmayan bir dile benzediğini fark etmişti. rüya, onu gören için tam anlamıyla muhteşemdir ama çok kolayca unutuluverir."

    "freud 1898'de rüyaların yorumu olacak şey üzerinde çalışmaya başlaması ile 1905 arasında bir hareketin kurulması için esas önemde olan iki şey yapacaktı: bilinçdışı zihnin işleyişini tasvir ettiği kurucu metinleri, psikanalizin çığır açıcı metinlerini yazıp yayımlayacak -rüyaların yorumu (1900), günlük yaşamın psikopatolojisi (1901), bir histeri vakasının analizi*, cinsellik kuramı üzerine üç deneme ve espriler ve bilinçdışıyla ilişkileri* (1905) -, bir yandan da konuyka yakından ilgilenen bir destekçiler grubunu cezbedecekti. 1902'de hepsi yahudi doktorlardan oluşan beş üyeyle başlayan -wilhelm stekel, alfred adler, max kahane ve rudolph reiter- ve artık gayet iyi bilinen çarşamba cemiyeti* adlı küçük grup 1908'de viyana psikanaliz cemiyeti'ne dönüşecekti."

    "freud, düşünmenin karşılıklı konuşmanın bir türü olduğunu ama aynı zamanda düşündüğümüzü sandığımızdan farklı düşündüğümüzü keşfediyordu. ayrıca istemek istediğimizden farklı bir biçimde istiyorduk."

    "freud bir baba, yazar ve klinisyen olarak kazandığı yeni güvenle, büyürken kendine güvenin ne kadar kaybedilebileceğini düşünmeye başlayabiliyordu."

    "cinsellik bize acı veren bir şeydir; dolayısıyla acımız cinsel bir anlam taşır. acıyı anlamak, daha tatmin edici hedonizme götürür ve acıyı anlamanın kendisi de tatmin edici olabilir."

    "psikanalitik yazımın bu denli can sıkıcı olmasının nedeni tamamen yaşça büyük kişilerce yazılmış olmasıdır. 40'lı yaşlarındaki freud, hep olduğundan daha gençti: daha az ihtiyatlı, daha cesurca ve daha küstahça spekülatifti. bu dönemde yazılanlar uyumlu bir coşku ve olanak hissini taşır. freud 1906'da ölmüş olsaydı zihnin yapısal kuramı, ayrıntılı metapsikoloji (freud bir defasında bundan "cadı metapsikolojisi" diye bahsetmişti), haz ilkesinin ötesinde bir şey olup olmasığıyla ilgili spekülasyon, dinin kapsamlı eleştirisi ve ölüm dürtüsü olmayacaktı. sadece rüyaların, cinselliğin, esprilerin, hataların bir kuramı ve psikanaliz uygulaması konusunda merak uyandırıcı bir ipucu olacaktı ki bunlar da fazlasıyla yeterliydi."

    "freud'un tıp eğitimini boşa harcanmış gençliğinin bir parçası olarak görmesi ironiktir. eksantrik ve görüleceği gibi olağanüstü bir hayalperest olan freud kendi anlatımına göre tıp okuyarak yolunu bir süreliğine kaybetmişti."

    "tıbbın yanlış bir dönemeç, bir sapma olduğu ortaya çıkmıştı. freud psikanaliz sayesinde farklı bir tür bilmece -antik mitten bir bilmece- ve farklı çözümler bulmuştu; psikanalist için tercih ettiği tabir -doktor değil "seküler din görevlisi"- çok daha eski, daha geleneksel bir rolün yeni versiyonu gibi görünmektedir."

    "psikanaliz freud'un bilime dair çifte değerliliğini anlamasına yardımcı olmuştur. (çifte değerlilik freud'un fanatiklik için kendi kendini tedavisidir.) freud hem bilimin hem de dinin bilgiye dayattığı bazı sınırlamalardan özgür olmak istemiş ve bu özgürlüğü psikanalizde bulmuştur."

    "psikanalizin kurucusu neden telepatiye ilgi duymamalıymış ya da duymayacakmış ki? bu diyelim ki psikanalitik bakış açısından freud'un karakteri hakkında bize ne söyleyebilir? jones freud'a bu konuda sorular sormaya başladığında freud 7 mart 1926'da bir mektupla şöyle cevaplar:

    eğer biri günaha girmemle ilgili seni eleştirirse telepatiye bağlılığımın yahudiliğimin, [puro] içmem ve diğer şeyler gibi şahsi bir meselem olduğu karşılığını vermekte serbestsin ve telepati konusu, psikanaliz açısından esas önemde değil.

    bu cümle çarpıcı derecede incelikli ve karmaşıktır. (...) jones, telepatiye ilgi duyan bir adamın (jones'un tabiriyle) takipçisi olmanın kendisi hakkında ne gösterebilecefi konusunda son derece endişeliydi." adam phillips - freud olmak bir psikanalistin gelişimi
hesabın var mı? giriş yap