• reşo; reşat ismindeki insanlar için bir kısaltma olabildiği gibi tekbaşına da bir isim.
  • 1998 sonlarinda acik radyo'nun harbiye askeri muze'de duzenledigi muzik senligi kapsaminda verecegi konseri, ermeni grup knar'in konseri ile birlikte, askeri muze yonetimince "ideolojik" olduklari gerekcesi iptal edilmis olan kurt-zerdust muzisyen..
  • sarkis pacacinin karikaturlerinde bolca rastladigimiz bir isimdi.

    (bkz: bereket tanrisi olmusam reso)
  • (bkz: reso yakiti)
  • (bkz: kî zava)
  • şu toprakların görmüş olabileceği en ciğerden türkü söyleyen adamlardan biridir. albümlerinin isimleri 'zerdüşt 1 , 2 ,3, 4...' diyerekten ilerlemektedir. nadiren yapılan bir işi yapıyor olması ise kendisine olan hayranlığımızı artırmaktadır ki kendisi efsunlu bir şekilde kürtçe ezgileri elinde bağlaması ile emprovize eder.. en ciğerden gelen parçası zerdüşt 2 albümündeki 'lo dılo' parça olmakla beraber gerçekten de ah yüreğim dedirtecek kadar ilerilere götürüp bırakır oralarda. bir de canlı okuması vardır ki bu parçanın muhtelif televizyonlarda öldürüp öldürüp diriltir insani.

    çok anlatmaya gerek yok kendisini..kürt cazcısı diyorum, köyün bağlamalı delisi diyorum kendisi için. nasıl olsa aynı şeyler her ikisi de.
  • bağlama eşliğinde headbang yapan marjinal müzisyen.
  • ismi reşit/reşat olan birinin kürtçe de sıkça rastlandığı gibi(hemo, heso, hüso, memo vs.) reşo şeklinde kısaltması olabileceği gibi, teni esmere kaçan birinin, "reş" kürtçe de siyah olduğu için, lakabı da olabilir. hatta birinin ismi hem reşat, hem de esmerse bu kaçınılmaz olur.
  • reşo 'nun hayatı

    a.y. reşo kimdir?
    r:tuhaf bir soru, nerden buldun bu soruyu ya (gülüyor) bu soruyu daha önce televizyonda rahmetli burhan karadeniz sormuştu.
    1959 .yı1ına koçgiri’nin (sivas ) bir köyünde dünyaya geldim. 15 yaşımda profesyonel, devrimciliğe başladım.okul yaşantım profesyonel devrimcilik içerisinde gelişti. okul benim için devrimciliğin bir boyotuydu. o anlamda. lise, üniversite eğitim boyutu o kadar beni ilgilendirmiyordu. tabi okulları okudum. ama üniversiteye giderken, de devrimci bir mücadele için gittim.
    12 eylül ile 1990 arası her gencin, ülkenin her vatandaşının başına gelen reşo’nun da başına geldi. 1980–1990 yılları arası kayıptır. işkence, cezaevi… 1990 sonrası “özgürlük”. reşo askerliğini yapmıştır, işkencesini yemiştir, cezaevine girmiştir.
    a.y.ilk ne zaman sahneye çıktınız?
    r:1974–1980 yılları arasında sahnede kaldım. türkiye komünist parti ve yöneticisi olmaktan ve kürtçe türküler okumaktan dolayı yargılanıp cezaevi yatmışım.

    a.y:tekrar ne zaman sahneye döndünüz?
    r.daha önce eserlerimi hasret’e veriyordum (hasret güntekin) sivas olayı (madımak otelinin yakılması) tekrar sahneye dönmeme neden oldu. 1994–1998 yılları arasında bir müzikholde müzik yapmış.

    1998’de düzenlenen caz müzik festivalinde genelkurmayca sahneye çıkmam engellenmiştir. ‘
    tabi ki eğleneceksen kendi dilinden eğlenmelisin.
    a.y:yurt dışına ne zaman çıktınız?
    r:1999- 2000 yılında r roj tv ye çıktım. bu tarihten itibaren peyderpey konser ve festivallere katıldım. türkî cumhuriyetler ve hem hemen avrupa’nın tüm ülkelerinde halkımla buluştum. 2000 hasankeyf festivaline katıldım. daha doğrusu hasankeyf in sular tında kalmasını protesto eden bir eylemler dizisiydi. 2002’de batman’a konser vermeye geldim.

    a.y: gerçeği müzik eleştirmenlerine yöneltilecek bir soru; ama size sormak zorundayım, çünkü kürt müziği eleştirmenleri pek yok. reşo, müziğini nasıl tanımlıyor?

    r:1994’ten bu yana kadar dört tane çalışma yapmışım. zerdüşt 1, zerdüşt 2, zerdüşt 3 ve zerdüşt 4. şuanda zerdüşt v’in çalışmasını yapıyorum.

    reşo’nun müziğini reşo’ya değil de bana soracak olursan. kürt müziğini evrensel boyuta taşımanın küçük ilmiklerini örmek olarak tanımlıyorum. bütünüyle bir otantiklik bulamazsınız; ama bütünüyle avrupayi, amerikanvari bir caz da bulamazsınız. hem caz, hem blus, hem rock nüveleri var; ama otantik mutlaka vardır. kürt anonim şarkılarını yorumlarken otantinizmini bozmadan ya caza, ya da blusa kaydırıyor. biraz da sofistiki yüzü de vardır.

    reşo’nun müziğinde ilahi bir müziği bulabilirsiniz. onun için çalışmalarımın ismini zerdüşt koydum. sofıstiği belki toplumsal üretimde, toplumsal yaşantıda etkisinin olması, zerdüşt ’ün kürt olması zerdüşt’ün etkisini müziğimde artırmıştır. zenda- avesta’nın %60’ının bugünkü kürtçenin zazaca lehçesiyle yazması, üç büyük dinin felsefesinin zerdüşt’ten ve avesta’dan etkilenmiş olması doğal olarak reşo’nun müziğinde “kendi kökünüze yani zerdüştlüğe dönün” şeklinde bir çağrı da vardır. sofistiği buradan geliyor.

    biliyorsunuz islamiyet’te resim ve müzik yasaktır. insanın tüm ütopik değerleri yasak… bu gün yeni yeni islamiyet’in içine bazı şeyler kazandırtmaya çalışıyor ki bu konuda da hemfikirlilik yoktur. zerdüşt peygamber ebru dağlarından indiği zaman düşüncelerini saz çalıp beyit okuyarak kitlelere anlatmıştır. bugün islamiyet’te kürtlerin dışında kimsenin beyit ( özellikle loran lehçesiyle) okumaması zerdüştlüğün etkisindendir. araplar ve farslarda beyit yoktur.

    beyiti islami bir yorum sanıyorsunuz değil mi? beyit zerdüşt’ün düşüncelerini dile getirme tarzıdır. ikili kıtalar şeklindedir. reşo’nun müziğinde zerdüşt felsefesi vardır. reşo’nun müziğinde şu vardır: siz benden aldınız; ama beni yok sayıyorsunuz. bana göstermediğiniz saygıyı size göstereceğim. kürtlere islamiyet zorla kabul ettirilmiştir. 1830’laradan 1876’lara kadar müslüman kürtler yezidi kürt katliamını görmüştür. ezidi kürerlerin katledilmesi 30–40 yıl kadar sürmüştür. dicle nehri, şengal’de çıktığı zaman insan kelleleri çıkıyordu. kızıl kan akıyordu ve bu allah adına yapılıyordu. yahudiler ve hıristiyanlar da, müslümanlar da bunu bize yaptı. reşo’nun müziğinde “ben zerdüştün, kürdüm, ilk ‘allah birdir diyen benim’” vardır. müziğinde bu ilahi yön vardır. oportünistlik yapmadan söylüyorum ben, benim dedelerimi, sülalemin benim adıma katledilenleri affetmem. kimi oportünistler gibi gerçekleri revize ederek kitlelere yansıtmam. reşo, gerçekleri revize etmeden söyler. reşo’nun müziğinde biraz siyaset vardır. daha çok kürt tınıları vardır.

    a.y:ya dengejlîk?

    r:kürt müziğinde dengbêjliğin ömrü 150–200 yıllıktır. ama beyit üç bin yaşındadır.

    a.y:engbêjliğin sümerlerden geldiği söyleniyor. sümer rahiplerinin söylemi olarak biliniyor?

    hayır, hayır öyle bir şey yok; sümer rahiplerinin yaşadığı yer neresi sen onu söyle.

    a.y:bugünkü bağdat, babil; ama bir kültürel etkileşim vardır.

    r:oralarda dengbêjlik var mı? yok; ama sen git horosan’a orada üç bin yıllık beyitler vardır. ne zaman dengbêjlik olmuştur. kürt beylikleri kendi iç çatışmalarında dengbêjleri kullanmışlardır. batman’dan siverek’e kadar ezidi bölgeleriydi. 1830–1876 ezidi katliamından sonra dengbêjlik çıkmıştır. dengbêjlik bundandır. batman bölgesinde yaygındır. bir dengbêj klamında “hey hey sultanım” diye başlıyor. ben kaydetmişim. dinlediğim zaman ağlıyorum. kim kimi öldürmüş? kardeş kardeşi öldürmüştür. sultana bunun methi yapılıyor. son iki yüz yılda kürt beylerinin teslimiyetçiliğini gizlemek için dengbêjlik çıkmıştır. ve dört yüz sene önce ağa seni öldürmüyordu. ağa, çobanı ile uğraşmıyordu. mem û zîn’de mir, diyor ki benim beko gibilerine ihtiyacım var, diyor; ama mir kendi çobanıyla oturup satranç oynuyor. çobansın kızımı sana vermem demiyor. kürtlerde böyle bir şey yoktur. satrançta yenildiği için kız kardeşini vermiyor. o hileyi de beko kurmuştur.

    a.ydengbêjlik nedir o zaman?

    reşo: dengbêjlik içinde peyîzok, heyronok ve daha birkaç biçimi vardır. dengbêjlik dediğimiz içinde ağıt olan başı ve sonu belli olan hikâyelerdir. “xezal, xezal” dengbêji değildir; bir kürt uzun havasıdır. “baba fexro” bir destandır. dengbêjin dört yüz sene öncesinden anlattığı bir hikâyesi var mıdır; yoktur.

    a.y:müziğinizdeki çığlık içinizde biriken öfkenin dışa vurumu mudur?

    r:içimdeki öfke, üç dinin seni yok saymasıdır. hıristiyanlarda insanın içinden şeytan çıkarına ayini vardır. aslında bu zerdüşt’ün felsefesidir. “kötü insan iyi insan” zerdüştlükten gelmedir. yani sen iyiyi ve kötüyü kendi içinde taşırsın. içindeki şeytan kötülüktür. reşo, bu inkârı görüyor ve çığlık atıyor. çünkü zerdüştlükten çalınıyor. ama zerdüştlük inkâr ediliyor. kapitalist toplumda gördüklerine çığlık atıyor. halkının çektiği acılar için reşo çığlık atıyor.
    insanı insan yapan tarihtir. ben çığlık atıyor ve diyorum ki sizin yeriniz, kaynağınız
    burasıdır. halkın geçmişini bilmesi gerekir. müslümansın; ama dedelerinin zerdüşt olduğunu unutma. bu birikimler sana çığlık attırıyor. siyaset de yapsan, müzik de yapsan, felsefe de yapsan en azından üç bin yıllık tarihini bileceksin ki yol alasın.

    a.y: sizce müzik nedir?

    r:reşo için müzik sadece nota değildir. müzik üretimden tüketime yarının gözüdür. reşo ise
    geçmişten yarına bir gözdür. doğru mu yapıyor eğri mi yapıya. bilmiyorum; niyeti o. en
    azından bunu yapmaya çalışırken bağırıyor, çağırıyor. gerçekten müziğin içerisinde işkence görüyor.

    a.y:müziğin izde isyan var ama ‘büyük bir ağıt da var? sofistiki müzik dediniz. sofistiki
    müzik denildiğinde insana huzur veren bir müzik akla geliyor. yaptığınız müzik sofistiki midir?

    r:imha edilen, yok edilen bir ofistiki vardır. zerdüşt parçasını biraz yavaşlatırsanız ilahi vardır içinde.

    “pire min zerdeşt e (pirim zerdeşttir)
    cî û warê wi bihişt e “ (yeri yurdu cennettir)

    bunu yavaşlattığın zaman ilahiyi duyacaksın. müziğimde şu vardır: bebek yüzlü katil
    olabilirsin. hani adam bebek yüzlüdür ama öyle bir noktaya getiriyorsun ki canavarlaşıyor insanı canileştiren dış etmenlerdir.
  • duyduğum, işittiğim performanslar arasında en içten olanları bu zat-ı muhteremin seslendirdikleridir muhtemelen.
    adam kendini paralıyor resmen.
hesabın var mı? giriş yap